English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Y ] / Yapmam

Yapmam traduction Anglais

58,114 traduction parallèle
Bunu sana kanıtlamak için ne yapmam gerekiyor?
What do I have to do to prove it to you?
Hatta sonraki sabah onlardan yapmamı istedi.
She even asked for them the next morning.
- Biz yapmamız gerekeni yaptık.
- We did what we had to do.
Anlaşma yapmamıza izin veriyor musun artık?
So... you gonna let us make this deal?
Şimdi ya başka bir şirket bulmamızı ya da size dev bir ödeme yapmamızı umuyorsunuz.
You're hoping we'll either find another carrier or cut you an enormous check.
New Mexico tarafındaki değerin önemli bir miktarı olur ama direkt hakları için ödeme yapmamış olursun.
A significant fraction of the value of the New Mexico portion, but without paying for the rights themselves.
Ne yapmam gerek?
What should I do?
Kendi payımı ödemek için ne yapmam gerekiyorsa yapacağım.
I'll do what I have to do to take care of my half.
Öğrenmek için biraz hesap yapmamız lazım ama.
In order to find out, we gotta do some math.
Bir makaleye yorum yapmamı istedi.
She wanted me to comment on a story.
Bence Bayan Davis havadaki başarısızlık kokusunu aldı ve kaçtı ama ben yapmam.
I actually think Miss Davis smelled failure in the air and ran away, but not me.
Ne yapmamı istiyorsun Mamacita?
What do you want me to do, Mamacita?
Ama bunu benin yapmam lazım.
But I need to do it.
Tek yapmam gereken Ermenistan'da kamyonun kontrolünü alıp silahları yüklemek ve sonra fark edilmeden sınırı geçmek.
All I have to do is seize control of the truck in Armenia, load the weapons, and then drive it back across the border undetected.
Bayanlar ve baylar. Kaptanımız, mekanik bir arızadan ötürü plansız bir iniş yapmamız gerektiği konusunda sizi bilgilendirmemi istedi.
Ladies and gentlemen, the captain has asked me to inform you that due to a small mechanical issue, we will be making an unscheduled landing.
Toplu krizden kaçınmak için bu şekilde yapmamız lazım.
If we're going to avoid mass hysteria, we need to keep it that way.
Onu dinlemenizi sağlamak için yapmam gerektiğini düşündüğüm şeyi yaptım.
I did what I thought I had to do in order for you to hear him out.
Bazen istediğimiz şeyi bırakmalıyız ve yapmamız gerekeni yapmalıyız ve babanın Whitehall'a ulaşmasını önlemeliyiz.
Sometimes we have to put off what we want and do what we must, and we must prevent your father from getting Whitehall.
Yapmamız gereken bazı işler var.
We got some catching up to do.
Sadece yapmam gerekiyordu.
I just had to.
Archie, bir anlaşma yapmamış mıydık?
Archie, didn't we have a deal?
Sence yapmamız gereken bu mu?
But that's what you think we should do?
Benim gözlem yapmam daha akıllıca olmaz mı?
Wouldn't it be smarter to put me on overwatch?
Araştırma yapmamış olsam onay vermezdim.
You know I wouldn't give this my blessing if I hadn't done the research.
Onlar yapmamış.
Well, it wasn't those guys.
Yatırımları yapmamı söyledi.
He said that I should go through with the investments.
Öyle yapmamız gerekmiyor muydu?
Weren't we supposed to?
Bence biz yapmamız gerekeni yaptık.
I think... we did what we had to do.
- Ne yapmam lazım?
What should I'd do?
Böyle yapmamızı da Bren'in'nin söylediğini unutmayın.
Now, y'all need to remember our Bren'in told us to do that.
Ama kabilenin güvenini tazelemek için bu ayini bir an önce yapmamız lazım.
But we need this rite and soon, to reassure the clan.
Ama bunu yapmam için bana biraz zaman tanı.
You just gotta give me time to make it happen.
Ama annen o motelde kaldı ve Norma onu Norman'la bıraktı ve şimdi kadını bulamıyoruz, motelden hiç çıkış da yapmamış.
But your mom stayed at the motel, and Norma left Norman alone with her, and... And now we can't find her and she never checked out.
Lütfen kararları bırak ben vereyim ve yapmam gerekeni yapayım, olur mu?
Just please let me make decisions. And do what I need to do, okay?
Bizi tehlikeye atacak bir şey yapmam.
I would never do anything to jeopardize us.
Tek yapmamız gereken rol oynamak.
Look, all we need to do is play a part.
Bak, tek yapmam gereken dükkana bir kanunsuz gibi girip Harris'in beni görmesini sağlamak, sen Jules'ken kanunsuz değilken, iki yerde olamazsın.
Look, all I have to do is run through the store as the vigilante, making sure that Harris sees me, while you, Jules, not the vigilante, are also there.
Şimdi sadece giriş yapmam lazım.
Now I've just got to input it.
Yapmam gereken bir şey var.
I have a thing.
Bunu ona ya da başka hiç kimseye asla yapmam.
I would never do that to her or anybody.
Bu işi yapmamızın tek sebebini kızlar saldırılarını rapor ettiğinde Darlington'da adalet bulamadıklarından sanıyordum, ama...
I thought the whole reason we were doing this thing is because if the girls reported their assaults... they wouldn't get any justice from Darlington, but...
ve bu bilinçaltı çalışmasında müthiş sıçramalar yapmamızı sağlayan yolculuğun varış yeri, sonucudur..
And it is the destination of that journey where we have made exhilarating leaps and bounds in the study of the unconscious.
Tek yapmam gereken okumak.
All I have to do is read.
Amanın, ne yapmam lazım?
Oh, my God, oh, my God! Wait, what do I do?
Mutlaka yapmam gereken şeyler varmış dediğine göre.
He says I gotta take certain steps.
Bu şekilde yapmamız gerekmiyor.
We don't have to do it this way.
Yapmam gerektiği kadar.
Oh. As long as I have to.
Ne yapmamı istersin?
So, where do you need me?
Titiz olmakta haklısın, ama bir hamle yapmamız gerek.
You're right to be meticulous, but we need a breakthrough.
Yapmam.
I won't.
- Yapmam.
I won't.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]