English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ S ] / Silahlıyım

Silahlıyım traduction Espagnol

370 traduction parallèle
- Silahlı değil! - Ama ben silahlıyım.
- ¡ No va armado!
Silahlıyım.
Tengo un revolver.
Bu sefer silahlıyım.
¡ Cuidado!
Hayır gelmiyorsun, artık silahlıyım.
Ya no es así no lo hace, I'm equipada.
- Hayatım farklı değilim, sadece silahlıyım.
- No lo soy. Sólo estoy armado.
Silahlıyım ve yemin ederim ki bir adım daha atarsanız ateş açarım.
Tengo una pistola y les doy mi palabra de que dispararé si se acercan más.
Olduğun yerde kal, Silahlıyım.
Está cargada.
- Silahlıyım, Owen.
Voy a comprar una pistola, Owen.
Ben her zaman tepeden tırnağa silahlıyım. Silahlarımı kullanmaya da pekala hazırlıklıyım ve yasaların beni destekleyeceğini biliyorum.
Estoy armado hasta los dientes a todas horas y estoy perfectamente preparado para usar mis armas sabiendo que la ley me apoyará.
Her kimsen dinle. Julie'yle ve silahlıyım.
Escúcheme, quien quiera que sea Ud. Estoy con la Srta. Redlund y armado.
- Biliyorsun, silahlıyım Archie.
- Sabes que soy pesado, Archie.
Silahlıyım!
¡ Estoy armado!
Silahlıyım!
¡ Estoy armada!
Dün gece, silahlı soygunculardan oluşan bir çete köyü basıp, dükkanımı yağmaladı... ve karımla altı çocuğumu alıp kaçtı.
Anoche un grupo de bandidos asaltó esta aldea, saqueó mi tienda... y se llevó a mi pobre esposa y mis seis hijos.
Silahlı ve usta bir vurucu olduğum konusunda sizi uyarayım.
Se lo advierto, estoy armado y soy un gran tirador.
Ek olarak otomatik hırsız alarmımız, çok sayıda silahlı güvenlikçimiz var laf arasında, hepsi mükemmel nişancıdır.
Además de la alarma automática, tenemos muchos guardias armados y todos son muy buenos tiradores.
Kazandığım tüm parayı istedi, ben de bir bayanı asla reddetmem özellikle de silahlıysa.
Me pidió toda mi ganancia, y yo no le niego nada a una dama, sobre todo cuando está armada.
Silahlı ve meteliksiz bir şekilde ben bu işin dışındaydım, Ben. Sen de cebinde para ve örgütle bu işin içindeydin.
Yo estaba fuera solo con una pistola, tú estabas dentro con el dinero y la organización.
Sevgili karım ve onun, yurtdışındaki silahlı güçler dahil milyonlarca dinleyicisi sayesinde yıllar sonra aldığım ilk yeni takım elbise.
Es mi primer atuendo de fiesta... gracias a mi esposa y a sus radioescuchas... entre ellos, los militares en el extranjero.
Şüpheli silahlı, uzun boylu, beyaz, koyu takım elbise giyiyor ve şapkası var.
Sospechoso armado alto, blanco. Usa traje oscuro y sombrero de fieltro.
Katırları sürenler silahlı. Ayrıca arabalardaki battaniyelerin altında 50 tüfekli adamım var.
Mis muleros están armados y tengo 50 fusileros escondidos en los carromatos.
Adamlarım hazır ve silahlı olacaklar.
Tengo una tripulación bien adiestrada y bien armada.
14 yaşında denize açıldım. Fırtınalar, silahlı çatışmalar, torpidolar gördüm.
Vi tormentas, disparos y torpedos.
"... seslenin, topraklarımızın üzerine silahlı kamplar kurmuş yabancının yüzüne : ... İtalya!
... frente al extranjero que armado acampa en nuestro suelo, y cantad :
Sizi köpeklerle birlikte silahlığa kapatacağım. Ve sizi Don Calogero'yla konuştuktan sonra serbest bırakacağım.
Se encerrará con llave con los perros,... ¡ y no saldrá hasta que don Calogero se haya marchado!
Susan'ın arkasını kolla. Bu şekilde, iki tarafımızda da silahlı biri bulunur.
Ahora, vete a la retaguardia, detrás de Susan, de esta forma tenemos armas delante y detrás.
Eğe ben silahlı görürsem, ateş ederim sonra sorarım.
Si me ven armado, me dispararán y preguntarán luego.
Berlin'de, ayaklanan... Batı Alman siviller ile silahlı Doğu Alman polisinin... bir araya gelmesi... olayların patlaması için gerekli kıvılcımı çıkarmaya yeter.
En Berlín, con los disturbios de civiles germano-occidentales, y con la policía armada de Berlín Este, allí es donde es más probable que se diera el necesario punto de inflamación.
Silahlı 4 muhafızı görmedin sanırım.
Y 4 guardias aposentados.
- Bu da demektir ki artık ordunun bir parçası olarak resmen varlığımızı sürdüremeyiz, ama burada nereye baksam her yerde silahlı adamlar görüyorum.
Eso significa que oficialmente ya no existimos como ejército. ¡ Pero dondequiera veo hombres armados... uniformados y desplegando la bandera de batalla!
Uşaklarımız silahlı yani eğer yaşamak istiyorsa kızımızla evlenmeli ve bela çıkarmamalı.
Nuestros sirvientes están armados así que si quiere vivir, debe casarse con ella y no causar problemas.
Savaşmalıyız, arkadaşlarım. İngiliz yaşam tarzının niteliğini baltalamak isteyen herkesle savaşmamız gerekiyor. Bu düşmanlar sokaklardaki silahlı soyguncular da olabilir yabancı ülkelerin tahrip edici unsurları da.
Debemos luchar, amigos míos... debemos luchar contra todos aquellos que buscan socavar... la calidad de nuestra forma de vida... sean hombres armados en las calles... elementos subversivos de tierras extranjeras... o... políticos incapaces de gobernar.
Hem de silahlı olarak. Ve topraklarımızı yağmalayacaklardır.
Hordas armadas para saquear y profanar nuestra tierra sagrada.
"Sökül bakalım" diyen eli silahlı bir pislik olmak isteyecekler.
Quieren ser alguien con una pistola y diciendo : "Arriba las manos".
Silahlı bir gemi yollayıp, bir de barıştan mı söz ediyorsunuz?
Enviaron una nave armada a nuestro planeta - ¿ Y me hablan de paz?
Sizi silahlı mısınız diye aramalıyım önce.
Tengo que cachearles.
Silahlı kuvvetlerin sorumluluğunun önemini anladığından emin olmalıyım.
Quiero asegurarme que nuestros militares sepan el tamaño de su responsabilidad.
Tüm silahlı adamlarıma celp çıkartacağım. Ardından halk Kongre'yi basacak ve tüm liderleri öldürecek.
Reúno a las secciones en armas entran en la Convención y se cargan a los Comités.
Sovyetleri en açık haliyle uyarmalıyım ki, bizi... sonuçları tüm insanlık için tahmin edilemez olan... silahlı bir çatışmanın eşiğine getirme riskine giriyorlar.
Debo advertir a los soviéticos, en los términos más claros posibles que hay riesgo de ingresar a un gran conflicto armado con consecuencias incalculables para toda la humanidad.
Cumhuriyeti savunmakla görevli, Fransa silahlı kuvvetlerinden Clunet Usta'yı hatırlatırım size.
Le recuerdo Maître Clunet, que las fuerzas armadas de Francia están encargadas de la defensa de la República.
Sayın Hakim, eğer mahkeme tutuklamaya karşı koyma suçunu düşürürse ve cezayı ertelemeyi kabul ederse Bay Lupik'in silahlı soygun suçlamasını kabule hazırım.
Señoría, estoy dispuesto a declarar al señor Lupik culpable del cargo de robo con intimidación, si se cambia el de agresión por resistencia a la autoridad y se le concede la condicional.
Elbette silahlıyım.
Claro que lo estoy.
Üç kişi gönderip ateş etmemelerini söyleyin çünkü, silahlı olmayacağım.
Envíe tres hombres... y dé instrucciones de no disparar... pues estoy desarmado.
Güney doğudan gemiyle gelen kötü adamlar var ve de bıçaklılar mı diyorsun? Demek silahlılar ve de yabancılar.
¿ Los hombres malvados... vendrán por el sur-oeste en un barco, y están armados con cuchillos? Están armados con pistolas, y no son del pueblo.
Tepeden tırnağa silahlıyım.
Voy armado.
Gördünüz mü, radyoyu dinleseydiniz iki eyalette arandığımızı silahlı ve tehlikeli olduğumuzu - en azından benim - duyardın ve böylece bizim planımız da çöpe giderdi.
Verá, si usa la radio, comprobará que nos buscan en dos estados, y que nos consideran armadas y peligrosas, al menos a mí, y entonces nuestro plan se irá al carajo.
Hastayım, yorgunum ve silahlıyım.
No, no estoy bien.
Cinayet ve silahlı soyguna suç ortağı olarak çıktım.
Salí cómplice de un asesinato y robo a mano armada..
Haynes, 1.85 boyunda, 85 kilo, kumral, silahlı ve tehlikelidir.
Haynes, 1,80 m, 84 Kg, moreno. Va armado y es peligroso.
Pekala. Bakalım kimler varmış? Bir kürklü jilet... ve bir sürü silahlı herif.
Bien, hay un perro con dientes de acero... y un grupo de tíos con armas.
Dışarıda 5 silahlı adamım monitörleri izliyor. Aramızdan su sızmazmış gibi davrandığımız anda içeri girip sizi vurmak üzere emir aldılar.
Tengo 5 guardias armados afuera mirando los monitores y si comenzamos a actuar como buenos amigos sus órdenes son entrar disparando.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]