English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ O ] / Onun dışında

Onun dışında traduction Anglais

1,629 traduction parallèle
- Selam, nasılsın? İyiyim. Dün akşamdan biraz hâlsizim ama onun dışında...
I'm doin'good.A little sore from last night, but other than that...
Onun dışında akıllıymış.
Other than that, she was Pippi Longstocking.
Biraz yorgunum ama onun dışında...
I'M... you know, a little banged-up, but otherwise I'm, you know...
47 yaşındayım ve süt ürünlerini ayrıştıramayacak hâle geldim, ama onun dışında fişek gibiyim.
Well, I'm 47 and recently lost the ability to break down dairy products, but otherwise I'm dandy. Thank you for asking.
Ama onun dışında geri kalan herşey tıpkı bıraktığın gibi.
But Other Than That, It's Exactly The Way You Left It.
Onun dışında bilmiyorum.
Besides, I couldn't do it.
Ufak bir şişme var, onun dışında anormal bir şey yok.
There's some slight swelling, nothing unusual.
-... onun dışında dumur olmuş haldeyim.
- but, other than that, mortified.
Ve bu onun dışında kimsenin işine yaramayacak.
And none of it works for anyone except him.
Ama onun dışında iyi görünüyor.
Everything else, good.
Onun dışında güzel ama. - Anlıyorum.
- But otherwise it's nice.
Onun dışında, kapını kilitle.
Otherwise, lock your doors.
Onun dışında, Magnus beni aradı.
By the way, Magnus called me.
Onun dışında galiba sadece bir de Filisis var.
Other than her, maybe Filisis?
Onun dışında herkes ilacı ücretsiz alıyor.
Everybody else gets medication free?
Onun dışında tamamen farklıyım.
" The rest of the time I look entirely different.
Onun dışında tek başınasın.
Beyond that, you're on your own.
Onun dışında herkes olabilir.
You get anyone besides her, hang up.
Onun dışında, güzeldi.
Other than that, it was lovely.
Onun dışında hiçbir şeye dokunma.
Otherwise, don't touch anything.
Onun dışında tanıdığım herkes bok gibi zengin.
Everyone else I know? - Rich as shit!
Ama bunun böyle olacağını önceden anlaması lazımdı onun dışında bunu herkes anladı.
But she should have seen it coming... everyone else did.
Onun dışında hep tek başımayım.
Otherwise I'm left entirely to myself.
Onun dışında iyiyim.
Other than that, I'm good.
Evet, onun dışında.
Yeah, besides that.
Onun dışında, burada hiç birşey yok.
Apart from that, there's nothing here.
Kim olduğunu biliyorum ama onun dışında...
I know who he is, but...
Onun dışında, çok fazla kafa yormam.
Apart from that, I just blunder along.
Onun dışında özel hayatın nasıl?
So how's your personal life?
Onun dışında hepsi iki sayı.
Everything else is two points.
Sajani'nin eşyalarını alabilirsiniz... ama onun dışında evimi inceleyemezsiniz.
Now, you may take Sajani's things... but you may not examine my property.
Onun hakkında hiçbirşey bilmiyoruz.. aşırı dinci olmasının dışında.. çokça esrar içmeyi seven biri.
We know nothing about her except that she's a fundamentalist who likes to smoke a lot of pot.
Gobi'de yapmış olduğu yürüyüşler dışında, Sterling Nesbitt lisansüstü öğrencisi ve onun arkadaşı ile çalışıyor. Onları Ghost Ranch'dan aradı yeni kazı yerine çağırdı.
In addition to trekking across the Gobi, he is working with his fellow grad student Sterling Nesbitt on a new excavation at a place called Ghost Ranch.
Ama bunun dışında, demek istediğim onun takıma dönmesini sağlamalıyım.
But that aside, I mean I just need to get him back on the team.
Brian dışında herkes burada yaşadığı için, onun da olmasının iyi bir fikir olacağını düşünmüşler.
And since everyone lives here except Brian, they figured it'd be a good idea to have it in the living room.
Onun dışında.
Except for her.
Onun hakkında biraz yanılmışım.
He's not who I thought he'd be.
- Onun at gibi olduğu temasıyla devam edecek. - Kesilmiş yaralar... azıdişleri ve küçük azıdişleri arasında... çene kemiği dış zarının içine doğru büyümüş.
She's going along with the horsey theme.Incised wounds extending into the periosteum of the maxilla, between the molars and premolars.
Fakat bu iş % 90 onun bilgisi dışında yapılmalı.
without 90 % of his administration knowing what's going on.
Onun hakkında bir şeyler bilen birini bulmak istiyorsanız, Kape ile konuşabilirsiniz.
In terms of someone who knows him personally, I guess you'd want Cap ; she's with him all the time.
Onun alt katında yaşlı bi bayan yaşıyor, ve hiç dışarı çıkmaz.
There's an old womanthat lives below him, and she never goes out.
Dışarıda benmişim gibi davranan birine insanlar bakıyor gazeteler onun hakkında yazılar yazıyor polisler de tutukluyor.
People staring, newspapers writing, policemen arresting... some other guy who's walking and talking and pretending to be me.
Onun dışında acil servis görevlileri tarafından getirildiğini hatırlıyor.
He turned, next thing he knows, he's being brought to by the E.M.T.
- Bu iş onun kabiliyetleri dışında.
- That's really not a strength of his.
Salakça bir fikir ama, Verbeek'in annesinin eve gelince, onu yatakta göremeyip, onun yerine çitten atlarken ya da mutfak masasında otururken görmesi ilginç olurdu.
It's a stupid idea, but I'd love to see Ma Verbeek's face if she comes home and he's not lying there, tied up, but jumps out from behind the hedge or is sitting at the kitchen table.
Koç Bell onun benim eşitim olmadığına emin olduğunu söyledi bu yüzden ulusal turnuvaya kadar onun hakkında endişelenmeme gerek yok.
Coach Bell said he'd make sure he's not in my bracket, so I don't have to worry about him till the nationals.
Onun dünyası dışında bir gelecek yok.
There is no future outside his world.
Onun Steve McQueen tarzında bir film yıldızı olacağını söylemiyorum, ama, onda kesinlikle Gene Hackman potansiyeli var.
I mean, look, I'm not saying he'd be a Steve McQueen kind of movie star, but, you know, he's got Gene Hackman potential for sure.
Neden derseniz, çünkü onun ölüm haberini almanın acısı dışında bir de onu bu şekilde, tanınmaz haldeyken hatırlamanızı istemedim.
Because it would be terrible, apart from your grief to have a disfigured image of her. Do you understand?
Bu yeni çalışmalara baktığında ; bu manalı, öznel, düzensiz işler onun düşünce tarzına göre saçma bir yeni tasarım anlayışı gibi görünüyordu. Barbarlar kapıya dayanmakla kalmamış, içeri girmiş ve şehri ele geçirmişlerdi.
When he looked at this new work, this expressive, subjective, wayward, to his way of thinking irrational new way of designing, lt seemed like the barbarians were not only at the gate, but they'd stormed through and they'd taken over.
Sal dışında kimse ona önem vermez, çünkü onun yeğeniydi.
He's a low-level bookie. Nobody cared about him but Sal, because he was his nephew.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]