Her şeyi anlat traduction Anglais
2,327 traduction parallèle
Bana gördüğün her şeyi anlat!
Tell me everything you've seen!
Ya bana her şeyi anlatırsın ya da seni Vegas'a kendi ellerimle şutlarım.
You talk to me, or I'm putting your ass on a plane back to Vegas myself.
Preston, bana her şeyi anlatırsan seni hapse atmam.
Preston, you tell me everything, and I won't throw you in jail.
Lütfen bana her şeyi anlat.
Please tell me everything.
Yoksa içeri girip, bildiğin her şeyi anlatıp, hak ettiğim cezayı alacağımı mı umardın?
Or would you go in there, tell them exactly what you know, and hope I get exactly what I deserve?
Bildiğin her şeyi anlat.
Tell me what you know.
Yarın merkeze gelir her şeyi anlatırım.
I will come down to the office tomorrow, and I will explain it all.
Felton amcan-babana her şeyi anlat hadi.
Tell Uncle-Daddy Felton all about it.
Çünkü şartlı tahliye memurunu arayıp her şeyi anlatırım.
'Cause I will personally call your parole officer and tell her all about it.
Bu gece sana her şeyi anlatırız.
We'll find out more tonight.
Her şeyi anlat.
Tell me everything.
Camille'le konuşuyor, o da bana her şeyi anlatır.
She talks Camille and tells about it to me.
Kral döndüğünde ona her şeyi anlatırız.
When the king returns, we shall all address him.
Her şeyi anlatırız,... ama en azından bunun işe yaradığını kanıtlamış oluruz.
We explain what happened, the whole thing, but at least we will have proven to them that it works.
Ee millet, her şeyi anlatın, neler oldu bitti?
So, you guys, tell me everything, what's been happening?
Lanet olsun, her şeyi anlat bana!
Tell me everything, dammit!
Bana her şeyi anlat.
Tell me everything.
Ona her şeyi anlat, Divya.
Tell him everything, divya.
Sadece arkadaşken, bana her şeyi anlatırdın.
When we were just mates, you told me everything.
- Her şeyi anlatırsan, dururum.
- If you tell me everything.
Neyse ki video her şeyi anlatıyor.
Fortunately, the video speaks for itself.
O zaman Jason Peterson hakkında bildiğin her şeyi anlat.
- I don't mess with kids. Then you tell me everything you don't know about Jason Peterson.
Ya Giordino'nun planları hakkında bildiğin her şeyi anlatırsın ya da hayatının geri kalanını hapishanede çürüyerek geçirirsin.
You will tell me everything you know about Giordino's plans, or you will rot the rest of your life in jail.
- Hadi her şeyi anlat.
Hey. Tell us everything.
- Kızımız bize her şeyi anlatırdı.
- Our daughter told us everything.
Eğer istesem polise gider onlara her şeyi anlatırım!
If I want, I'll go to the police and tell them everything!
İdareyi arayıp her şeyi anlat.
Call the boss, told him everything.
Ona her şeyi anlatayım mı yoksa sen mi anlatırsın?
Huh? You want me to break the news to her, or you want to do it?
Her şeyi anlatırım.
I'll tell you.
Birbirimize her şeyi anlatırdık.
We used to tell each other everything.
Benimle oyun oynamayı bırakıp, bana bildiğiniz her şeyi anlatırsınız...
You can stop playing games with me and tell me everything that you know.
Her şeyi anlat.
Tell us all about it.
Beni bırakırsan her şeyi anlatırım.
Let me go, I'll tell them everything.
- Her şeyi anlatırım. - Artık çok geç kaldın.
- It's too late now.
Ve yine bence sadece benim şahsi fikrim eğer polise gidip her şeyi anlatırsak..,... istediğimizi elde edemeyeceğiz.
I also think..... and this is just my personal opinion..... that if we went to the police and told them everything, this might not pan out how we wanted to.
Bildiğin her şeyi anlat.
Tell them everything you know.
Her şeyi anlat Linda.
Linda, tell me everything.
Belki bütün her şeyi anlatıp kendine yarar sağlayabilirsin.
Maybe you can come out of this situation with something for yourself.
Sonra her şeyi anlatırım.
I'll tell you all about it later.
İş birliği yaparsan bilmek istediğim her şeyi anlatırsan acısız bir şekilde öleceğine söz veriyorum.
- If you cooperate tell me everything I want to know I promise that you will die without pain.
Karıma her şeyi anlatıp ondan ayrılacağım.
I'll tell everything to my wife and leave her so if this kid was born
Bu mektup her şeyi anlatıyor, Vicek.
It's absolutely clear.
Ben de az önce birisine, bu güzel tasarımlı her tarafından teknoloji fışkıran şeyi anlatıyordum.
I was telling someone about this beautiful cover, how it warms the chill technology spreads.
Madalyon hakkında bildiğin her şeyi ona şimdi anlat lütfen.
Give him all the information you have about that locket right now... please.
Anlat bana her şeyi.
Tell me all about it.
Bilmek istediğimiz her şeyi anlat.
Tell us everything that we want to know.
- Her şeyi. Olay, vurucu cümlesi, anlatışın.
I'd say the set up, the punch line, the delivery :
Şimdi bana her şeyi baştan anlat.
Now tell me... from the beginning.
Anlatırsın her şeyi.
Then you can tell me everything.
Anlat her şeyi, oğlum.
Tell me everything, son.
Anlat her şeyi.
Tell me everything.
her şeyi anlatacağım 56
her şeyin bir zamanı var 23
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506
her şeyin bir zamanı var 23
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506