Açık traduction Français
54,639 traduction parallèle
Bu pislik herifi bulmak için açık çek aldık.
On nous autorise à le localiser et à l'arrêter.
Kıçı açık bir müptezel önümüzden geçip gitti.
Un drogué vient de courir à poil devant nous!
Zeke, bize karşı açık sözlü olduğun için minnettarım. Bu yüzden devam edip iyiliğine karşılık vereceğim ve seni rahatsız eden bir şey söylersem lütfen araya gir ve söyle, olur mu?
Zeke, j'apprécie que vous soyez franc, alors, je vais vous rendre la pareille, et n'hésitez pas à m'arrêter si je dis quelque chose qui vous contrarie, d'accord?
Bu arada açık bar hizmetinizde.
En attendant, profitez du bar.
Bu kadar geç anlamam tuhaf çünkü açıkçası artık beni şaşırtabileceğini sanmazdım.
Ça m'a pris du temps, parce que je ne pensais pas que tu pouvais me surprendre.
Hattı açık tutacağız, size yardım ulaştıracağız.
On garde la ligne ouverte, On va vous aider.
Bu plajın halka açık olduğunu biliyorum. Keşke kulübüm için de bu geçerli olsaydı.
Je sais que la plage est publique, et j'aurais aimé que le club le soit aussi.
Bak Mitch, açık konuşalım.
Écoutez, Mitch, soyons honnêtes.
Hepinizi Huntley'e davet etmek istiyorum. Açık hava etkinliğimiz var.
Je voulais tous vous inviter à la soirée portes ouvertes du Huntley.
Tamam, bak, açık konuşalım, tamam mı?
Regardons les choses en face, d'accord?
Bekle, Leeds bu akşam açık hava etkinliğimiz var dememiş miydi?
Leeds n'a-t-elle pas parlé d'une soirée portes ouvertes?
Kral George, Asabi George, Ejderha George, açık ve net konuş Arthur.
George-Colère? George le Dragon? Sois précis, Arthur.
Eğer ben halkı temsil ediyorsam cevap açık.
J'aime Votre Majesté et, représentant le peuple, vous avez votre réponse.
Enerji panelleri, yeniden şarj yüzünden açık olduğu için şok dalgasının bütün şiddetini emdik.
Les voiles déployées pour la recharge ont encaissé le coup de la tempête.
- Evet, açık ve net.
Oui. Parfaitement.
Telsiziniz açık olsun.
Communications ouvertes.
Telsizinizi açık tutun.
Trouvez Oram. Gardez les communications ouvertes.
Walter arkamızdan bütün kapıları kilitle, C katının kapağını açık bırak.
Walter, verrouille tout derrière nous et laisse ouverte la trappe du niveau C.
Ağzım açık kalmıştı.
C'était magique.
Bunu çok açık ifade ettin, Al.
Vous avez été très clair.
Bay Addison, açık açık konuşalım.
M. Addison, parlons franchement,
Sadece eve uğrayıp bahtın açık olsun oğlum demek istedim.
J'ai pensé à venir ici pour te souhaiter bonne chance, mon garçon.
Kapım açık beklerim
Et je pleure sur mon sort
Genellikle oldukça açık oluyor.
Généralement, assez évident.
Bugün Kaliforniya Eyaleti'nin yeni bir özel günü resmen kabul ettiğini açıklamaktan mutluluk duyuyorum : Kız Arkadaşlar Günü, erkekler ve aynı zamanda kadınlar için, kadın arkadaşlarına ne kadar önemli olduklarını hatırlatmalarını sağlayacak.
Je suis ravi de vous annoncer que l'État de Californie a instauré une nouvelle fête, la fête des Copines, une chance pour les hommes, et les femmes aussi, de déclarer à votre copine préférée combien vous l'aimez.
Kapı açık.
C'est ouvert.
" Genç adam, aklın, kasların, yakışıklılığın ve peşindeki kızlarla... önün çok açık.
" Jeune homme, avec ton cerveau, tes muscles, ton look et ces filles qui te courent après... tu iras loin.
Beynini dağıtmayı planlıyorsan, açık denize çıkana kadar bekleyebilir misin?
Si tu veux te faire sauter la cervelle, peux-tu attendre d'être en haute mer?
Açıkçası kızım Hayatında ben varım
C'est vrai Je suis là pour toi
Fatehpura'dan transfer edildikten sonra, Raees oynamak için açık bir alana sahipti. Kimse onu durduramadı.
Les descentes ont pris fin parceque chaque mois, Raees offrait un camion d'alcool à la police.
'Raees açık bir tehdit oluşturuyor' " Pasça yürüyüş düzenlerse...
"Si la marche a lieu, ce sera son dernier voyage"
- Alo? - Medyaya açık bir meydan okuma yapacak kadar delirdin mi?
Je n'ai pas parlé à la presse.
Ancak benim için açık bir kitap gibi.
Alors qu'il est un livre ouvert pour moi.
Olanlar çok açık değil mi?
Ce qu'il s'est passé est pourtant évident.
Bu elindeki hafif titremeyi, üst dudağındaki kırmızı şarap lekesini yani içki problemini de açıklıyor.
Cela vaut pour les problèmes de boisson, le tremblement de votre main, la trace de vin rouge sur votre lèvre.
Billy, açık konuşabilir miyim?
Billy, je peux te parler franchement?
- Kapı açık uyarısı gösteriyor.
Attends, le voyant indique que la porte est ouverte.
- Çünkü kapı açık Billy!
C'est parce que la porte est ouverte, Billy.
Açık olalım. Erkek arkadaşın seni Avrupa'ya götürdü.
Soyons claires, ton petit ami t'a emmenée en Europe,
Mutfak, tüm evlerdeki en kamuya açık yerdir.
La cuisine est toujours la pièce la plus conviviale.
Anne de dışarı çıkınca yalnız kalıyordum karnım acıkıyordu ve canım sıkılıyordu.
Quand maman quittait la maison aussi, je me retrouvais seul. J'avais faim et je m'ennuyais.
SSP'yi geçersiz kılıp kapsülü aç hemen.
On doit outrepasser le S.S.P. et pénétrer dans l'enceinte. Avertissement.
Birleşik Krallık'taki ilk McDonald's açıldı.
Le premier McDonald s au Royaume-Uni.
Kımıldamasaydın o kadar acıtmazdı!
Si vous ne bougiez pas autant, je vous ferais moins mal.
Dünyadaki bunca acı ve ızdıraptan sonra, hasta bir canavar tarafından öldürülen bir kızın iyi tarafı nedir?
Après toute cette peine et cette souffrance dans le monde, Quel bien pourrait ressortir d'une petite fille assassinée par un monstre tordu?
Birçok açıdan seni kıskanıyorum.
À bien des égards, je vous envie.
Çok açık görüşlüsün!
Il vous a envoyé un faire-part.
'Raees'ten açık bir tehdit : "Pasha yürüyüş düzenlerse, bu onun son gezisi olacak."
Allô?
Dönüşte açık.
Rien au virage.
47 açık.
- Le 47 est ouvert.
Ancak, üst kısım etkilenmediğinden güneş ışığının odaya sadece dik bir açıyla girebileceğini biliyoruz.
Cependant, le haut n'ayant pas été décoloré, on sait que le soleil ne peut entrer qu'en biais.
açıkçası 485
açıkcası 21
acıktım 221
açıkla 136
açıkça 70
açıklama 21
açıktı 18
acıklı 17
acıktın mı 52
açıklayayım 67
açıkcası 21
acıktım 221
açıkla 136
açıkça 70
açıklama 21
açıktı 18
acıklı 17
acıktın mı 52
açıklayayım 67