English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Silahı vardı

Silahı vardı traduction Espagnol

1,137 traduction parallèle
Silahı vardı!
¡ Tenía una puta pistola!
Penguenin silahı vardı.
El pingüino iba armado.
Ama Jimmy Flaherty'in bir silahı vardı, değil mi?
Pero Jimmy Flaherty tiene un arma, ¿ no?
Bir silahı vardı.
Tenía una pistola.
- Silahı vardı!
¡ Tenía pistola!
Belki de bir silahı vardır.
Te lo ha pedido.
Bir silahı vardı.
Tenía un arma.
Bu herifin bir silahı vardı...
Ese tipo tenia un arma...
- Babamın neden silahı vardı?
- ¿ Por qué papá tenía un arma?
Herifin silahı vardı diyorum!
Tenía un hierro. Tenía una jodida pistola, ¿ ok?
Hepsinin silahı vardır.
Todos tienen pistola, Sr. Everett.
Elinde silahı vardı! Hayır!
¡ Tenía la pistola en la mano!
- Bak, silahı vardı.
- Mira, el tenía un arma.
Burası Texas, herkesin silahı vardır.
Esto es Texas, todos tienen armas.
Ve silahım vardı.
Y tenía mi pistola.
Bana silah çeken dazlak vardı ya...
El skinhead que me sacó la pistola... Le pegué.
Böyle yapacağından korkmuştum ama silahı yok sanıyordum. Kocaman bir yüreği vardı.
Me lo temí creía empero que armas no tuviese pues era de alma noble.
- İki elimde de silah vardı.
Dos con la mano izquierda y dos con la derecha.
Yalnızca oradan geçiyordum. Aniden Sürüngen ve yanındaki adam, çek-tahsil veznesinden fırladılar. Yüzlerinde maske, ellerinde de silah vardı.
Yo pasaba por casualidad, y, de repente, the Creeper y otro tío salieron corriendo de un banco, con máscaras en la cara y armados.
Onun elinde silah vardı.
Él tenía una pistola en su mano.
Silahın vardı!
Tenías un arma.
Göğsünde silah yaraları vardı.
Tenía múltiples heridas de bala en el pecho.
Ve büyükbabanın evinde bir sürü silah vardır, bizimse hiç yok.
El abuelo tenía armas por toda la casa y nosotros no tenemos armas.
Steph geldi. Elinde silah vardı
Él estaba a punto de disparar uno de estos tipos de aquí.
Olacağı varmış. - Elinde silah vardı.
- Lo que yo intento decirles es...
Evden dışarı çıktım ve elimde bir silah vardı. Ve o çocuk ellerini havaya kaldırmıştı ve ateş ettim.
- Y el lo apuñaló.
Uçakta, Panama'yı ele geçirmeye yetecek kadar silah bulunur fakat onlara kimin erişim yetkisi vardı.
Pero había armas a bordo. ¿ Quién tiene acceso a ellas?
Silahım vardı ama vuramadım.
Tuve una pistola... ... y no pude dispararle.
Ver şunu. Her silahın kullanım kılavuzu vardır.
Todas las armas tienen un manual.
Silahı vardı!
¡ Tenía una pistola!
Masada tüten bir silah vardı.
Un arma humeante estaba en la mesa.
Ordunun, düşmanı toptan yok ederek küresel üstünlüğü sağlama silah stratejisi üzerindeki dikkati dağıtmak için bir şeye ihtiyacı vardı.
Los militares necesitaban algo para desviar la atención de armamentos de estrategia dominación global de la capacidad de aniquilación total del enemigo.
İddiaya girerim çoğu üçüncü dünya ülkesinden daha fazla silahı ve mühimmatı vardır.
Seguro que tiene más armas que los ejércitos del 3er Mundo.
İki tane eski silah vardı.
Había dos armas viejas allí.
Kafana silah dayadıklarında hala bir seçme şansın vardır.
A punta de pistola, queda otra opción.
Telefon ettin, silahın vardı ve johnny law'u üzerime saldın.
Hiciste un llamado, tienes un revólver y me pusiste encima mío a Johnny Law.
Halk Milislerinde otomatik tabancalar ve makineli tüfekler ellerine hangi silahı geçirebildilerse vardı.
La Milicia Popular tenía pistolas automáticas y ametralladoras culaquier arma que pudieran coger. "
Önceki denetlemelerinizde itaat ettim çünkü daha üstün silah gücün vardı, ama savaş gemilerinizden birisini çevrede göremiyorum.
Me sometí a sus inspecciones anteriores porque me amenazó, pero no veo ninguna de sus naves de guerra por aquí.
Kavga etmiyorduysanız, neden silahın vardı?
Entonces, ¿ por qué tenías un arma?
Voyager'ın depoladığı bir sürü silahı vardı, asimile ederek elde ettikleri de bunlara dahildi :
El Voyager tenía muchas armas a su disposición.
Bölgede gizli bir silah depom vardı.
En una época yo escondía armamento por esa zona.
- Oh, öyle mi efendim. Ne vardı silahımda?
- Por favor. ¿ Qué había en mi pistola?
Siyah, uyuşturucu satıcılarının hepsinde silah vardır.
Todos esos chicos negros drogados tienen pistolas.
Silah sesleri duyulduğu ihbarı geldi, devriyeler olay yerine vardı vurularak öldürülen bu beyaz erkeği buldular.
- Una llamada denunciando disparos. Vino una patrulla, encontraron a este varón blanco muerto a tiros.
Babylon 5'te katı bir silah politikası vardır.
Babilonia 5 tiene una política estricta contra armas.
Senin silahın vardı ve 222 nolu uçuşu yönettin.
Verá Sr. Merick usted tenía el arma y comandaba el vuelo 222.
Sette kalacak ve kullanacağım şeyler vardır, çünkü herşey bir silah olabilir.
Las cosas que puedo usar se quedan... porque todo puede ser un arma.
Bu silah o kadar güçlü ki engellenmiş bir alana ihtiyacımız vardı.
Esta arma es tan poderosa que requiere de un campo de contención.
Dayton'ın silahı saklamak için bol bol vakti vardı.
Tuvo tiempo para deshacerse de ella.
Eminim silahın bile vardır.
Supongo que tienes arma y todo.
Bu gerçekten rahatsızlık verici. Suratıma çevrilmiş bir sürü silah vardı. Ben tam kafamı ne zaman uçuracaklar diye düşünürken lanet özel tim ortaya çıktı ve odadaki herkesi öldürdü.
Me cogen, me ponen en una bandeja con la cara pegada a esa sandía blanda que apestaba, y Cheemo empieza a volverse loco tarareando Viejas melodías con la pistola en mi cara, y justo antes de disparar aparecen esos agentes capullos y se los cargan a todos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]