Kurtarın onu traduction Anglais
342 traduction parallèle
Kurtarın onu.
Save him.
Kurtarın onu, kurtarın onu!
Save her, Save her!
Kurtarın onu.
Save her.
Kurtarın onu!
Save her!
Kurtarın onu!
Save him!
Kızımı kurtarın Peder, kurtarın onu.
Save my daughter, Father, save her.
Kurtarın onu ne olur!
Save him please.
Kurtarın onu!
Help her!
Lütfen kurtarın onu!
Please save him!
Seni tekrar dinlemek istemiyorum. - Kurtarın onu efendim,!
Go away, I do not wish to hear about you!
- Kurtarın onu!
- Save him!
Yapın. Kurtarın onu!
Save her.
- Kurtarın onu Mr O'Brien.
- Get him out, Mr O'Brien.
Kurtarın onu!
Cut him loose!
Onu kurtarın.
Save her.
Vakaya siz baksaydınız onu kurtarırdınız diye düşünmüştüm.
I thought if you got on the case you'd be able to clear him.
Yeter ki onu kurtarın!
Only save him!
Eğer onu kurtarırsam, yardımınıza ihtiyacım olacak.
If I save him, I shall need your help.
Ben orada olsaydım şimdi yangın çıkmıştı. Ben de ateşten onu kaçırıp, kurtarırdım.
I would have snatched her out of the fire and saved her.
Onu kralının hizmetine sunarsan, canını kurtarırsın.
Place it at the service of your king, and you will be repaid with your life.
Beni tekrar görmeniz hatta benimle tekrar konuşmanız gerekmiyor ama kendinizi kurtarın. Onu terk edin.
You don't have to see me again or even speak to me again, but... save yourself, leave him.
Hey, Bart, önce Kimbrough'un canını parayla kurtarıp sonra da onu kızıyla evlendirmek isteyen bu naçizane babadan hoşlanıyor musun?
Hey, Bart, how do you like this father offering money to save Kimbrough's skin, so his daughter can marry up with him?
Ama şunu aklından çıkarma ; onu kurtarırsan hayatını bağışlayacağım.
But remember, you'll be pardoned if you save him.
Eğer biz kazandıktan sonra onu öldürürsek, 50 Ryonun tamamını kurtarırız.
What if we kill him afterwards? We'd get the Whole 50 back.
Onu kurtarın.
Save him.
O yüzden hayatını kurtarıp buraya getirdim onu.
That's why I saved her life and brought her here.
Ama nasıl paçasını kurtarıyor, ben onu merak ediyorum.
But how does he get away with it? That's what I'd like to know.
Dediklerine göre birinin hayatını kurtarırsan,... onu hep korursun, kendimi güvende hissediyorum.
They say if you save a man's life, it makes you responsible for him... for the rest of his days. It makes me feel quite secure.
Onu bize verin, ve canınızı kurtarın! yoksa...
Hand her out and your lives will be spared, or else...
Anası çok sevdi beni. Boynuma sarılıp ağladı.'Yavrum, bu deli herife sahip çık, onu kurtarırsan sen kurtarırsın. " dedi.
She said, "Honey, keep an eye on him." "Only you can save him."
Bana verdiğin bu özette, ki onu dokuz ay önce Eddie Kane'in yazdığını iddia ediyorsun, filmin kahramanı adamlarını kurtarır, ve o bir manastırda yaşamağa çekilir.
In this synopsis that you gave me, which you claim Eddie Kane wrote nine months ago, the hero saves his men, and he goes off to live in a monastery.
Onu öldür ve canını kurtar.
Kill him and spare yourself.
Bugün onu bir hayat kurtarırken izledim ve bunun için kendi hayatını riske attı.
I watched her save a life today and she risked her own to do it.
Lütfen gidip onu kurtarın
Please go and get him out
Lütfen onu kurtarın.
Please save her.
Herkes kendisini boğacağından korkuyor bu yüzden onu dışarı atıp hayatını kurtarıyorlar.
Everyone's afraid he wants to drown himself so they throw him out and save him
Adını bilmiyorum ama Koç onu dışarı çıkartırsa, kadın onu yakanızdan kurtarır.
I don't know her name, but she could take him off your hands.
Yeter ki onu kurtarın.
Only find her, save her.
Farz edin ki ihtiyar adamı kaçırıyorlar ve siz ikiniz hayatınız pahasına onu kurtarıyorsunuz!
Just suppose the old man gets kidnapped and the two of you risk your lives to save him!
.. onu dövüyor, ona işkence yapıyor ve sen çıkageliyorsun günü kurtarıyorsun. Bu görev çağrının da ötesinde.
Oh, above and beyond the call of duty, Guy.
Onu kurtarırsan, ikiniz de özgür kalırsınız.
You get him off. You both go free.
Lütfen onu kurtarın.
- Please help him.
Bunun onu mahvedeceğini düşünmüyor musun, seni kurtarıp kurtaramayacağını merak etmiyor musun?
Don't you think it'll eat at her, wondering if she could've saved you?
Yapa yalnız, o kuyunun içinde... onu kurtarıp kurtaramayacaklarını bilmeden.
All alone, down that well... not knowing if anybody's gonna get him out.
Kızılderililer hayatını kurtarıp onu buraya getirmişler.
The Indians saved her life and brought her here.
Onu kurtarın!
Save it!
Onu kurtarırsak nasıl bir hayatı olacak? Bu yaratıkların köleliğini yapacak.
If we save him, what kind of life is he gonna have serving these creatures?
Ya kötü adamın ardına düşersin ya onu kurtarırsın.
Will you chase the villain... ... or save him?
Efendim, efendim o ölecek Lütfen onu kurtarın efendim
Please save him, Sir
Lütfen onu kurtarın efendim
I beg of you, please spare his life, Sir So, lost all of your starch at last, have you
Onu kurtarın doktor.
Did you strip-search him?
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu sevdin mi 31
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onun için 179
onu buldum 214
onu seviyorum 468
onu sevdin mi 31
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onun için 179
onu buldum 214
onu seviyorum 468
onu bilmiyorum 36
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onun da 23
onu sevdim 104
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onun da 23
onu sevdim 104