Yorum yok traduction Anglais
4,371 traduction parallèle
İyi, bir dahaki sefere sadece "yorum yok" de.
Well, next time, you should just say "no comment."
Yorum yok.
No comment.
Şimdi bu kararların kadın ve doktoru arasında alınması gerektiğine inanıyorum, Bunun önünde durmak için herhangi bir hakkım yok. o ilişkinin... kararı
I now believe that these decisions should be between a woman and her doctor, that I have no right to stand in the way of that... choice... of that relationship.
Tekrarlıyorum, tehdit yok edildi.
Repeat, the threat is down.
100 % ve uyarıyorum, artık kurnazlık yapmak yok Amerika'da işe yarayabilir.
100 %. And I warn you : no more shenanigans!
Kim Tan'la ilgili bilmediğin bir şey yok bakıyorum da.
You seem like you know a lot about Kim Tan.
Onların Manny'sini tanıyorum ve onunla alakan yok.
I know their Manny, and you look nothing like him.
- Sorun yok, anlıyorum.
- It's okay. I know.
Baba, beyaz bir minibüsteyim, cam yok, çam kokusu alıyorum...
Dad, I'm in a white van, no windows, I can smell pine...
Gerçekleri hatırlıyorum kişisel deneyimlerime dair hatıralarım yok.
Well, I remember facts, I just don't have any memory of personal experiences.
Bu şerefsizleri indirmen için ihtiyacın olan ne varsa vermeye çalışıyorum ama bu iş gittikçe büyüyor ve o Süvari'nin gerçekten olduğuna dair hâlâ bir kanıtım yok.
I'm trying to give you what you need to take this bastard down, but this just keeps getting bigger and bigger, and I still do not have proof that the Horseman really exists.
Süvari'nin yok etmek istemesine şaşırmıyorum.
I'm not surprised the Horseman wanted it destroyed.
Anlamıyorum. Burada olma yetkin yok.
I don't understand wh- - No, you- - you don't have any authority to be here.
İzlememe gerek yok, yaşıyorum.
Don't need to see it. Living it.
Seni çıplak görecek bir sevgilin yok ve sen de boşluğu yemekle doldurmaya çalışıyorsun. Ben de bol yağda krep yapıyorum.
You'd have no girlfriend to see you naked, you'd try to fill the void with food, and I'm an enabler who once deep-fried a pancake.
Ne anlattığı hakkında hiçbir fikrim yok ama artık birlikteyiz o yüzden katılıyorum.
But we're ganged up on you so I agree.
Ortaklığınızı ve hisse senedi dünyanızı anlamaya çalışıyorum da seni korumam için bir yol yok mu gerçekten?
I just don't get your world of corporates and stock shares... Is there really no way for me to protect you?
Diyelim ki onun aklını kurcalıyorum ki kurcalamıyorum çünkü kafa kurcalama diye bir şey yok. Bu beni öldürebilirdi.
Even if I was mind-fucking her, which I'm not, because there's really no such thing as mind-fucking..... this could have killed me.
Yok, hiç sanmıyorum.
Nope, I don't think you did.
Hayır, onu anlıyorum, o konuda sıkıntı yok.
No, I get that. I understand. With that said.
Bu ülke ahlaki değerlerini yitirmiş, çocukları kendini kaybetmiş örnek alacakları hiç kimse yok. Adamın söylediklerine katılıyorum.
The country has lost their morals and values, and the kids are lost and they don't have role models, and I agreed with him.
Henüz yok. Ama üzerinde çalışıyorum.
Not yet, but I'm working on it.
Şimdi ise şehirleri ben yakıyorum, ekinleri ben yok ediyorum.
So now I'm burning cities, I'm salting crops.
Omar'ın boyu hakkında yorum yapmak isteyen başka biri var mı? Yok mu?
Anybody else want to weigh in on how tall he thinks Omar is?
Yani, Param yok, sahneye de çıkamıyorum artık, ne yapacağım o zaman?
Well, I'm out of money, I can't act anymore, and what am I going to do?
"Beklenileceği gibi, başlangıç sürecinde sorunlarımız yok değil. Ama nihayet çetenin bir üyesi olduğumu hissetmeye başlıyorum."
'A few teething problems, as you would expect,'but beginning to feel like one of the gang.'
Bu saçma evde yaşıyorum, garajda 70 bin dolarlık mercedes'im var ve pizza ısmarlamaya bile yetecek nakitim yok, yani nasıl olur da...
I live in this fucking house, I have a $ 70,000 Benz in the driveway and I don't have enough cash to order a pizza, so how would I not...
Hayır, bu gece Madrid'e gitmek üzere ayrılıyorum, sonra Paris'e gideceğim, sonrası hakkında ise bir fikrim yok emin değilim.
No, I leave tonight for Madrid, and then Paris and then I don't really know. I'm not sure.
Fena değil.Birşeyle uğraşıyorum, ne var ne yok?
It's fine. I'm in the middle of something. What's up?
Sorun yok, anlıyorum.
It's... it's fine. I get it,
Kımıldayacak yer yok, tutamıyorum ve Kelly'nin arkasına işemeye başlıyorum.
There's nowhere to go and I can't wait, so I start pissing all over the back of Kelly's jeans.
Onu tanıyordum, ama çok da önemli olduğunu sanmıyorum. Filmin bu konuyla alakası yok. Tabii ki önemli.
Well, I did know, but I don't think it really matters, though, the movie's not about that.
Yok, tanımıyorum.
I've never met that guy before.
"Dışarıda bir yerlerde Danny mutlu ve ben içine karışıp bunu mahvetmeliyim" diyor. Ben onu yok sayıyorum.
"And I should swoop in and blow it all to shit." I just ignore her.
Burada çalışıyorum, yani onaya ihtiyacım yok.
I work here, so I don't need any approvals.
Hiçbir şey için yanımda olmana gerek yok, çünkü bir şey yapmıyorum. gerçekten.
No, you don't have to be okay with anything because this is nothing. Really.
Ben çalışıyorum, senin işin yok mu?
- I'm working. Shouldn't you be?
Ne var ne yok diye bakıyorum.
I was just checking stuff out.
Özel bir hattan arıyorum ve bu görüşmenin gerçekleştiğini yok sayacağım.
I'm calling from my personal line and I'll deny this conversation ever took place.
İhtiyacım yok ama alıyorum.
I don't need them, but, um, I'm taking them.
Yok, şaka yapıyorum.
No, I'm just kidding.
- Çünkü sizde yapacak taşak yok. - Anlıyorum.
- Because you have no balls.
- Hayır değilim. Bu akşam çalmıyorum. Bir buluşmam ya da başka bir şey yok.
- I-i-i'm not... i'm not playing tonight, and i don't have any meetings or anything then either.
Anlıyorum, evet ama bizde yok.
Do you understand? Understand, yes. But we don't have.
Hayır, öyle bir şey yok. - Gerisini ben hallederim. - Berbat göründüğüm için gözlük takıyorum.
I'm wearing these glasses because I look like shit.
Bir hayatım yok çünkü 7 / 24 kıçımı yırtarak çalışıyorum patronum için şirketi ayakta tutmaya uğraşıyorum ama ki kendisi aylardır işle uzaktan yakından alakası yok.
I have no life, because I work my ass off 24 / 7, to keep a company going for a boss who hasn't given a shit about the business for months now.
# Ayağımı hareket ettirmeye çalışıyorum Ama basacak hiçbir yer yok #
♪ Try to move my feet ♪ ♪ But there's no ground ♪
Madem ki kredi kartın yok, o halde parayı alıyorum.
Okay. Seeing as that you don't have a credit card.
Biraz zaman ver, gözlüklerimden bakıyorum, bir şey yok...
Gimme a minute, I can see this through my goggles, there's nothing...
Ben burada ne yapıyorum hiçbir fikrim yok.
I have no idea what I'm doing here.
Bunu anlamıyorum. Bunları yok saymak...
To ignore them is...
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65