English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ Ç ] / Çok hassas

Çok hassas traduction Anglais

2,019 traduction parallèle
Oğlum - adı Edmund Sparkler – çok hassas ve kolaylıkla etkilenir.
This son - his name is Edmund Sparkler - is very impressible, very easily led.
Çok hassas biri.
She's very vulnerable.
Gitmem gerekiyor. Peter şu an duygusal olarak çok hassas.
I should go, he's just emotionally fragile.
Çok hassas birisin çünkü.
You're such a sensitive girl.
( GELMON ) Evet, bence herhangi bir salgın durumunda, çok hassas ve kolay etkilenen bireyler hastalığı kapıp öleceklerdir.
( GELMON ) Yes, I think in any epidemic situation, those people who are very vulnerable and susceptible will get sick and die.
Çünkü hırsızları yakalamada uzman muhafızların çok hassas kulakları vardır.
That's why guards specializing in capturing burglars must have the most sensitive ears.
O sarkık yerler çok hassas ama.
Those are sensitive in the flabby parts.
Çok hassas, fazla çılgın!
Too intense, too crazy.
Kraliçe hamile ama durumu çok hassas.
The queen is with child but the situation is delicate.
Ama bu aralarda çok hassas ve en iyi arkadaşım, onun için üzülüyorum.
We all are, but she's - She's just really vulnerable right now. And she's my best friend, and-and I worry about her.
Bu çok hassas bir konu. Çünkü onu ihbar eden adam haklı.
This is a very delicate situation because the man who denounced her is right.
Soğuğa ve sıcağa karşı çok hassas olman beni endişelendiriyor.
I worry because you are so sensitive to heat and cold.
İnsanların enerjilerine karşı çok hassasım.
I'm very sensitive to people's energies.
Çok hassas ve tehlikeli radyo kontrollü patlayıcılarla çalışıyoruz.
We are working with highly-sensitive, dangerous radio-controlled explosives.
Çok hassas.
So sensitive.
Çok hassas.
That's hardly precise.
Scylla'daki veriler çok hassas.
The data on Scylla is too delicate- -
Çok hassas bir öğürme refleksim vardır.
Got a very sensitive gag reflex.
Suyun ısısındaki en ufak değişime bile karşı çok hassas olan mercan resiflerinin
Coral reefs, for example, are extremely sensitive... to the slightest change in water temperature.
Emilia bebek konusunda çok hassas bu yüzden de onun eşyalarını satma düşüncesi onun için çok zor geliyor.
See, Emilia is so sad about the baby that it's hard for her to think about selling the baby's things.
Biraz kafamı dağıttım ama öyle görünmese de çok hassas biridir.
I cleared my head. She may not seem it, but she's fragile.
Bu konulara çok hassas birinden, çok gerçekçi bir şaka sanırım.
Perhaps some kind of practical joke by somebody with a very sick sense of humor.
Julia bu aralar çok hassas.
Julia's been very fragile lately.
Sorun değil ; hep çok hassas olmuşlardır zaten.
It's okay. They've always been sensitive.
Çok hassas bir noktadasın, Jesse.
You're on thin ice, Jesse.
Jeanne farkında değil ama hep çok hassas birisiydi.
Jeanne did not say has always been fragile.
Çok hassas bir şeydir.
It's very delicate.
Bu çok hassas bir durum.
That's one classy chassis.
Çok hassas ve karmaşıktır.
It is highly sophisticated.
O çok hassas.
His very tender.
- Ben çok hassasım.
- I'm too sensitive.
Çok hassas. Gittikçe zor, antipatik, sorunlu biri oluyor.
She's grown tiresome, obnoxious, fussy...
O, çok hassas ve çabuk etkilenen biri.
She is sensitive and impressionable.
Sadece, bunun çok hassas bir dava olduğu söylüyorum.
I'm saying { \ is that } this is a highly sensitive case.
Çok hassas.
It's fragile.
Şu sıralar midenin çok hassas olduğunu sanıyorum.
I wonder how your stomach should be sensitive now.
Ben bu sevgi arayışında çok hassasım...
I am tenderness in search of affection...
- Bu çok, çok hassas bir ekipman.
This is very, - very sensitive equipment.
Bu çok hassas bir konu, çünkü bazı kadınlar, Bilirsin işte, bazen kontrolcü Olmaya çalışırken gözleri korkar.
- Well, it's a delicate matter because some women, they... they get intimidated because they're trying to measure up, you know?
- Çünkü çok hassas bir konu Jack.
Because it's a delicate situation, Jack.
Çok hassas. Rahatsızlık için özür dilerim.
Sorry to cause you discomfort.
O bellekte, bazıları hükümetin en üst düzeyinde bulunan çok önemli kişiler hakkında son derece hassas birtakım bilgiler mevcut.
The drive contained info about people at the highest levels of government.
Kate, sen patron olmaya alışıksın, Angie, sen de hamilelik yüzünden çok daha kırılgan ve hassas oldun.
Kate, you're used to being the boss, and, Angie, being pregnant makes you feel vulnerable and sensitive.
Lucy, bu görüntüler, hassas gözler için çok ağır.
Lucy, these images will be too strong for your delicate eyes.
- Çok kötü ne kadar da hassas.
Too bad it's so sensitive.
Bugün çok karışık ve hassas bir operasyona başlıyoruz.
Today we start a very complex and delicate operation.
Esther şu anda çok zor bir dönemden geçen çok utangaç, içine kapanık, hassas bir kız.
Esther's a very shy, reserved sensitive little girl going through an extremely difficult time.
İnsanların ne durumda olduklarını çok iyi bir şekilde kavramış olan engin ve hassas biriyim ben.
I'm a profound and sensitive soul with an enormous grasp of the human condition.
Çok hassas.
It's delicate.
Biraz hassasım ama şayet farketmediysen, bir hasta olarak çok rahat bir ortamda değilim.
I'm a little sore, but, uh, in case you haven't noticed, I'm not exactly in my comfort zone as a patient.
Çok kibar, ilgili ve hassas.
I mean, he's so kind and caring and sensitive.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]