Çok hasta traduction Anglais
2,469 traduction parallèle
Ama şimdi çok hasta.
But now he's really sick.
O çok hasta.
Well, she's pretty sick.
Klinik deneylerinde bir çok hasta kaybetti ve bu onu etkiledi.
During the trial, he lost patients. It affected him.
Çok hasta bir bireyin peşinde olduğunuzu söyleyebilirim.
But what I can tell you with authority is that you're dealing with a deeply disturbed individual.
Michael'ın neden öldüğünün sebebi ve Daisy çok hasta.
That's why Michael died and Daisy got so sick.
Bebeğin öldü ve bu da seni çok, çok hasta ediyor.
Your baby died, and it's making you very, very sick.
Çok hasta bir çocuğu. Sen git. Ben hallederim.
Not to mention, the very sick children- - go.I got this.
O, çok hasta ve bu yüzden gelemedi.
He is very sick. He couldn't come.
Şerif Otta çok hasta efendim.
Sheriff Otto is too ill to attend, my lord.
O çok hasta.
She is so very ill.
- Seyahat etmek için çok hasta.
And that's closed too? - He's too sick to travel.
Çok hasta bir adam.
He's a very sick man,
Kocam Howard, çok hasta.
My husband, howard, is very sick.
Ona telefon açıp defalarca, "Jean-Yves, bilmen gerek. Baban çok hasta." dedim.
I phoned him and said, "Jean-Yves, your father's very sick."
Umarım onu çok hasta etmez.
I hope it doesn't make him too sick.
Mesela, annenizin çok hasta olduğunu.
I hear your mother's very ill, for example.
Tek bildiğim Lily'nin annesinin çok hasta olduğu.
All I do know is that Lily's mother is very sick.
Toplantıya yanına geldiğimde, çok hasta olduğunu bilmiyordum.
When I laid into you at your meeting, I didn't know that you were so sick.
O çok hasta. Yardım etmeye çalışıyordum.
She's very sick, I was trying to help.
Muhtemelen daha çok hasta edinmek için, basketbol yaraları falan.
Probably to get more patients because, you know, basketball injuries.
Çok hasta görünüyor. Ben...
He just seems so sick.
Hapisteyken çok hasta olmuştum,... fakat yetkililer durumumu görmezden geldi.
When I was in prison I became very sick, but the authorities didn't care.
Annem çok hasta.
But my mother's very ill.
Çok hasta gördüm.
Ill, I thought, very ill.
Üzgünüm Lott. Senatör Amidala çok hasta. Onu gemisine götürüyoruz.
I'm sorry, Lott, Senator Amidala is very ill and we're taking her to her ship.
Sizi temin ederim şüphelinin çok hasta olduğunu bilen biri var.
I guarantee you someone out there Already knows this unsub Is very, very sick.
Çok hasta.
She's pretty sick.
Ona dedim ki, "Bu ananem için, kendisi çok hasta."
I told her, "It's for my grandmother ; she's quite ill,"
Bay Monk çok hasta ve belli ki sağlıklı düşünemiyor.
Mr. Monk is sick. He's seriously ill. He's obviously not thinking straight.
Hasta olan çok insan gördüm.
I've seen people get really sick.
Şimdi de, konuşma yetisini kaybetmeden önce bizzat Anthony Tellenson tarafından hasta yatağında verilen çok özel bir mesaj var.
And now, a very special message from Mr. Anthony Tellenson himself, recorded earlier this year from his hospital bed, before he lost the power of speech.
Hasta olmama çok mu üzüldün?
You're really upset that I'm sick, aren't you?
- Çok üzgün ve hasta göründüğünü söylediler.
They said that she appeared quite distressed and very ill.
Eğer hasta yüz felci geçirirse bir kulağının duymaması çok önemli olacak mı, olmayacak mı?
Look, if this patient has facial paralysis, it won't matter if he can hear out of one ear or not?
Buraya yardım almak için geldiniz. En çok da aramızdakilerden hasta olanlar, asıI yardıma muhtaç olanlar onlar.
You came here to help foremost those of us who are sick, those who are in need.
Benim için, hasta birini görüp, onu sağlığına geri kavuşturacak şeyin bende olduğunu bilmekten daha çok tatmin edici bir şey yok.
I mean there's nothing more satisfying than seeing someone who is sick and knowing you've what they need to bring them back to health.
Hasta arkadaşlarımla tanışacaksın ve onlar benim yeni kocamı çok sevecek.
You're gonna meet my patient friends, and they're gonna love my new husband.
Sloan, eğer hasta çok asidotik olmaz ve vücut ısısı düşmezse senin de kol üzerinde çalışmak için vaktin olacak.
Sloan should work on the arm if the patient doesn't get too acidotic.
Bunu tek hasta bazlı kiraladığımız için fiyatı çok yüksek,... size fena patlar, ayrıca üstünde de var biraz çünkü biz de yemek yiyoruz.
We rent thison a perpatient basis, so it costs a ton, meaning it'll cost you a ton, plus a little bit, because we have to eat too.
Çok kişilikli bir hasta kendisine gelmiş ve tek bir kişi olarak geri dönmüş.
Finally here is a case intAressant. Your Honor Stop "Your Honour".
Hasta kabul sayısı azalmaya başladı. Bu çok iyi, çünkü yatak koyacak koridorumuz kalmadı.
Well, admits are leveling off, which is good, because we're running out of hallways to put beds in.
Onu hasta yatağında görünce çok endişelendi.
Seeing him in his hospital bed, she was- - She was worried for him.
Çok doğru. Yaşlanınca, pek çok şey insanı hasta ediyor.
When you're old, a lot of things are bad for you.
Az önce bir hastanın beyin ölümü onaylandı 18 yaşında bayan hasta çok araçlı trafik kazası, bu akşam erken saatte, kafa kafaya çarpışma dokuları Kelsey ile uyumlu organ bağış servisini aradım bana doğrudan bağış için onay verdiler.
Uh, I just confirmed, uh, brain death on an 18-year-old female involved in a head-On M.V.C. earlier this evening. She's a match for Kelsey. So I called N.O.S., and they gave me the go-head for a directed donation.
Çok komik çünkü Antonio bana "arabayı geri çevirip, hasta filan olduğumuzu ya da yolu bulamadığımızı söylesek olmaz mı?" demişti.
It's funny because Antonio said to me, "can we turn this car around" and say we're sick or something, or that we lost our way? "
Çok nadiren de olsa hasta bazen kendisini yaralayabilir.
In very rare cases, A patient sometimes can injure themselves.
Arkanda asılı duran saati çok seviyorum, çünkü hala hasta bile olsan, iyi olduğun anlamına geliyor.
I like that big clock thing that hangs behind you,'cause it means you're okay, even if you're still sick.
Hayır, ama kendisine çok yakın birisi hasta.
No. But someone very close to him is.
Kendisi şu anda çok hasta olduğu için bu, onu çok mutlu edecektir.
Guys, could we just stick to the small talk for now?
Ararotu çok iyi niyetlerle gönderdim ama Bayan Bates yazıp Jane'nin onu sevmediğini ve dışarı bile çıkamayacak kadar hasta olduğunu söyledi.
I sent the arrowroot with the very best of intentions but Miss Bates wrote and said that Jane disliked it and was too weak to even venture outside.
Hasta olduğunu bilsin yeter, çok hızlı hastalanmış.
He has to know she was sick, she got sick quickly.
çok hastayım 35
çok hastaydı 16
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
çok hastaydı 16
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hastaneye 39
hasta mısın 277
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hastasın 78
hastalar 23
hasta o 16
hastalandı 24
hasta mı 113
hastane mi 26
hasta değilsin 19
hastalıkta ve sağlıkta 40
hastasın sen 46
hastasın 78
hastalar 23
hasta o 16
hastalandı 24
hasta mı 113
hastane mi 26
hasta değilsin 19
hastalıkta ve sağlıkta 40
hastasın sen 46