Çalışmalıyım traduction Anglais
945 traduction parallèle
Çalışmalıyım... Gelemem.
_
Onunla konuşup, açıklamaya çalışmalıyım! "
I have to try to explain it to her "
Tüm Plehanov'u ( * ) çalışmalıyım.
And do all of Plekhanov again!
Elbette yemekler, partiler ve resepsiyonlar hazırlamak için çok hummalı çalışmalıyım. Ama bu konuda sana güveniyorum.
Of course, I shall be simply frantic arranging dinners, parties and receptions but I'm depending on you, Ruggles.
Oy vereceksem tasarılar üzerinde çalışmalıyım.
If I'm going to vote, I ought to study some of the bills.
Ama bir bilim adamı olarak... bütün gücümü kullanıp onun yaşama dönmesi için... anormal işlevleri üzerinde çalışmalıyım..
But as a scientist... I should do everything in my power to bring him back to conscious life... so that the world can study his abnormal functions.
Siz geçerken nasıl selam vereceğimi çalışmalıyım.
I shall be practicing how to salaam when you pass by.
Ben ne üzerine çalışmalıyım, Pierre?
What should I work on, Pierre?
Peder Fitzgibbon burada papaz olarak kalmalı ve... St. Dominic'i onun duygularını incitmeden düzeltmeye çalışmalıyım diye. Anladım.
When I had my talk with the Bishop, it was our understanding... that Father Fitzgibbon was to remain here as pastor... and I was to try and straighten out St. Dominic's without hurting his feelings.
Seni durdurmaya çalışmalıyım.
I have to try to stop you.
Bunu unutmamalı ve kendimi kontrol etmeye çalışmalıyım.
I must remember that and try to control myself.
Lakin biz mahvolmuşuz Avenant, çalışmalıyım.
But we're ruined, Avenant, and I must work.
Herkesten önce çok sıkı çalışmalıyım.
I have to start cramming before everyone else.
- Çalışmalıyım.
I got to.
- Bütün yaz yeni kitabım üstünde çalışmalıyım
I need all summer to work on my new book.
Ya nerede çalışmalıyım?
What should I work at?
Çalışmalıyım.
To practice
Çok çalışmalıyım.
I must work hard.
Ya gitmeliyim ya da onun için çalışmalıyım.
Either that or I gotta go work for him.
Anımsamağa çalışmalıyım.
I must try to remember.
Ayrıca, planım üstünde çalışmalıyım.
Besides, I have to work out my plan.
- Gerçekten çalışmalıyım.
- I must go.
Ben Paul değilim. Çalışmalıyım.
I'm not Paul, I have to work.
İki yıl daha tezim için çalışmalıyım sonra dört yıl da laboratuar asistanlığı için,... ayrıca akrabalarıma ödemem gereken borçlarım da var.
Two years more I have to study for my master's degree, then four more as a laboratory assistant. Then there's the money I must repay my relatives.
Ders çalışmalıyım.
I've gotta study.
Bu tip bir görevin askeri detayları üzerinde çalışmalıyım.
A specialized task force run on military lines.
Bilemiyorum oldukça çok ama artık daha sıkı çalışmalıyım.
I don't know... Plenty, I hope.
Sizi seviyorum ama konuşacak vaktim yok, çalışmalıyım.
I'm fond of you, but I've no time to talk. I must work
Çalışmalıyım.
I gotta work.
Bu konu üzerinde çalışmalıyım.
I must think about this.
Aslında değil ama tek bir gecemiz var. Bu yüzden hızlı çalışmalıyım.
Not really, but all we have is one night, so I have to work fast.
Ders çalışmalıyım.
I have to study.
Burada kalıp, bombanın üzerinde çalışmalıyım.
I must stay here and work on the bomb.
Yönetim için bir rapor üzerinde çalışmalıyım.
I have to work on a report for the management.
Aşağı inip çalışmalıyım.
I've gotta get down to work.
Hayır, çalışmalıyım.
No, I have to study
Ben kalıp, çalışmalıyım.
I have to stay and study.
Yarışma yarın ve ben çalışmalıyım.
Tomorrow's the spelling bee and I just have to study.
Hastings'e geri dönüp çalışmalıyım, öyle mi?
I should go back to work for Hastings, right?
Hepiniz de başınızın çaresine bakmaya çalışmalısınız, tamam mı?
Y'all try taking care of yourselves, too, all right?
Çalışmalıyız, dostlarım, çalışmalıyız.
We must work, my friends, work.
Ve Antonio'ya yardım etmek için çalışmalıyız.
And we have to work to help'Ntoni. 'Ntoni, sure!
Ait olduğum çiftlikte olmalıyım, ineklerle çalışmalı.
I ought to be on my farm where I belong, working with cows.
- Onu almaya çalışmalıyız, zamanımızı boşa harcıyoruz.
We try to get her, we'll be wasting our time.
Ama bu kadar mı iyi çalışmalıyız?
But must we work so well?
Korkarım İngilizcesi üstünde biraz çalışmalıyız Henry.
I'm afraid we're gonna have to do some work on her English, Henry.
Uçağın pervanesine destek verip tekerlekleri indirmeliyiz onu havalandırmaya çalışmalıyız, kızımızı uçuralım.
Come on! We're going to have to prop up the ship, get the wheels down, try to take her off - get her in the air.
Peki, sanırım gemiye dönmeli ve Susan'ı bulmaya çalışmalıyız.
Yes well, I think we ought to go back to the ship and try and find Susan.
Bu yüzden bir takım olarak çalışmalıyız.
That's why we have to train as a team.
Aguirre, zavallı iblislere yardım etmeye çalışmalıyız.
We must try to help the poor devils, Aguirre.
Kraliçeyle yatmaya çalışmalı mıyım?
will I dare to put myself to bed with the queen?
çalışıyorum 310
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışma 18
çalışıyor 250
çalışmak 46
çalışıyorsun 24
çalış 161
çalıştım 51
çalışıyordum 70
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33
çalışıyoruz 40
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalışmaya devam 20
çalışmıyorum 33