English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ M ] / Mümkün değil

Mümkün değil traduction Espagnol

10,277 traduction parallèle
Mümkün değil.
No puedes.
Hayır bu mümkün değil çünkü kızım kimseyle çıkmayacak.
Oh, no, no, eso es imposible, porque mi hija no va a tener citas.
Bu mümkün değil.
Eso no será posible.
- Bu mümkün değil.
- Eso es imposible
Neden mümkün değil sayın başkan?
¿ Por qué eso es imposible, Sr. Presidente?
Neden mümkün değil?
¿ Por qué es imposible?
Zehrin ne olduğunu bilmediğimiz için antidotu bulmamız mümkün değil.
No podemos acceder a un antídoto porque no sabemos cuál es el veneno.
Trafik kilit. Final sınavına mümkün değil yetişemem.
No hay forma de que llegue a mi final.
Yarınki görüşmeye katılıp ihtiyacınız olan silahları alma şansınızı sabote etmek üzere talimat aldıklarını düşünüyoruz. - Bu mümkün değil.
Creemos que tienen instrucciones para ir a la reunión de mañana y sabotear tus oportunidades de adquirir las armas que necesitas.
Onu vurmak isteseydin iki kere kaçırmazdın, mümkün değil.
No habrías fallado dos veces si hubieras intentado acertarle, no.
- Laboratuvara dönmeden söylemek mümkün değil.
- Imposible de decir
Kemikler temizlenene dek ölüm anı ve ölüm sonrası yaralarını ayırt etmek mümkün değil.
Hasta que los huesos no estén limpios, será imposible separar todo el daño peri y postmortem.
Beni sevmesi mümkün değil mi?
¿ Se enamore de mí?
Böyle bir adamın beni sevmesi mümkün değil.
Es imposible que un hombre como él se enamore de mí.
Buradan arabayla geçmemiz mümkün değil.
No hay forma de ir en auto con todo ese tráfico.
- Mümkün değil. - Öyleyse mümkün kıl.
- Bueno, entonces, hazlo posible.
Bundan paçayı kurtarman mümkün değil.
No hay manera de que escape de esta.
Ve üstümüzdeki ağaç örtüsüyle bir helikopterin iniş yapması ya da bizi alması mümkün değil.
Y con la copa del árbol, no hay forma que un helicóptero pueda aterrizar o elevarnos.
Aşmam mümkün değil.
No puedo escaparle.
Bu mümkün değil.
Eso no es posible.
Yâni, sadece tek bir anlamı olması mümkün değil, değil mi?
Digo, no hay forma de que solo tenga un significado, ¿ cierto?
Disket yuvaya tam oluyor artık ama bunu okuması mümkün değil.
Sí, bueno, el disco ahora entra en la bandeja, pero no se ha podido leer.
Khan gerçekten dengesizse nasıl bir tepki vereceğini kestirmek mümkün değil.
si Khan es realmente inestable, no hay manera de decir como reaccionara.
Hayır, mümkün değil.
No. Es imposible.
- Ama sen de arkamda durmuş yüzünde korkunç bir ifadeyle bize bakıyorsun. Mümkün değil bu.
Pero estás detrás de mí... mirándonos fijamente con esa terrible mirada en tu cara.
Hayır, mümkün değil.
No. Imposible.
Bu mümkün değil.
n.
Bu açıdan ulaşmam mümkün değil.
No puedo quitarlo desde este ángulo.
Adadan çıkmanız mümkün değil, özellikle de fırtına esnasında, ve bir de senenin bu döneminde.
La isla no es un lugar en el que quieras estar atrapado,... no durante una tormenta,... especialmente en este momento del año.
Bu mesele çözülene dek buradan ayrılmamız mümkün değil.
No será posible que nos retiremos hasta que esto sea resuelto.
Gizlice girmek mümkün değil.
No se puede entrar en él.
özrünü kabul etmesi mümkün değil.
no hay posibilidad de que ella acepte tu disculpa.
İki dakikada mümkün değil.
No en dos minutos.
Bu mümkün değil. Peki mümkün olsaydı?
Leith... ya hemos hablado de esto.
Pek mümkün değil çünkü C-4'e dokunmadılar.
Bueno, es improbable porque no tocaron el C-4.
İzini sürmek mümkün değil.
Imposible de rastrear.
Mümkün değil.
No... tengo que estar aquí ahora.
Bu mümkün değil ama yine de...
No es imposible. Depende. Pero estos son- -
Mümkün değil.
Eso es imposible.
Bunu yapmamız mümkün değil.
Esto es en directo.
– Bu mümkün değil.
- Eso es imposible.
- Bu mümkün değil. - Neden? Seninle güvende olup olmadığını bilmek istiyorlar.
Quieren saber si él está seguro contigo.
- Mümkün görünmüyor. - Mümkün görünmüyor değil, neredeyse imkansız.
Improbable.
Denizaltı saldırımız sırasında kanyona dalarken yara almış olmalı. Michener'in gitmeleri mümkün değil demesinin sebebi bu olmalı.
Es por eso que Michener dijo que es imposible que estuvieran en movimiento.
Korkarım bu mümkün değil.
Me temo que no será posible.
- Mümkün değil!
Esto no tiene ningún sentido.
- Bu mümkün değil.
Eso es imposible.
Mümkün değil.
No es posible.
Mümkün değil.
No, no. Escúcheme.
– Bu mümkün değil.
- No es posible.
Bunu bilmem mümkün değil.
Díselo a él, Audrey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]