Yapmayacağım traduction Anglais
8,502 traduction parallèle
Pekâlâ çocuklar, Cadılar Bayramı olduğunu biliyorum hepimiz bu parti için heyecanlıyız ama bu ders yapmayacağımız anlamına gelmez.
Okay, guys, I know it's Halloween, and we're all excited about the party, but that does not mean there won't be class work today.
Ama tekrar aynı hataları yapmayacağım.
But I won't make the same mistakes again.
Malia, böyle yapmayacağımızı biliyorsun.
Malia, you know we're not going to do that.
Hayır, Savunma hakkında yorum yapmayacağım.
No. I'm not going to comment on the defense.
"Çocuk yapmayacağımızı kabul etmiştin."
" You agreed that we wouldn't have children.
Bir daha böyle bir şey yapmayacağım yani.
I mean, I am definitely never doing that again.
Sevdiğim insanları tehlikeye atacak hiçbir şey yapmayacağım.
I'm not doing anything to put the people that I love in jeopardy.
Hayır, yapmayacağım.
No, I won't. I wouldn't.
Bunu yapmayacağım.
I won't do that.
Bunu hiç kimseye yapmayacağım.
I'm not doing that. Not to anyone.
Yemin ederim hiç bir şey yapmayacağım.
I swear I'm not gonna do anything.
Bu yüzden onu öldüreceğini düşündüğüm bir şeyi yapmayacağım.
Which is why I'm not going to do something I think is going to kill her.
O kafanı taş yapmayacağım. Böylece o sevgili dünyanın yıkılışını izleyebilirsin.
Perhaps I'll leave your head unfrozen so you can watch your beloved world fall!
Hâl böyleyken biz de, kilisede tören yapmamamızın... Elbette hâlâ kilisede bir törenimiz var ama evlendirme dairesinde resmi bir düğün yapıp yapmayacağımızı değerlendirmeliyiz.
And so we were just... discussing the possibility of... absolutely still having a church ceremony, but whether we should consider doing the actual marriage... legal bit in a register office.
Rikard, Karen'ı bırakmadan bunu yapmayacağım.
Rikard, I won't talk before you release Karen.
Hanımefendi, bugün sizin için palyaçoluk yapmayacağım.
Ma'am, I will not clown for you today.
Aynı hatayı bir daha yapmayacağım.
I will not make the same mistake twice.
Yapmayacağım.
I won't do it.
Böyle yapmayacağım.
I won't be like that.
B613 ile ilgili bir sorunum yok. Seninlede bir şey yapmayacağım.
I don't see what B613 has to do with anything.
Bunu bir daha yapmayacağım.
I'm not fucking doing this again.
Yapmayacağım.
I won't.
Söz veriyorum, yapmayacağım.
I promise I won't.
- Yorum yapmayacağım.
I'm reserving comment.
Hayır, onu arayıp bunu ödemesi için duygu sömürüsü yapmayacağım.
No, I am not gonna call him and guilt him into paying for this.
Annemin her zaman yaptığı şeyi ben asla yapmayacağım dedim.
Well, you know, my mom always did things I said I'd never do as a parent.
Bunu yapmayacağım.
No. I'm not doing this.
Asla yapmayacağım tekşey tekrar Catherine de Medici'yi kızdırmaktır.
One thing I will never do is risk getting on Catherine de Medici's bad side.
Bunu yapmayacağım.
I won't do it.
Bunu asla yapmayacağımı biliyorsunuz.
You know I would never do that.
Daha sonra iyi bir insan olmadığı ortaya çıktı ve bana benim yapmayacağım şeyleri düşündürttü, söyletti ve yaptırdı, Ray.
Except then it turned out he wasn't a good person and he made me think and say and do things that were not who I really was, Ray.
Hem de hiç yapmayacağım şeyleri.
Not at all.
Sahaya inmeyeceğim veya tehlikeli bir şeyler yapmayacağım, erkek sözü.
I promise I won't go into the field or do anything dangerous.
Yapmayacağım Chloe.
I'm not going to do that, Chloe.
Yapmayacağım, söz.
I'm not going to do that, I promise.
Ondan büyük biri şöyle diyebilir " Bu bir Yahudi, onunla iş yapmayacağım.
Whereas, a guy older than him might say, "this is a Jew, and I'm not doing business with him. " We don't do business with them. "
# Ama bunu yapmayacağım artık #
♪ But I won't do it anymore ♪
Bir daha bunu yapmayacağım.
I won't ever do that again.
Winston atasözlerinden konuşup onları uyuturken ben burada oturup bir şey yapmayacağım.
I'll sit there while Winston goes on about Proverbs and the congregation's eyes glaze over.
Artık ödeme yapmayacağım...
I'm not paying for any more- -
Bu röportajı yapmayacağım. Hayır.
I am not doing that interview.
Bak, röportaj yapmayacağımı söylediğimi biliyorum ama yapacağım.
Look, I know I said I wouldn't do the interview, but I'll do it.
Ama yapmayacağım. Henüz olmaz.
I won't though.
- Yapmayacağımı söyledim sana.
- I told you, I won't do it.
Ve biz bunu engelliyoruz, ve sonra yapmayacağımızı söylüyoruz ve tekrar engelliyoruz. ve...
And we push it, and then we say we won't, and then we push it again, and...
Bir şey yapmayacağım.
It's all right.
Bir sonraki kış olimpiyatları için bunu yapmayacağım.
I'm not gonna make it to the next winter olympics.
O herifin benim çocuğuma bir şey yapmayacağını mı sanıyorsunuz?
He's gonna have anything to do with a fucking...
Bir şey yapmayacağım.
I won't do anything to you.
Aynı hatayı ikinci kez yapmayacağına eminim.
I'm sure you won't make the same mistake twice.
Ama bunu yapmayacağım.
To my son. But I'm not gonna do that.
yapma 5445
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapmayın 745
yapmalıyım 51
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmalıyız 39
yapmayın 745
yapma ama 158
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmazsan 25
yapmaz 37
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmamalısın 52
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmak zorundayım 47
yapma be 35