English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yapmayacaksın

Yapmayacaksın traduction Anglais

2,090 traduction parallèle
Bana bunu yapmayacaksın, değil mi dostum.
You don't gotta do this to me, man.
Bunu bilsem bile yedi yaşındaki çocuklar için bebek koruması yapmayacaksın.
Even I know you do not baby-proof a house for 7-year-olds.
Bu kızla ne yapacağın üstüme vazife değil, ama benim taksimde yapmayacaksın.
It's not my business what you do with this girl, but you're not gonna do it in my cab.
- Tatlım, hadi. Gerçekten de bunu yapmayacaksın.
- Come on, sweetheart, you really shouldn't have
- Hayır, yapmayacaksın.
- No, no you're not!
- Yapmayacaksın.
- Go, nothing.
- Bunu yapmayacaksın.
- You're not doing this.
- Bunu yapmayacaksın.
- You are not doing this.
Bence bir sikim yapmayacaksın.
I don't think you're gonna do a fucking thing...
Yapmayacaksın bunu.
You're not doing this.
Yapmayacaksın.
You're not doing this.
Bir şey yapmayacaksın.
You won't do anything.
Ve bunu anneni mutlu etmek için yapmayacaksın.
And it's not gonna be to make your mother happy.
Beni mutlu etmek için de yapmayacaksın.
And it's not gonna be to make me happy.
Seni tanıyorum, yapmayacaksın, Sid.
I know you won't do it Sid.
Yani yapmayacaksınız.
Only by special order. So you will not?
- Sen yapmayacaksın.
- You won't.
Bunu biliyorum, ama yapmayacaksın.
I know you do, but you won't.
- Ben sana söylemedikçe ekleme, değiştirme ya da fazladan sıçrama yapmayacaksın.
- You don't add, change or place a jump unless I tell you to.
Sen bunu yapmayacaksın.
You-you-you ain't gonna do it, man.
Bu geminin komutası bende, bu da demek oluyor ki benim haberim olmadan hiçbir şey yapmayacaksın.
I am in command of this ship, and that means you don't do anything without involving me. Do you understand?
Aynı zamanda, artık Ann için alma götürme işi de yapmayacaksın.
Also, you won't be doing any more pickups or de ] iveries to Ann.
- Hayır, yapmayacaksın.
- Come on, you will not.
- Burada iş yapmayacaksın, değil mi?
- You're not going to work, right?
Aptalca bir şey yapmayacaksın, değil mi?
- You are not going to do something stupid, right?
Aptalca bir şey yapmayacaksın değil mi Franki?
You're not gonna do anything stupid, are you, Franki?
Siz bunu yapmayacaksınız.
You won't make it.
Dövüş sırasında bir kız gibi kıçının üstünde yuvarlanıp hiçbir hamle yapmayacaksın, değil mi?
You're gonna roll right onto your back and take it like a little girl later on, ain't you?
Hayır, yapmayacaksın.
No, don't.
- Hayır yapmayacaksın.
- No, you're not.
Başına bela açmaktan başka hiçbir şey yapmayacaksın.
You're not gonna do anything But get yourself in trouble.
Hayır, hayır, Tony, bir şey yapmayacaksın, değil mi?
No, no, no, tony, this won't do at all, will it?
- Hayır, yapmayacaksın.
No, you don't.
Hayır, yapmayacaksın.
No, you're not.
Olivia üzerinde deney yapmayacaksın ayrıca...
You're not experimenting on olivia, and besides -
Yapmayacaksın..
You won't.
Bak, kritik yapmayacaksın ha, hakikat neyse onu söyleyeceksin.
But please don't criticize, just tell the truth.
Sebastian, aptalca bir şey yapmayacaksın, değil mi?
Sebastian, you're not going to do anything stupid, are you?
Aptalca bir şey yapmayacaksın, değil mi?
You're not doing anything stupid, are you?
Hayır, Luc, bunu... Bunu yapmayacaksın değil mi?
No, Luc, you're not... you're not really gonna do that?
Bu işi maske ve pelerinle yapmayacaksın değil mi?
Does the job come with a cape and a mask?
Bugün okuma çalışması yapmayacaksınız.
You won't be reading today.
Gerçekten buna yatırım yapmayacaksın değil mi, yapacak mısın yoksa?
You don't really think this fucking mug's gonna lie down, do you?
Yapmayacaksın yani?
So you won't do it?
Sen ve Elliot bebek doğduktan sonraya kadar seks yapmayacaksınız.
You and elliot aren't having sex till after the baby's born?
Bir yol bulup, seni buradan çıkartacağız... Hayır, yapmayacaksınız.
We'll find a way, we'll get you out... No, you're not.
Özgürlüğüne karşılık, onun hayatı.. Bunu ilk defa yapmayacaksın.
His life for your freedom, you've done it before.
Dur, beni utandıran bir şey yapmayacaksın, değil mi?
Wait, you're not gonna do anything embarrassing, are you?
Bunu yalnız yapmayacaksın.
you're not gonna do this alone.
Hayır hayır, yapmayacaksın hayır!
No, you won't.
Siz ikiniz gerçekten şu James Bond şeysini yapmayacaksınız değil mi?
[Engine Starts]

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]