English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kesinlikle yok

Kesinlikle yok traduction Anglais

1,724 traduction parallèle
- Kesinlikle yok.
Definitely not.
Kesinlikle yok.
Not at all.
Kesinlikle yok.
Absolutely nothing.
- Kesinlikle yok.
- Absolutely not.
Kesinlikle yok.
They sure don't.
Kaya demir gibi sert. Yumuşak nokta kesinlikle yok.
The rock, it's just bullet hard, nothing loose at all.
- Kesinlikle yok.
- Absolutely.
Kesinlikle yok.
- No, absolutely not. - No?
Kesinlikle yok.
Definitely, definitely not.
Hayır, kesinlikle yok
No, I don't mind.
"Alexis" Meade'i anlamak gibi bir niyetim kesinlikle yok.
I have no interest in understanding "Alexis" Meade.
Isı - 300 ºF ve kesinlikle sıvı su yok.
It's - 300 ºF and there's no liquid water.
Sarah, Walt'un gizli banka hesabı ile ilgili kesinlikle illegal hiç bir şey yok.
Sarah, there is absolutelynothing illegal about walt's secretbank account.
Sarah, Walt'un banka hesabı ile ilgili kesinlikle illegal hiç bir şey yok.
Sarah, there is absolutelynothing illegal about walt's secretbank account.
Ortaokula başlıyor, nasıl veya niçin diye sormanın kesinlikle hiçbir yararı yok.
He's starting junior high. And there's absolutely nothing to be gained in asking how or why.
- Herhangi bir travma yok, ama lamdaki ıslaklığa bakılırsa, kesinlikle seks yapmış.
- There's no trauma, but the wet mount indicates that she definitely had sex.
Sahneye çağrılmıştım... ve görünen o ki tavuk gibi gıdaklamışım... 3000 kişinin önünde ama... kesinlikle buna dair bir şey yok aklımda.
I got called up on stage, and apparently, I clucked like a chicken in front of 3,000 people, but I have absolutely no memory of it.
Hayır. Bununla kesinlikle hiç bir ilgim yok. Bekle.
I did have absolutely nothing to do with it.
- Galiba ben bununla kesinlikle hiç bir ilgim yok demiştim.
I heard that. I think I said... I did have absolutely nothing to do with it.
Kesinlikle emboli yok.
Definitely no emboli.
Onları bilgilendirmeye hakkın yok, Adam. Ve kesinlikle işin bu değil.
- It is not your job to inform them.
Yani, yalan, hile, delilleri yok etme gibi yapmaya çalıştıkları şeyler aslında kesinlikle tek taraflıdır.
You know, the trail of deceit, deception, destruction of the evidence
Hiçbir kanıt yok ama bu durumda kadavra kesinlikle kilit noktası.
There's no proof yet but the cadaver is definitely the key in this case.
Kesinlikle "Doğru kişi" diye biri yok. "
There is definitely no "mister right."
Kesinlikle "Doğru kişi" diye biri yok. "
There is definitely no "mister right".
- Kuralı hatırlatayım kesinlikle insanlarla konuşmak yok!
- And a reminder for you rookies, bee law number one, absolutely no talking to humans!
Aksine, bu görüşü kesinlikle reddetmemin herhangi bir mümkünâtı, yokmuş gibi görünüyor. Ama hiç kuşkum yok ki...
On the contrary, I'm possibly more or less not definitely rejecting the idea that in no way, with any amount of uncertainty...
Kesinlikle burada yok.
They're definitely not here.
Kesinlikle uygunsuz. O çocukların oyunda yapacaklarını yaptırabilmeniz için ikinizin sorumluluğunu almaya da niyetim yok. Anlıyor musunuz?
I'm not jazzed about taking the heat for you two having those kids doing whatever they're doing in there.
Matematikle kesinlikle alakası yok.
He can't do math in life, only, like, at a poker table.
- Hiç bir fikrim yok ve şundan kesinlikle emin olabilirsin ki...
- I have no idea, but you can rest assured that I am going to find...
Kesinlikle bir fikrim yok.
I have absolutely no idea.
Bu tarz kesinlikle bana göre değil ama başka seçeneğim de yok.
This isn't exactly my style but I won't be picky.
Kesinlikle çok boktan bir ay geçirdiğine şüphe yok.
No doubt about it. You have had one fucked-up month.
Şu 2500 dolar için bir sürü planım var ve onlara kesinlikle saç tıraşı yok.
I got a lot of plans for that $ 2500 and I sure as hell ain't giving no haircut.
Kesinlikle yüksek entelektüel fonksiyonları yok.
Absolutely no higher intellectual functioning.
Kıskanman için kesinlikle bir neden yok.
You've absolutely no reason to be jealous.
Kesinlikle onunla bir alakam yok. dar ağızlı fahişe.
Definitely didn't ask to be related to that tight-assed bitch.
Sizin olayınızda olabilir, benimkinde kesinlikle yok!
Might be in your case, certainly not in mine!
Kesinlikle, bir fikrim yok.
Absolutely... no idea.
Çevrede kesinlikle hiçbir yüksek gerilim faaliyeti yok...
There's absolutely no high-pressure activity around...
- Yok bir şey, kesinlikle gideceğiz.
- Nothing, we're definitely going.
Kesinlikle, hiç şüphem yok.
Oh yeah, without a doubt.
Benim kesinlikle buna niyetim yok.
I most certainly will not.
Kesinlikle, alakası bile yok.
Not- - Not even close.
Beyefendi, bağırmanıza gerek yok. Ve kesinlikle bu kadar yüksek sesle bağırmanıza hiç gerek yok.
Sir, there is no need to shout, and there is certainly no need for you to shout so loudly.
Kesinlikle hiçbir sorun yok.
Absolutely nothing.
Kekeleyen, mırıldanan, sakar bir felaket ve kesinlikle hiçbir ortak noktamız yok.
A stammering, mumbling, clumsy disaster with whom I have absolutely nothing in common.
Eğer hâlâ buradaysa - ki buna inanıyoruz - kesinlikle kaçış yolu yok.
Derek : If he is still in this town, and we believe he is, he has absolutely no way out.
Mike- - Sara kesinlikle Asad'ın, yani, sen, ona çok pahalı hediyeler almayı planlamıyorsan hayatta senin şansın yok.
I mean, unless you plan on buying her expensive gifts, you don't have a chance in hell.
Oğlu olduğuna dair bir kayıt yok, ama kesinlikle ona benziyor.
There's no record of a son, but it sure looks like it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]