English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ N ] / Nedeni yok

Nedeni yok traduction Anglais

806 traduction parallèle
- Nedeni yok.
No reason. Uh-huh.
- Başka bir nedeni yok, değil mi?
- There isn't any other reason, is there?
- Önemli bir nedeni yok.
- Nothing important.
Özel bir nedeni yok.
No special reason.
Nedeni yok.
I haven't any reason.
Hiçbir nedeni yok.
No reason on God's earth.
Kıskanmak için bir nedeni yok.
She has no reason to be jealous.
Güneyin Buharlısı'nın kaptanı olsun diye ve başka bir nedeni yok!
So you'd give him command of the Southern Cross, and no other reason.
Onu buraya getirmemizin hiç bir nedeni yok!
There was no reason to bring her at all!
- Bir nedeni yok.
- There isn't any idea.
Sizce bir grup Apaçi'nin savaş yoluna çıkmalarının mantıklı bir nedeni yok mu?
There's no reason, to your knowledge why a band of Apache should go on the warpath?
Özel bir nedeni yok, sadece vermek isteyeceğini düşünmüştüm.
No particular reason. I thought you'd like to take it to her.
- Nedeni yok, Anne.
- For nothing, mother.
Özel bir nedeni yok.
There's no special reason.
- Nedeni yok ama ilginç geldi.
- No reason, but it's mighty interesting.
Başka bir nedeni yok.
There is no other reason
- Nedeni yok.
- No reason.
- Bir nedeni yok.
No reason.
"Dünyanın en tatlı kızına, özel nedeni yok."
" For no reason, except she's the sweetest little girl in the world.
Nedeni yok.
No reason.
Glasisch'i yaraları yüzünden istemiyor, başka nedeni yok.
She doesn't want Glasisch because of his scabs that's all.
- Bir nedeni yok ama...
No reason, but...
Varlıklarının başka bir nedeni yok.
Not much other reason for existence.
Hayır, özel bir nedeni yok.
No. No special reason at all.
Özel bir nedeni yok.
Nobody special.
Mantıklı bir nedeni yok, evlat.
Well, it's usually a kind of logical progression.
Daha önce neden onarmadınız bunu? Nedeni yok.
How come this was never fixed before?
Bir nedeni yok. Şu andan bahsetmiyorum, sadece konuşuyorum. Eğer yapabileceğin bir şey varsa- -
If for some reason I'm not talking about now, I'm just talking... if there's one thing you could do...
Bir nedeni yok.
It's nothing... nothing
- Bir nedeni yok.
- No reason.
- Özel bir nedeni yok.
- No special reason.
- Nedeni yok, gerçek bu.
- It's a fact, just that
Bir nedeni yok.
No reason.
Şimdi sizinkilerin nedeni yok.
Now yours is not to reason why.
Bizimkilerin de nedeni yok.
Ours is not to reason why either.
Nedeni yok, sadece konuşma olsun diye.
No reason, just to talk
- Burada kalmanın bir nedeni yok.
There's no point in staying here.
Bir nedeni yok.
Nothing.
Ama nedeni yokken neden her şeyi yok ediyorlar?
But why destroy without any apparent thought or reason?
- Bir nedeni yok.
There is no reason.
Bir nedeni yok!
What choice did I have?
- Nedeni yok.
- No reason really.
Beni bırakmamasını gerektiren kati bir nedeni var o yüzden gururunu düşünecek lüksü yok.
There's a definite reason why she can't let me go... and that's why she doesn't have the luxury to care about any self-respect.
'Asla silah yok'dememin nedeni buydu, işte!
That's why I said we'd never carry a gun!
Ama putperest bir ayin yapmanın bir nedeni de yok.
But that's no reason to hold a pagan celebration.
Onu temizlemek için senden iyi nedeni olan kimse yok.
No one had a better reason to get rid of him than you.
Bir nedeni yok.
For nothing.
Neden? Nedeni yok.
Why?
'nedeni şu ki dişi kır sansarım yok.
'Cause I ain't got no Feminine polecat
Nedeni yok.
No reason
Galiba bunun nedeni atmosferden kaynaklanıyor. Atmosferin çok yavaş bir şekilde işleyen yıkıcı bir özelliği var. Bu yüzden pencereler yok.
No, I think there's probably something in the atmosphere that, er has a very slow destructive property, er hence the lack of windows, Mmm?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]