English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Sakıncası yoksa

Sakıncası yoksa traduction Espagnol

3,671 traduction parallèle
Sakıncası yoksa evimdeki albümüme koymak için bir fotoğrafını alabilir miyim?
¿ Tú crees que quizás pueda obtener una foto para mi álbum en casa?
Patrick, sakıncası yoksa biraz dışarıda bekleyebilir misin?
¿ te importaría esperar fuera un segundo?
Sakıncası yoksa...
Te importa si yo misma, eh...
Sakıncası yoksa bu şey ne işe- -
¿ Le importa si le pregunto qué es esto...?
Sakıncası yoksa bir soru soracağım.
Si no te importa, tengo una pregunta.
Eğer bir sakıncası yoksa, köpeklerini geri çağırır mısın?
Si no te importa, primero, retirar a tus perros.
Söylememin bir sakıncası yoksa, Boyd öyle şeyler yaptı ki, burada olması beni şaşırtıyor.
Y si me permite decirlo Boyd ha hecho tantas cosas que me sorprende verlo aquí.
Ancak sakıncası yoksa?
Pero ahora, ¿ importaría?
Şimdi senin için sakıncası yoksa, Onu içeriye getirmek istiyorum.
Ahora si no te importa, me gustaría traerla dentro.
- Sakıncası yoksa, neden tutklandı..?
Por que fue arrestado, si no te molesta contestarme?
Sakıncası yoksa, bundan sonra, "Suki" olarak çağrılmak istiyorum.
Si no le importa, a partir de ahora, me gustaría que me llamen "Suki".
Sakıncası yoksa direk konuya girsek?
¿ Te importa si vamos directo al grano?
Sence de sakıncası yoksa tekrar duruşmaya katılmamızı istiyorlar.
Quieren que volvamos a estar en el juicio... - si no te importa.
Sakıncası yoksa sadece bir enstrüman ödünç almak istiyoruz.
Solo queremos coger prestado un instrumento, si le parece bien.
Tamam, sadece merak ediyordum... sence bir sakıncası yoksa... belki de bu şampanyayı şimdi açabiliriz.
Bien, estaba pensando si no te molestaría... Quizás deberíamos abrir la champaña ahora.
Evet, sakıncası yoksa.
Sí, si no hay problema.
Senin için sakıncası yoksa eğer, senin, yeni kolonyandan ödünç alacaktım.
¿ Te importa si te cojo la colonia nueva...
Sakıncası yoksa seninle gayet kalabalık bir yerde görüşmek istiyorum.
No, mira, quiero reunirme contigo en un lugar muy público, si eso está bien contigo.
Şimdi sakıncası yoksa Helen bu kirli olaydan elimi ayağımı çekiyorum.
Ahora, si no te importa, Helen, me lavo las manos de todo este sucio asunto.
Tamam, peki sakıncası yoksa kendimce bunları yazabilirim.
Bien, bueno... Bueno, voy a decir eso con mis palabras, si está bien.
Eğer sakıncası yoksa biraz daha sert oynayabilir misin?
Así que si no te importa sacarte los guantes...
Şimdi sakıncası yoksa önümüzdeki saate kadar cıyak sesini duymak istemiyorum.
Ahora, si no te importa, no quiero escuchar ni un quejido de tu parte en la próxima hora.
- Sakıncası yoksa.
- Sí, si no te importa.
İkiniz için de sakıncası yoksa küçük bir kanıtı geri vereceğim.
Y si está bien para ambos, me gustaría regresar una pieza de la evidencia.
- Şerif, sakıncası yoksa eşimi kahvaltıya götürebilir miyim?
Sheriff, ¿ le importa si llevo a mi mujer a desayunar?
Ambulansta çalınmış eşyaları buldum. İkiniz için de sakıncası yoksa küçük bir kanıtı geri vereceğim.
Yo, eh, encontré algunas cosas robadas en la ambulancia, y si os parece bien, me gustaría devolver una pequeña prueba.
Lütfen Gustave, Sakıncası yoksa
Por favor, Gustave Si no te importa
Sakıncası yoksa, köpeğimi arabanızın etrafında dolaştırmak istiyorum,... siz de ondan sonra yolunuza devam edersiniz.
Pero si no le importa, señora, de verdad me gustaría llevar a mi perro alrededor de su auto, y usted podrá seguir su camino.
Oğlunuzun odasına bir bakmak istiyorum sakıncası yoksa.
Me gustaría ver la habitación de su hijo, si le parece bien.
Evet, sakıncası yoksa Cho'ya kontrol ettireceğim.
Sí, si no te importa, haré que Cho vaya a revisarlo.
Ben de efendim. Sakıncası yoksa, konuşmayı ben yapmalıyım diye düşünüyorum.
Si le parece bien, creo que yo debería ser quien hable con él.
Sen... Sakıncası yoksa ben...
¿ Te... te importa si...?
Tabii istediği seviyeye geldiğinden emin olmak için seninle görüşmek isteyecektir, sakıncası yoksa yani.
Quiere hablar primero contigo, asegurarse de que eres honesto, si te parece bien.
Sakıncası yoksa şu yatak gibi şeye oturup tek başıma kalacağım!
Si no te importa, me voy a sentar en esta cama estante a estar sola.
- Sakıncası yoksa telefonunuzu dinlemeye almak istiyoruz.
Nos gustaría controlar sus llamadas, si no le importa. Sí, por favor.
Sakıncası yoksa, şey... son bir kez dinleyebilir miyim?
¿ Te importa si - lo escucho una vez más? - Adelante.
Sakıncası yoksa Ajan Gibbs'e bir mesaj iletmeni istiyorum.
Me gustaría transmitir un mensaje. al agente Gibbs si eres tan amable.
Baksana, bu konuyu henüz bilen yok... sence sakıncası yoksa bana bir iyilik yapıp bunu bir sır olarak saklayabilir misin?
Esto aún no lo sabe nadie, así que si no te importa, hazme un favor. Guárdame el secreto.
Rusty, aslında yarın tekrar gelebilirim yani ikinci bir yemeğin senin için sakıncası yoksa?
Sabes qué Rusty, puedo volver mañana, si... Si no te molesta cenar otra vez.
Sakıncası yoksa.
Si no le importa.
Bir sakıncası yoksa acaba? ..
Sí, bueno, ¿ te importa si yo...?
Eğer sence bir sakıncası yoksa.
Si eso está bien para ti.
Sakıncası yoksa daha yakından bakar mısınız?
¿ Te importaría echarle un vistazo detenidamente?
- Eğer sakıncası yoksa, ben bir şey söyleyebilir miyim?
¿ Puedo decir algo?
Şimdi sakıncası yoksa uzun seyahatimin yorgunluğunu atacağım.
Bien, si me disculpa, estoy cansado después de tan largo viaje.
Sence de sakıncası yoksa Jasper bir süreliğine bizimle kalacak.
Jasper se va a quedar con nosotros un tiempo, si te parece bien.
Sizin için sakıncası yoksa.
Con su permiso.
Hanımefendi, sakıncası yoksa telefonunuzu ödünç alacağım.
Señora, si no le importa tomaré su teléfono.
- Haklı olabilirsiniz, ancak,... sakıncası yoksa, arabamda bir K-9 var. Güvenli tarafta olduğunuzu görmek için, arabanızın etrafında bir tur atacağız.
Me gustaría llevarlo alrededor de su vehículo, sólo para estar seguro.
Sakıncası yoksa uzatır mısın?
¿ Te importaría ir a buscar eso por mí?
Sakıncası yoksa...
Si puede ser así... ¿ Quién se lo envió?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]