Zamanlardan traduction Anglais
936 traduction parallèle
Babam, onların eski zamanlardan bu yana sürekli hayatta kalmayı başaran ölümsüz bir kavim olduklarını söylerdi.
My father said they're an immortal tribe who've survived continuously since ancient times... hiding in the shadows.
Bu nesne, Güneş Sisteminin ; güneşimizin ve gezegenlerin bir araya geldiği, birleştiği zamanlardan kalma bir materyal.
And this is regarded as part of the material from which the solar system, our sun and planets, actually came together, accreted.
"Borgo Geçidi'nden aşağıya doğru uzanan engebeli dorukların üzerinde eski zamanlardan kalma harap şatolar yükselir."
"Among the rugged peaks that frown down upon the Borgo Pass " are found crumbling castles of a bygone age. "
Orada olduğumuz zamanlardan bahsederken aldığı hali gördün mü?
Have you noticed him when we talked about the time we were there?
Maneviyat... Beş kez damıtılmış Noel coşkusunun maneviyatı sevginin, iyi olan her şeyin yılın bu zamanını diğer zamanlardan farklı kılan her şeyin.
It's a spirit... five times distilled, the spirit of Christmas cheer... of love, of all that's good... of all that makes this time of year different from any other time.
İlk zamanlardan beri... bu dünyadaki her büyük askere deli yakıştırması yaptılar.
Ever since time began... they've called mad all the great soldiers in this world.
Babanın çocukluğunda bu tarlayı sürdüğü zamanlardan beri orda duruyor.
Been standing there since your pa was a boy a-plowing in the same field.
Canavarın kesin olarak öldüğü zamanlardan sonra güvende hissetmiştim.
For years I felt secure, certain that the monster had been destroyed.
Çocukken bilardo salonunda oynadığı zamanlardan bilirim onu.
Hey, lay off of that! ... I knew him when he was a kid in the poolroom.
Şimdi dostlarım, sizi çok eski zamanlardan bu yana tanıyorum...
Now listen, I've known you from way back...
Tabii onu yürümeye başladığı zamanlardan beri tanıyorum.
Or course, I've known him since he was a toddler.
Bize yazılarını yüksek sesle okuduğun zamanlardan bahsettik.
We reminisced about those evenings when you used to read your stuff aloud to us
Dışarı çıkıyoruz. - Eski zamanlardan söz ederdik.
- Well, we could talk over old times.
- O zamanlardan, tek birşeyi hatırlıyorum
By then, I'd memorized my one line.
Adam, mavi bir önlük ve eski zamanlardan kalma silindir bir şapka takan yaşlı bir çiftçiydi.
The man was an old farmer wearing a blue smock and an ancient top hat
İnsanların dünyanın düz olduğunu düşündüğü zamanlardan beridir çok olmadı.
There was a time not so long ago when learned men thought that was flat.
Avusturya'nın size tüm zamanlardan daha fazla ihtiyacı var.
Now, more than ever, Austria needs you.
Bütün boş vakitlerden, bütün kayıp zamanlardan sonra, geriye bu sonsuza kadar geçip gitmiş kartpostal manzaraları kalır ;
After all the empty time, all the lost moments, there remain these endlessly traversed postcard landscapes ;
O zamanlardan bu yana çok şey değişti.
You've changed a lot since those times.
Çok daha zor zamanlardan geçtik.
We've been through worse than this.
Bu en zor zamanlardan...
This is the hardest moment... I know.
Ülkem, Pelias'ın babamı öldürdüğü zamanlardan daha zengin olacak.
My land would be rich and strong again as it was before this tyrant, Pelias, murdered my father.
Eski zamanlardan kalma bir isim.
It is a name from antiquity.
Ve şövalyelerin cesur ve yiğit olduğu zamanlardan
And knights were brave and bold
Otur Thomas. Saflaştığım zamanlardan birine daha tanıklık et.
Sit, Thomas, witness one of my finer moments.
Sadece şu zorlu zamanlardan birini yaşıyorsun Margaret.
Oh, just one of those rough patches, Margaret.
KADİM ZAMANLARDAN BERİ SÜREKLİ KARANLIK...
ITS DARKNESS HAS LASTED SINCE ANCIENT TIMES
Buradaki sanık gibi, o zamanlardan şimdiye kadar gelen bir vahşilik.
The same savagery that wielded then lives on in men like the accused.
Seyahat ettiğimiz zamanlardan biriydi.
That was one of the periods we visited.
Eski zamanlardan beri insanlar ölüme yenik düşmüşler.
Since olden times People must succumb to death
Kaydedilmiş olan her şeyden bile daha eski zamanlardan kalma bir kötülük.
As anciently diabolic as anything on record.
Eski zamanlardan beri adaya kim hizmet ederse tanrı olarak görülmektedir.
Since ancient times, those who render service to the island are seen as gods.
Eski zamanlardan beri, geleneksel bir işçi hizmetimiz var.
Since the olden days, we've had a traditional labour service.
O zaman sen de seni affettiğim zamanlardan kalan borcunu öde.
Then you pay me back for all the times I've forgiven you
Biliyorsun, Petra ; ben ve Lester her şeyin bitmiş gibi... göründüğü zor zamanlardan geçtik.
You see, Petra, Lester and I went through a time... when it looked as if everything were over.
İlk kocamla birlikte olduğum zamanlardan.
From the time with my first husband.
Neyse, uzun, sıkıcı bir hikayeyi, iyice sıkıcılaştıracaksak benim gibi bir adamın böyle bir kalabalığa karışıp, senin gibi bir pilici tavlayacağı zamanlardan geliyorum.
Anyway, to make a long, dull story even duller, I come from a time when a guy like me would drop into a joint like this and pick up a young chick like you...
Bu da öyle zamanlardan biri mi?
Could it be that this is one of those times?
Kötü zamanlardan fazladır
Outnumber the downs
Fakat tabiî burada bir tür güzellik de vardır. Söylemeliyim ki bu, savaşın kesinlikle en kalıcı cazibelerindendir ve antik zamanlardan kalmadır.
But there is, of course, an element of beauty in this, and I must say that this is surely, from ancient times, one of the most enduring appeals of battle.
( Soloviev, En Erken Zamanlardan Bu Yana Rusya'nin Tarihi )
Soloviev, History of Russia From the Most Ancient Times.
Papaz görevi bizlere eski zamanlardan kalan- -
The word "deacon" has been handed down to us from the ancient... the, uh...
Eski zamanlardan bahsedelim.
We'll talk about old times.
Afrika'da olduğum zamanlardan hatırlıyorum onları.
I remember them from when I was in Africa.
O zamanlardan değil hapisten bahsedin.
Not then, after prison.
Eski zamanlardan gelen kötü bir Kung Fu ustası 20 yıl önce kötü niyetini yayarak Dövüş dünyasına hükmetmeye çalıştı ve sonra birden ortadan kayboldu tekrar belireceğinin tahmin etmezdim
He's a bad element from twenty years ago his bad deeds aroused anger from all sides and he since disappeared I never expected him to resurface again
Üzgün zamanlardan geçiyoruz, görevimiz acıları teskin etmek olmalı, insanları korkutmak değil.
We live in a time of sorrow and have to alleviate the suffering, not terrify people.
Senin çok burnu kalkık olduğun ve sevgililerinin babalarının aniden sana garez bağlamaya başlamalarını merak ettiğin zamanlardan beri.
- I see.
Peki bu, o nadir zamanlardan olamaz mı?
- Couldn't this be one?
Bu da o zamanlardan biri.
This one of those times.
Ben de bu uçsuz bucaksız topluluğun bir parçasıyım ; hem de kadim zamanlardan,... hatta başlangıçtan beri karanlık ormanlarda, kışları dikenli yollarda yürüyen bir topluluğun. Biri düştüğünde, zaman geçirmeden bir diğeri kalkar.
.... vigorously they step, heads up, on the meadow, full of danger, threat...
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71