English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Silahlar

Silahlar traduction Espagnol

19,190 traduction parallèle
Rich'in bu silahlar için mühimmatı olsa haberin olur muydu?
¿ Sabe usted si... Rich tenía ninguna munición para estas armas?
Silahların orada olmadığını biliyordun!
Usted sabía que las armas no estaban aquí!
Bazılarına göre kelimeler ve resimler elimizdeki en güçlü silahlar.
Algunas personas podrían decir que las palabras y las imágenes son las armas más poderosas que tenemos.
- İhtiyacım yok ki. - Baban bütün silahları istemiyor mu? Yolun sonunda şov yapıp hepimizi öldürtmeyecek mi?
Estamos de acuerdo en que los dos queremos criar a nuestras hijas y darles un futuro.
Geride bıraktıklarına bakılırsa, ağır silahlar kuşanmışlar.
Se han estado armando, mucho. A juzgar por lo que dejaron aquí.
Sadece silahları alacaklardı.
Se suponía que debían tomar las armas.
Silahlarınızı yere bırakın ve dizlerinizin üzerine çökün.
Armas al suelo, ambos de rodillas. ¡ Ahora mismo!
Peki ya başarısız olursan sana katılmak yerine silahlarıyla peşimize düşüp beni, bizi öldürmeye karar verirlerse?
¿ Y si fallas... y si deciden darte la espalda... venir tras nosotros con sus armas de guerra... para matarme, para matarnos a todos?
- Silahlarınızı bırakıp cüzdanlarınızı verin.
Suelten las armas, y denme sus carteras.
Sence de bu silahlar liseye abartı kaçmıyor mu?
¿ No creéis que es estas armas son un poco exageradas para un instituto?
Bize bu silahları veren bizzat baban. Resmi sebebini söylemedi.
Tu padre es que nos las dio, y no nos dice oficialmente por qué.
Ağır silahlar taşımasıyla bilinir.
Es conocida por llevar potentes armas de fuego.
Silahlarınız, benim zamanımdaki oklardan ve mermilerden daha gelişmiş olabilir. Ama yine de beni öldüremezler.
Sus armas pueden ser más sofisticadas que las flechas y las balas de mi época pero aún así no pueden matarme.
3'e kadar sayıyorum silahlarınızı atın yoksa ev sahiplerinizi öldürürüm.
Necesito que tiren sus armas a la cuenta de tres, o mataré a su familia.
Sonra silahlarınızı istiyorum ve bunların hepsini 3'e sayana kadar istiyorum yoksa ev sahibinizi öldürürüm.
Ahora, quiero sus revólveres, y quiero todo esto a la de tres, o mato a su familia.
Sonuçta adamlar da bende, silahlar da bende.
Después de todo, soy el único de nosotros que tiene hombres y armas.
- Neden? Artık bizim de silahlarımız var çünkü.
Ahora también tenemos armas.
Nükleer silahları ateşlenmesinler diye kontrol etmek yerine...
En lugar de controlar armas nucleares para evitar que sean lanzadas- -
Silahımız var, ama onların da silahları var bu yüzden oraya çıktığımızda öldürmekte tereddüt edemeyiz, anladın mı?
Tenemos armas, y ellos también, así que cuando lleguemos ahí, no podemos dudar en matar, ¿ entiendes?
Siz ikiniz silahlarınızı indirebilirsiniz.
Los dos pueden estar quietos.
Silahlarınızı bırakın.
Abajo sus armas.
Bunu söylemek için geç biliyorum ama herhangi ülkenin nükleer silahlarını baştan yazacak sistemin algoritmasını kim yazdıysa cidden yüzüne gözüne bulaştırmış.
Sé que es un poco tarde para esto, pero quien haya creado un algoritmo que pudiera anular las armas nucleares de cualquier país de verdad que metió la pata.
Nükleer silahlar atmosferdeki havayı solunamaz hâle getirmeden birkaç saat önce karbondioksit temizleyicileri bozuyor.
Está atacando los depuradores de dióxido de carbono horas antes de que las armas nucleares vuelvan la atmósfera sobre nosotros imposible de respirar.
Rubicon adında siber bir silah çaldılar ve tüm dünyanın nükleer silahlarını kontrol etmek için onu kullanıyorlar. Durdurmak için 24 saatten az süremiz var yoksa dünya Wargames'in devam filmine bizzat şahit olacak.
Robaron un arma cibernética llamada Rubicón y ahora lo están utilizando para comandar los misiles nucleares del mundo entero, así que nos quedan menos de 24 horas para detenerlo, o el mundo va a experimentar la secuela de "Juegos de guerra".
- Silahları neden getirdiniz o halde?
¿ Entonces para qué son las armas?
Maskelerinizle ve silahlarınızla bize umut verebilir misiniz?
¿ Acaso ustedes con sus máscaras y armas pueden decir lo mismo?
İndirin silahları.
Bajen las armas.
Silahları indirin!
¡ Al suelo, ya!
Dün gece, işime yarayacak silahlar gördüm.
Y anoche vi las armas que podrían ayudarme.
Babamın yaptığı ve az kalsın uğruna öleceği silahlar.
Armas que mi papá creó y por las que casi lo matan.
Uzayda yolculuk yapmak isterdim, yalnızca zekamla ve lazer silahlarımla.
Sí, no lo veo. Quería viajar a través del espacio, sobreviviendo solo por mi ingenio y las armas láser.
İyi bir kaptan her daim en iyi silahlarını saklı tutar Bay Valor.
Un buen capitán mantiene sus mejores armas ocultas de sus enemigos, Sr. Valor.
- Silahlarınızı ateşleyin.
- Disparad vuestras armas. - Ni hablar.
Tüm memurlar ve silahların adli tıpa gitmek için araca ihtiyacı var.
Todos los agentes y sus armas precisan de transporte a la base para obtención de evidencia forense e interrogatorio.
Adli tıp silahlarınızı, atış örneklerini, kıyafet ve tırnak örneklerini alacak.
Los forenses recogerán sus armas, residuos de pólvora, ropas, muestras de las uñas.
Victor Charlie Beş Bir hayat kaybından pişmanlık duyuyor. Onun Yetkili Ateşli Silah Memuru olduğunu ve Stratejik Ateşli Silahlar Komutanı tarafından verilen yasal emirlere uyduğunu hatırlatmama gerek yok sanıyorum.
Victor Charlie Cinco Uno lamenta la pérdida de una vida, pero no necesito recordarles que era un agente de la Policía Armada actuando bajo órdenes legales de su Comandante Estratégico.
Mayıs 13'te Damson Operasyonu'nda Stratejik Ateşli Silahlar Komutanı silah kullanımına izin verdi.
En relación con la Operación Damson del 13 de mayo la Comandante Estratégica de la Policía Armada autorizó el uso de las armas.
Babanın da bildiği gibi Heorot, bu diyardaki en iyi silahları üretiyor.
Herot hace las mejores armas, como bien sabe tu padre.
Bu silahlar çok güçlü!
¡ Estas armas tienen mucho poder!
Silahlarınızı atın!
Baja el arma.
Derhal silahlarınızı indirip teslim olun!
¡ Baja tus armas inmediatamente, y ríndete!
Silahlar erkekleri güçsüz yapıyor, güçlendirmiyor.
Las armas hacen a los hombres débiles, no fuertes.
Silahlar maya ya da sigara değil.
Sí, bueno, las armas no son levadura y cigarros.
Sürekli silahlar hakkında konuşuyorlar.
Hay toda esta charla acerca de las armas.
Silahları alma nedenim de.
Y es por eso que estoy recibiendo las armas.
Silahları taşıyacak yeteri kadar elimiz olmazsa işe yaramazlar.
Si no tenemos suficientes manos para poner esas armas en, No sirven de nada.
Kalabalığa uyun. Silahlarınız hazır olsun.
Pasen desapercibidos.
Eşyalar, silahlar, fotoğraflar?
¿ Herramientas, armas, fotografías?
Silahlarınızı bırakın.
¡ Bajen sus armas! - No, padre.
Silahlarınızı bırakın.
Guardad las armas.
Bu Stratejik Ateşli Silahlar Komutanı'nın kararıydı.
- No, señor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]