Zamanı geldi traduction Anglais
12,739 traduction parallèle
Şu iki bölükteki reçeteyi kontrol etmenin zamanı geldi, Ben.
Might be time to check the prescription on those bifocals, Ben.
- Ayrılma zamanı geldi.
- It's time to leave.
Geleceğin bay ve bayanları, kendimi tanıtma zamanı geldi.
Ladies and gentlemen of the future, it's time to introduce myself.
Bayanlar ve baylar, güzel bir gün oldu, Ama o şimdi ana etkinlik için zamanı geldi.
Ladies and gentlemen, it's been a beautiful day, but it's now time for the main event.
Şu ezik Bishop ve amcık Senatör gibi şerefsizlere gerekeni yapma zamanı geldi. İnşa ettiğimiz her şeyi yıkmaya çalışıyorlar.
It's time to do something about all these cocksuckers, like that rat Bishop and the cunt Senator trying to dismantle everything we've built.
Doğamızın daha iyi meleklerine seslenme zamanı geldi.
It is time to call upon the better angels of our nature.
Uyku zamanı geldi.
Time to go to sleep.
Maruz kaldığım muamelelere tepki göstermemizin zamanı geldi de geçiyor.
It's well past time we addressed the abuses I endured.
Ve sakinleşme zamanı geldi!
And it's time to turn down, man!
- Ben de. Ve, bence artık bunu sonraki aşamaya - taşımanın zamanı geldi.
And I just feel like it's time to take this to the next level.
Artık milli olmanın zamanı geldi bebeğim.
Yeah, well. It's time to pop that cherry, baby.
- Gidiyorum, zamanı geldi.
I'll go now, it's time.
Zamanı geldi.
It's time.
Zamanı geldi.
It's about time!
Dünyayı kurtarma zamanı geldi.
It's time to save the world.
Hepimizin, kızların havalı olduğunu ve kadınların komik olduğu farkedip kabul etme zamanı geldi.
It is time for us all to realize and accept that girls are cool and women are funny.
Dört Diyar'ın artık bir kadın Seçilmiş'i olmasının zamanı geldi.
It's time the Four Lands had a female Chosen.
- Nihayet zamanı geldi.
It's finally time.
Pembe tebeşirin zamanı geldi.
It's time for the pink chalk.
Zamanı geldi, gidin.
It's time, go.
Gitme zamanı geldi.
Time to go.
Ama, biliyor musun, uh, Kendi muayenemizi yapmanın zamanı geldi.
But, you know what, uh, it's time for me to do my own inspection.
Doğru, iyi yemek pişirmenin zamanı geldi.
That's right, time to go cook something good.
Bir yön seçmenin zamanı geldi.
It's time to pick a direction.
- Hayatıma devam etmemin zamanı geldi.
Just time to move on.
- Bunu aşma zamanı geldi, önüne bak artık.
It's time for you to get over it, move on.
Zamanı geldi artık.
Now's the time.
Sanırım at gözlüğünü çıkarmanın zamanı geldi.
I think it's time we started to think outside the box.
Sanırım at gözlüğünü çıkarmanın zamanı geldi.
- I think it's time we started to think outside the box.
En son ne zaman buraya bir hatun geldi?
When was the last time you even had a babe in here?
Zaman geldi.
It's time.
Önce evime gittim, Romano'nun adamları o zaman geldi.
I went to my apartment first, that's when R0mano's men came.
Bence gitme zamanımız geldi.
I think it's time for us to go.
Haberler elli yaşındanken geldi ve bununla birlikte kalan zamanımın tadını çıkarmayı kabul ettim.
The news has come when I'm 50 And although I've conceded to enjoy what little time I have left,
Zaman geldi, Ava.
It's time, Ava.
Gönderin tam zamanında geldi.
Your delivery arrived right on time.
Zaman geldi...
When the time came...
DURANT : zaman geldi,
DURANT : When the time came,
O zaman biri mesaj yollamak için buraya geldi... ya da zaten buradalardı, belki elçiliktendir.
So if someone flew here to send that message... Or they were here already, in an embassy, maybe.
Ki ayrıldıktan sonra bu sorun haline geldi, çünkü O.J. onun her zaman sevişmek..... isteyeceğini biliyordu.
Which, of course, became a problem after they broke up, because O.J. knew that she needed it all the time.
En büyük suçum. Kaçma zamanım geldi.
My greatest crime!
Onların şerefine fedakârlık yapmam gereken zaman geldi.
And it is time for me to make a sacrifice in their honor.
Bu ne zaman geldi?
When did this come?
Rahibe Hannah savaş zamanı Polonya'dan buraya geldi.
Sister Hanna came here from Poland during the war.
Zaman geldi Bayan Peabody.
The moment has arrived, Ms. Peabody.
Kefaret zamanın geldi.
The time for your penance has come.
Birinciyi arama zamanım geldi.
It's time for me to look out for number one.
Ölme zamanın geldi!
Time... to... die!
Tamam, zaman geldi, Virginia.
Okay, it's time, Virginia.
Kaptan, zaman geldi!
Captain, it's time!
Motorlar her zaman ona mantıklı geldi.
Engines always made sense to him.
zamanı geldiğinde 69
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24
geldiler mi 17
geldim işte 33
geldiğin için teşekkür ederim 61
geldiler 289
geldiğiniz için teşekkür ederim 70
geldiğiniz için teşekkürler 166
geldiğin için sağol 48
geldiğin için sağ ol 68
geldik sayılır 24
geldiler mi 17
geldim işte 33