Çalışma odasında traduction Anglais
367 traduction parallèle
- Çalışma odasında.
He's in the study.
- Çalışma odasında değil mi?
- Isn't he in his study, sir?
Yukarda çalışma odasında sanki canlıymış gibi.
Upstairs in his drawing room, just like it was alive.
- Çalışma odasında hanımefendi.
- In his study.
Çalışma odasında hemen halledebiliriz.
We may as well do it straightaway, in the study.
Lizzie, Bay Darcy çalışma odasında.
Lizzie, Mr. Darcy is in the study.
Çalışma odasında, değil mi?
In the study, isn't it?
Çalışma odasında görüşeceğim.
I'll take it in the study.
Çalışma odasında aradım ama orada yoktu.
I looked for it in the den, but it wasn't there.
Çalışma odasında ateş yanıyor.
There's a fire in the study.
Sanırım çalışma odasında bir iş görüşmesi var, Madam.
I think he's having a business meeting in the study, Madame.
Dr. Anderson beni çalışma odasında bekliyor.
Dr. Anderson's waiting for me in the study.
Hayır efendim, çalışma odasında bazı iş ortaklarıyla beraber.
No sir, he's in the study with some business associates.
Helen, Blanche'a söyler misin, onunla çalışma odasında konuşmak istiyorum.
Oh, Helen, will you tell Blanche I want to see her in the den?
Kendisini işyerinin arkasındaki çalışma odasında bulabilirsin.
If he's an honest wheel, you'll find him in the back room.
Çalışma odasında konuşalım mı?
Will you come into the study where we may talk?
Çalışma odasında, bekliyor.
In his countinghouse, waiting.
- J.L. çalışma odasında.
- J.L.'s in the study.
J.L. çalışma odasında.
J.L. Is in the study.
Profesör çalışma odasında.
The professor's in his study.
Çalışma odasında.
He's in the study.
Çalışma odasında bekleyin.
Wait here in the study.
Başkan sizi çalışma odasında bekliyor, yüzbaşı.
The President would like to see you in his study, Captain.
Morbius çalışma odasında.
Morbius is in his study, sir.
Mitch Wayne oradaydı ağabeyimle çalışma odasında.
Mitch Wayne was there... in the study with my brother.
Oh, biliyorum, çalışma odasında.
Oh, I know, it's in the study.
Babamı gördüm. Çalışma odasında bir ışık vardı ve babam oradaydı.
I saw Daddy, and there was a light in his study, and he was there.
- Bay Vogler yarın sabah Bay Egerman'ın çalışma odasında özel bir gösteri yapacak.
- Mr Vogler will perform privately tomorrow morning in Mr Egerman's drawing-room.
Çalışma odasında kağıdını imzalarım.
Don't you worry.
Çalışma odasında bir yerde, küçük bir kasa var.
Somewhere in that office, in one little old safe.
Burada, çalışma odasında.
Right here. ln this office.
- Çalışma odasında.
- In the study.
Çalışma odasında.
The study.
Bunun gibi içbükey bir ayna da Neyron'un çalışma odasında var.
Now, there's a concave mirror similar to this in Neyron's study.
- Çalışma odasında.
- He's in the study.
- Sizi yukarıda çalışma odasında bekliyor.
Right you are, sir. He's expecting you in the upstairs study.
Onu aldım. Onu çalışma odasında açılmış kasanın yanında bulduğumda, yerde her tarafta benim yırtılmış aşk mektuplarımın parçaları vardı içimde bir şey...
My point, sir, is that the presence of the handkerchief rules out everybody in the files, all 33 people.
Çalışma odasında.
She's in the study.
Eve geldiğimde babamı çalışma odasında oturmuş yüzünde bir gülümsemeyle bu garip lisanı konuşurken bulmaya başladım.
It was not unusual to walk into our home and find my father sitting in his office... utterly serene, happily speaking to the air in this strange, foreign tongue.
Gömme dolapta mı? Çalışma odasında mı?
in the cupboard or in the commode?
Kocam yukarıda çalışma odasında değil.
My husband is not in the study.
Onun yatağında değil de çalışma odasında.
Not in his bed, but in his study.
Hitler'in küçük çalışma odasında diğerlerine katıldım.
I joined it the others in the small one cabinet of work of Hitler.
- Çalışma odasında.
. - In his study.
Sonra vasiyetini bulmalıyız. Çalışma odasında olmalı.
Then we must find the will It will be in his study.
Babamın çalışma odasında ne yapıyorsun?
What are you doing in my father's study?
Çalışma odasında Dawker.
In the study, dawker.
Arkasında küçük bir çalışma odası var.
There's a little study beyond it.
Myra'nın üst kattaki çalışma odasında paslaşırız.
All right, Myra's study upstairs,
Ve ben aşağıya çalışma odasına indim, ve onu açılmış kasanın yanında şurada yerde buldum.
He'll get a kick out of this.
Niye çalışma odasına gitmiyor ve bu konu hakkında konuşmuyorsunuz?
- Why don't you go in the study and talk?
odasında 65
odasında değil 16
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
odasında değil 16
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67