English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ I ] / Iyi bir çocuktu

Iyi bir çocuktu traduction Anglais

364 traduction parallèle
Han Na parlak ve iyi bir çocuktu.
Han Na was such a bright and kind child.
Ne iyi bir çocuktu.
He was a good boy.
Larry'im ne iyi bir çocuktu.
My Larry was a good boy.
- O iyi bir çocuktu.
- He was a good boy.
Çok iyi bir çocuktu.
He was such a good boy.
Şu Canino çok iyi bir çocuktu.
That Canino's a pretty good boy.
Buckley her zaman iyi bir çocuktu.
Well, Buckley was always a good boy.
Julian iyi bir çocuktu!
Julian was a good boy!
Ne kadar iyi bir çocuktu.
He used to be such a nice boy.
Çok iyi bir çocuktu.
He was a very good boy
Glen çok iyi bir çocuktu.
Glen was a fine boy.
Claude kızından daha iyi bir çocuktu.
Claude was better than your girl.
Çok iyi bir çocuktu.
He was a pretty good old boy.
O çok iyi bir çocuktu.
It was such a good boy.
Fidenza'lı iyi bir çocuktu.
He was a nice kid, from Fidenza.
Çok iyi bir çocuktu.
He was so good, so kind.
Yine de, çok iyi bir çocuktu.
That boy is great.
O iyi bir çocuktu.
He was a good boy.
Çok parlak değil ama iyi bir çocuktu.
Not too bright, but a good boy.
Çok iyi bir çocuktu.
Such a nice kid.
Eric belki akıllı sayılmazdı ama iyi bir çocuktu.
Look, I grant you, I don't say Eric was the greatest in many things, but he was a... he was an all right kid.
Çok iyi bir çocuktu.
This was a good boy.
Belki babanın tanıdığı Jeff iyi bir çocuktu.
Maybe Jeff was a good kid when your father knew him.
Jack değil. O iyi bir çocuktu.
Not Jack, he was a good kid.
Gerçekten de çok iyi bir çocuktu.
An unusually nice boy, incidentally.
Dave iyi bir çocuktu. Pisliğin biriydi o!
- Dave was a nice boy.
Her ne olduysa oldu, o iyi bir taşıyıcı ve iyi bir çocuktu.
However it happened, he was a good caddy and a good kid.
Dito iyi bir çocuktu.
Dito was a nice guy.
Ama iyi bir çocuktu.
But he was a good boy.
Kardeşim Sandra çok iyi bir çocuktu.
My sister Sandra was a really great kid.
Abil iyi bir çocuktu ama Kabil ayı olarak kalsaydı Abil'i geliştirebilirdi.
Abel is a good boy but if Cain had stayed a bear, it would have improved him.
Biraz sorunluydu ama çok iyi bir çocuktu. Her şeye rağmen, yanında olmak mutluluk vericiydi.
She was a troubled, but lovely child, a joy to be with in spite of everything.
Taylor iyi bir çocuktu.
Taylor was a good kid.
- Ne iyi bir çocuktu.
- Such a good boy.
Tanıdığım Han Na asla böyle bir şey yapmayacak iyi ve parlak bir çocuktu.
The Han Na that I knew was a very kind and bright child. She would never have done something like that.
İyi bir çocuktu konuşma şekline rağmen bunu anlamıştım.
She was a nice kid. Maybe he was a little better than he sounded.
İyi bir çocuktu ama öldü.
She was a nice kid... but she's dead.
İyi bir çocuktu.
He was a nice kid.
Evet, o iyi bir çocuktu.
Yeah, he was a nice boy.
- İyi bir çocuktu ama bir melek de değildi.
How sweet. Oh, he was a good boy, but he wasn't any angel.
İyi bir çocuktu.
He was a good boy.
İyi, sakin bir çocuktu, ama yutamıyordu.
He was a nice, quiet kid, but he couldn't swallow.
Bud iyi ve çalışkan bir çocuktu.
Bud was a good, hardworking boy.
Ama herkes ne kadar iyi, yetenekli bir çocuktu diyor.
But everyone says what a fine, talented boy he was.
İyi bir çocuktu da.
- A good kid, too.
- Bernard Montripier! İyi bir çocuktu...
- Bernard, the boy who...
O zaten savaşta öldü. İyi bir çocuktu.
He was a good kid.
Sessiz bir çocuktu, onu makul bulurlar ve iyi bir çocuk olduğunu söylerlerdi.
He was a quiet child which they found agreeable, so they said he was a good boy.
{ \ fnCooper Black \ fs36 } Çok iyi bir çocuktu.
He was such a good kid.
İyi bir çocuktu, ve sen onu öldürdün!
He was a good kid, and you killed him!
- İyi bir çocuktu.
- He was a good kid.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]