Bu kadar traduction Français
141,146 traduction parallèle
Belki bu kadar yedikten sonra yaparım.
Peut-être, après toute cette nourriture.
Beni buradan çıkarmayı niye bu kadar önemsiyorsun?
Pourquoi tenez-vous tant à me faire sortir d'ici?
Bu kadar.
C'est bon.
Bu kadarını sana borçluyum.
Je te dois bien ça.
Bu kadar. Darbeye dayanamazsın, James.
Tu n'as pas le droit à l'erreur, James.
Bu kadar!
Et c'est tout!
Kendine bu kadar yüklenme.
Ne vous battez pas.
Bu kadar yeter! Hadi ama!
Ça suffit, arrêtez!
Bu kadar yeter!
Ça suffit!
Bu kadar uzun süredir kalbimdeki bu kocaman boşluğa sahiptim.
J'ai juste cet énorme trou dans mon cœur depuis longtemps. Je n'ai jamais pensé...
- Bu kadarı yeterli, teşekkür ederim.
- C'est assez, merci.
Neden bu kadar endişelisin?
Pourquoi tu sembles inquiète?
Bu yüzden neden bana inanman bu kadar zor anlamıyorum.
C'est pour ça que je ne comprends pas pourquoi ça t'est si dur de me croire.
Bu kadar şeyi yok edeceğine izin vermezsin.
Tu ne détruiras pas tout ça.
İşte bu kadar seni pis kadın!
Vilaine fille.
Ona güvenmek senin için neden bu kadar zor?
Pourquoi t'as autant de mal à le croire?
- Senin için neden bu kadar kolay?
- Pourquoi c'est si facile pour toi?
Bu kadar.
C'est tout.
En son ne zaman bu kadar şanslıydık?
Quand... Quand avons nous été chanceux pour la dernière?
Ama nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
Comment peux-tu en être si sûr?
Fakat bu kadar yolu sadece bana teşekkür etmek için gelmedin.
Mais vous n'êtes pas venu jusqu'ici juste pour me remercier.
Neden bu kadar geciktin?
Pourquoi avoir attendu aussi longtemps?
Bu kadar mı?
Il n'y a rien qui nous retient ici.
Neden bu kadar saçmaymış?
Pourquoi est-ce absurde?
Hepsi şimdilik bu kadar.
Ce sera tout pour le moment.
Bu kadar basit.
Aussi simple que ça.
Müebbet hapis bu kadar kolay olamaz, burada sadece kendi başına olman.
Une condamnation à perpétuité ne peut pas être aussi simple, En étant ici tout seul.
Neden bu kadar tanıdık geliyor?
Pourquoi ça me paraît familier?
Tamam bu kadar bir araya gelme yeter.
C'est assez pour une réunion, je pense.
Bu kadar basit.
C'est simple.
- Bu gecelik bu kadar yeter.
Appelons ça une fin de soirée.
- Peki seni bu kadar meşgul eden ne?
Qu'est-ce qui te tiens occupé?
Hiç bir Phorian'ın bu kadar zarar verdiğini duymamıştım.
Je n'ai jamais entendu qu'un Phorian aurait pu faire tant de dégâts.
Sen bu kadar kötü biri değilsin.
Vous êtes meilleure que ça.
Phorian'ların arasında bu kadar telekinetik enerji varken bütün şehir tehlikede.
Cette énergie télékinésie entre ces Phoriens... La ville entière est en danger.
Gerçek asillerin bu kadar çabalaması gerekmez.
La vrai royauté n'a pas besoin d'essayer si fort.
Bu sözde efsanelerin mızrağı teslim etmek için şafağa kadar vakti var.
Les Légendes ont jusqu'à l'aube pour nous donner la Lance.
Beynini düzeltmenin yolunu bulana kadar evet, plan bu.
C'est le plan, jusqu'à ce qu'on restaure son esprit.
Ve belki de bunu keşfetmek bu her neyse artık o kadar da kötü bir fikir değildir.
Et... peut-être qu'explorer ça... - n'est pas une mauvaise idée.
Bu yüzden güçlerimi gizledim ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
J'ai caché qui j'étais vraiment, jusqu'au jour où un accident me force à me révéler au monde.
Fakat şu ana kadar ki en az vurulan karton hedef oranımız bu.
Mais c'est notre plus faible nombre de mort en carton pour l'instant.
Bu yüzden güçlerimi gizledim ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
J'ai caché qui jétais vraiment, jusqu'au jour où un accident me força à me révéler au monde.
Ama o kadar büyük planlar yapmanın tek nedeni bu muydu?
Mais, es-ce la seule raison pour laquelle vous avez fait de grands projets?
Bu yüzden güçlerimi gizledim ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
J'ai caché qui j'étais vraiment, jusqu'au jour où un accident m'a forcée à me révéler au monde.
Bu sadece insanların ucuz çikolata ve solmuş çiçekler için para harcayacak kadar enayi olduklarını kanıtlıyor.
Ça montre seulement que les gens dépensent leur argent dans du chocolat à bas prix et des roses.
Biliyorum bu şapşalca, ama o kadar Sevgililer Günü yalnızken sonunda bir ilişkiye sahipken ve her çift gibi sıradan kutlamalar yapacağımız için heyecanlıydım.
Je sais que c'est idiot, mais après tant de St Valentin seule, j'étais excitée d'avoir une relation qu'on pourrait célébrer comme le font tous les couples ringards.
Söylediğimi dikkate alana kadar, bu iş yürümez.
Et à moins que tu apprennes à prendre en compte ce que je dis, ça ne va pas marcher.
Selam. Bu kadar acil olan ne?
Quelle est l'urgence?
Bu bana doğruyu söyleyecek kadar güvenmemen ile ilgili.
C'est le fait que tu n'as pas confiance en moi pour me dire la vérité.
Bu en az saat 8'e kadar sürer, ve sonrasında tamamen kafayı vurup yatma niyetindeyim.
Ça va me prendre au moins jusqu'à 20h. Et j'ai l'intention de me reposer après ça.
Bu dünyadan biriymiş gibi davrandım çünkü annenin uzaylılardan ne kadar nefret ettiğini biliyordum.
J'ai prétendu être de ce monde mais seulement car je sais à quel point ta mère hait les aliens.
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71