Çabuk yap traduction Anglais
435 traduction parallèle
Dediğim her şeyi yap ve çabuk yap.
Do every single thing I tell you to do, and do it quick.
Her neyse, çabuk yap.
Whatever it is, do it quickly.
Çabuk yap, telefonu kapat.
Do it quickly, hang up.
Ama kaçmadığı, hatta seninle dövüştüğü zaman onu vur ve bunu olabildiğince çabuk yap.
But when one don't run, or maybe makes fight at you, why, you shoot him and quick.
Neden küçük iglonun daha çabuk yapılıp böyle bir evden daha kolay sıcak tutulacağını bilmiyor?
Why doesn't he know that the small igloo is quicker to build and easier to keep warm than a house like this?
Nasıl yapacağın umurumda değil, yeter ki çabuk yap.
I don't care how you do it, but do it quickly.
Çabuk yap!
But hurry.
Deneyin o zaman, Dr. Wallace. Her şeyi dene ama bunu çabuk yap.
- Try anything, but do it quickly.
Bu formülün doğru olduğuna eminim, ancak aktive edilmesi gerekiyor. Çabuk yap.
I'm sure this formula is correct, but it needs to be activated.
Tom, bu iş gün ışığında yapılacaksa, çok çabuk yapılması gerek.
Tom... if it's to be done in daylight, it's to be done quick.
Çabuk yap.
Do it quickly.
Çabuk yap. Gerçek tehlike, O.
Quickly, he is the real danger.
Yapabildiğin kadar çabuk yap.
Quick as you can.
Her şey çok çabuk yapılmalı.
We think have to get done very quickly here.
Haydi o zaman, ama çabuk yap.
Come on then, but make it quick.
Güzel, çabuk yap şunu.
Good. Do it.
Elimden geldiğince çabuk yapıyorum.
I'm going as fast as I can.
- Ne yapacaksan, çabuk yap.
- Whatever you're gonna do, do it fast.
Çabuk yap.
Make it quick.
Çabuk ol ve yap şu işi!
Hurry up and confirm it!
Şu aramayı çabuk yap.
Hurry up with that phone call of yours.
- Çabuk yap.
- Make it snappy.
Son bir jest yap ve beni vur. Hem de çabuk olsun.
As a good last gesture just shoot straight and make it fast, will you?
Ne yaparsan yap çabuk olmaya bak.
I'll take my makeup off.
Çabuk. Subapların çalışmasını istiyorum çünkü bakımın yapıldı.
I wanna see these gauges rocking, because you just had an overhaul.
- Çabuk ol, söylediklerimi yap.
- Hurry up, do what I said.
Yapılsın ama çabuk.
Just get it fixed, but quick.
Çabuk davranılması için baskı yapıyoruz.
We're pressing for the earliest possible action.
- İksiri yap, çabuk.
- Mix the potion, quickly.
Bu testler ne kadar çabuk ve kapsamlı yapılırsa o kadar iyi.
The sooner and more elaborate these tests can be made, the better.
- O zaman çabuk yapın.
Then do it quickly.
- Adeli! Ne yapıyorsun, çabuk!
Get out of here.
- Çabuk, Merlin, büyü yap.
- Quick, Merlin, the magic.
Çabuk yap.
Make it snappy.
Eğer buraya şu hergeleleri gömmeye geldiysen..... çabuk ol, ve işini sessizce yap.
If you came here to bury these scoundrels hurry up, and get it done quietly.
Bones, mümkün olduğunca çabuk Thelev'e otopsi yapılmasını istiyorum.
Bones, Thelev's body will be brought to your lab. I want an autopsy performed as soon as possible.
Bir şeyler yapın, çabuk!
Such bad luck. Fire.
Yanacaklar, ölecekler! Çabuk bir şeyler yapın.
Gendarme, call the fire brigade.
Birikimlerimiz çok çabuk tükendi ve ben striptiz işine geri döndüm Lenny'de ne iş bulabilirse yapıyordu.
We'd gone through our savings pretty fast, so I went back to work stripping, and Lenny took whatever jobs he could.
O zaman saldırı yapılabilir çabuk ol!
Then the boats won't be able to enter Hurry, Go
Çabuk git, bir şeyler yap.
Hurry up go and do something!
İtiraf edeyim bu meselenin bu kadar çabuk çözüleceğini düşünmüyordum.. .. sizinle anlaşabilmemiz için daha fazla yazışma yapılacağını sanıyordum.
I work for the company and I admit I did not think... such a simple matter generate so much paperwork... to make a deal with you.
Çabuk bir doz ephemeral yapın.
Give him a shot of Ephemerol.
Dediğimi yap, çabuk
Listen to what I say, be quick
Çabuk mekiğe gidin, size söylediklerimi harfiyen yapın!
Hurry to the shuttle, and do exactly as I told you
Çabuk, Pierre, birşeyler yap!
Quick, Pierre, do something.
KITT, garajda bir tarama yap, çabuk.
KITT, run a scan on the garage, quick.
çabuk, suni teneffüs yap.
Quick, forced respiration.
- Ula bir şeyler yap, çabuk ol.
we need water. - Do something, stop it!
Bir şeyler yap, çabuk!
Do something, hurry!
- Çabuk, gidelim! - bi dakka! Madem bunu yapıyorsunuz, beni canlı bırakmayın burada
Quick, let's go lf you do this, please might as well shoot me.
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapma ya 98
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapar 46
yaptılar 29
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yapacak 54
yaptık 46
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapar 46