English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ E ] / Evde yok

Evde yok traduction Anglais

2,287 traduction parallèle
Ailem evde yok.
My parents aren't at home.
Susan Mayer için bir paketim var. Kendisi evde yok.
I've got a delivery for Susan Mayer, but she's not home.
Bu evde yok. Burası oldukça hoş bir ev, Frank.
We wouldn't do that in here, this is a pretty nice house, Frank.
Evindeyim. Evde yok ama yerde kan var.
I'm in his place. he's not here, but there's blood.
- Annenler evde yok, değil mi? - Yok.
Your parents are not here now?
Evde yok.
Not home.
Yaralandım ve annemle, babam evde yok.
I'm hurt, and my mom and dad aren't home.
Onu anlamalısınız. Çocuklar evde yok yuvası bomboş çocukların başıboş.
Now, you have to understand, the kids are gone, the nest is empty.
Evet, kocam altı aylığına evde yok...
My husband's been gone for six months.
Muller evde yok.
Muller's not at home.
Evde top oynamak yok.
No wiffle ball in the house.
Evde kimse yok mu?
Anyone home?
Evde kimse yok mu?
Anybody home?
Evde hiç televizyon yok.
There's no TV in the house.
Evde eğitim görürken, sınavlarını da başarıyla geçmen gerekir ve son antrenmanlara kadar kesinlikle flört etmek yok.
You home schooling, you gotta pass your grade exams, and there's absolutely no dating during final trainings.
Sanırım evde kimse yok.
I don't think anyone's home.
Evde kimse yok mu?
Anyone home sweet home?
- Evde kimse yok mu?
- Is anybody home?
Evde. Henüz bu kurbandan haberi yok.
He's at home. he doesn't know about this victim yet.
Evde kimse yok gibi.
Looks like no one's home.
Madem Kawasaki-san burda yok, evde bir parti verelim mi?
Since Kawasaki-san isn't here, should we throw a party here at the house?
Evde bir erkek var ama ben olduğumu bilmesine gerek yok.
So there's a man in here. He doesn't need to know it's me.
Evde tamir edemediği şey yok.
Can fix everything at home.
Misafire kahve yapıyorsun ve evde hiç şeker yok mu yani?
You don't have any sugar at home for the guest's coffee? !
Evde kimse yok gibi görünüyor.
Looks like they're not home.
Bu, evde ekmek yok diye buzdolabına not yazmak değil ki.
It's not like you're just leaving yourself a note, you know, to buy bread on the way home.
Bu evde alkol yok.
There's no alcohol in this usehold.
Evde pek bir şey yok.
I haven't got much in.
Evde kimse yok.
Family wasn't here at the time.
Ailem tarafından yok sayılmak isteseydim, Evde kalabilirdim.
If I wanted to be ignored by my family I could have stayed home.
Bu evde sana yer yok!
There's no room for you here!
Evde kimse yok galiba.
Looks like nobody's home.
Başka seçeneğimiz yok. Ona evde eğitim vereceksin.
You're gonna have to homeschool her.
Evde kimse yok.
Someone's been in the house.
Ben evde kimse yok sanmıştım.
I didn't think anyone was...
Bu evde, en harika fenomene şahit olduk... -... ve elimizde hiçbir kaydı yok mu? - Hayır.
We have just witnessed the most amazing phenomena in this house and do we have any record of it?
Evde kimse yok mu?
Hello?
- Evet. - Jules evde kız yok dedi.
- Jules said no girls in the house.
Zack evde yok yalnız.
Um, zack's at work.
Sen tabiki, hastane yiyeceğini beğeneceksin. Evde hiçbir tane kirmizi biber yok.
There are no chillies in the house.
Evde kimse yok. O zaman nerede?
Nobody's home.
Evde kimse yok.
No-one's here.
Bir kız var evde, annesi babası yok.
There was a girl at home. Her parents were out.
Bunu yapana kadar bu evde yerin yok.
Until you do, you're not welcome in this home.
Evde huzurum yok.
There's no peace or quiet at home.
Şınav çekerken kilimi ateşe verdiğin günden sonra evde sigara içmek yok demiştik.
We said no smoking in the apartment after you torched the throw rug doing push-ups.
Evde fazla bölüm yok.
You don't have much partition in your home.
Evde ona bakacak kimse yok.
There's no one home to watch her.
Zorla girildiğine dair bir iz yok evde yalnızmış ve kapılar kilitliymiş.
There was no sign of forced entry, he was alone and the doors were locked.
Ayrıca evde sabit telefon da yok.
And there's no phone service to the house but I can call the phone company for you.
Hayır, gerek yok. Evde bir telefona ihtiyacım yok.
I don't want a phone in the house.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]