English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ V ] / Vaktimiz var

Vaktimiz var traduction Anglais

1,548 traduction parallèle
Panik yapmadığımız sürece, bunu çözecek bol bol vaktimiz var.
We have plenty of time to figure this out as long as we don't panic.
Arayı kapatmak için çok vaktimiz var.
We have a lot of catching up to do.
Yiyecek almak için hâlâ vaktimiz var.
well, listen. there's still time to get food.
Daha vaktimiz var ona da.
Still time for that.
Bu davayı çözmek için tüm evlilik Seremonisi süresinde vaktimiz var.
We've got the whole wedding ceremony tomorrow to solve the case.
Yemek daha fırında yani bir kokteyl içip konuşacak vaktimiz var.
Dinner's still in the oven, so we have time to have a cocktail here and talk.
- Ne kadar vaktimiz var? Bir uçağı dağıtıp yeniden toplamak ne kadar sürüyorsa o kadar.
- About as long as it takes to take apart a plane and put it back together again.
Tatlım, nasıl benzin alacak vaktimiz var?
We're pretty low on gas.
Tahminime göre onları bulmak için cumaya kadar vaktimiz var.
My guess is we have until friday to find them.
Hâlâ vaktimiz var.
We still have time.
- Hâlâ vaktimiz var.
Sam, we've still got some time.
- Neye vaktimiz var?
Time for what?
Öldürecek biraz vaktimiz var.
Got a little time to kill.
Onu hala vurup düşürecek vaktimiz var mı?
Do we still have time to shoot it down?
Ben bu arteri kesip çıkarır çıkarmaz bu sinirlere giden hisler kesilmeden önce iki dakikadan az vaktimiz var.
And once I resect this artery, we'll have less than two minutes before all sensation to these nerves are gone.
- Hala vaktimiz var.
There's still time.
Bizim vaktimiz var, Hood.
We've got time, Hood.
Sonsuza kadar vaktimiz var, aşkım.
We have for ever, my love.
Sonsuza kadar vaktimiz var, aşkım.
We have forever, my love.
Vaktimiz var. Acele etme.
You take your time.
Evet ama o zaman da seninle zamanımızdan çalmış oluyorum. Oysa daha çok vaktimiz var sanıyordum.
Yeah, but it's cutting into our you-and-me time, which there's just isn't enough of.
9'a kadar vaktimiz var.
- You said we had until nine o'clock.
- Ne kadar vaktimiz var?
- How much time do we have?
Çok vaktimiz var. Evet, fakat babam her zaman der ki, ödevimi zamanında yaparsam, geri kalan zamanımda eğlenebilirim.
Yeah, but my dad always says if I do my work early I have the weekend to have fun.
Hala vaktimiz var!
There is still time!
Vaktimiz var.
We got, uh... - time.
- Evet, vaktimiz var
- Yeah, we've got time.
- Bay Smith ne kadar vaktimiz var?
- Mr Smith, how long do we have?
Aslında, hâlâ "1. sınıf şekerleri" fikri için vaktimiz var, değil mi?
Well, we still have time to do "Junior Mints," don't we?
50'den hızlı gidince arabam titremeye başlıyor. Bu yüzden vaktimiz var.. yani.. benimle paylaşabilirsin.
My car shakes if I go above 50, so we have some time together to, you know, to share, or... hmm.
Bol bol vaktimiz var.
We have plenty of time.
- Ne kadar vaktimiz var?
How long?
Ama o sürenin yarısı kadar vaktimiz var.
Realistically, we have Less than half that time.
Pekala, bir hikaye için daha vaktimiz var.
Okay, we've got time for one more.
Tamam, vaktimiz var.
Okay, we got time. Mm, mm.
Çıkış yapana kadar bir buçuk saat vaktimiz var.
You know, uh, there's an hour and half before checkout.
İçişleri Bakanı ulusal bir karantina uygulamaya koymadan önce gece yarısına kadar vaktimiz var.
We have until midnight before the Home Secretary imposes a national quarantine.
Çok az vaktimiz var.
No... We have so little time.
Oh, sanırım bir telefon için daha vaktimiz var.
Oh, we have time for one more call, I think.
Biraz vaktimiz var.
We have a few minutes.
- Pekala, ne kadar vaktimiz var.
right, how long do we have?
- olumsuz bir durum. - Ne kadar daha vaktimiz var?
- of more of a negative - How much more time do we have?
Çok az vaktimiz var.
I'm cutting it too close.
Eğer hala hayattaysa ne kadar vaktimiz var?
What's our time frame if he's out there alive?
- Ne kadar vaktimiz var?
- How long we got?
- Hala çalışmak için vaktimiz var.
- Still got time to get a practice in.
Vaktimiz var.
I mean, we've got the time.
- Daha vaktimiz var.
We have more time.
Düşündüm de, madem vaktimiz çok... sakıncası var mı?
Well, I figure, since we have so muchtime, uh, do you mind?
Travma Sonrası Stres Bozukluğu gösteren her hastaya verecek ne vaktimiz ne de imkanımız var.
We don't have the time or the facilities to extend that type of attention to every patient who presents with PTSD.
İki dakikadan az vaktimiz var.
We have just under two minutes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]