Bu kadarı çok fazla traduction Français
296 traduction parallèle
O çocuk için biraz endişeliyim. Böyle bir gence bu kadarı çok fazla.
Je me fais du mouron pour ce gamin, il est trop jeune pour ça.
Bu kadarı çok fazla.
- C'est trop pour moi.
Bu kadarı çok fazla, çok fazla!
Venir nous parler ainsi aujourd'hui! Ils n'ont pas le droit!
Bu demektir ki... tüm güneş sistemimiz... bir başka dev yaratığın... tırnağındaki bir atom kadar küçük olabilir. Bu kadarı çok fazla!
Ça veut dire que tout notre système solaire serait comme un tout petit atome sur l'ongle d'un être géant.
Ama bu kadarı çok fazla!
Un peu fort, vous ne trouvez pas?
Galyalılar, sarhoş Galyalı, kırık heykeller, Küçük bir General için bu kadarı çok fazla!
Des bretons, des gaulois, des ivrognes, des statues...
- Bu kadarı çok fazla.
- C'en est trop.
Hayır, bu kadarı çok fazla. Makyaj yapıyormuş gibi görünmüyor.
Avec tout ce maquillage, on pourrait repeindre le Kremlin.
Bu kadarı çok fazla.
Il s'est passé tant de choses...
- Bu kadarı çok fazla.
- Je peux pas ramener tout ce monde-Ià.
Bu kadarı çok fazla. Nişan almışlar.
C'est trop, tous ces flingues braqués sur elles.
Bu kadarı çok fazla!
vraiment trop!
İhtiyacım olan kişi, tam zıttım olmalı. Bu kadarı çok fazla, Kramer.
Il faut que je trouve mon contraire.
Benim için bu kadarı bile çok fazla.
C'est presque trop pour moi.
Bir dakika Eddie. Bu, yaptığım iş için çok fazla. Birkaç taksi satın almak bu kadar tutmaz.
C'est trop pour l'achat d'un taxi!
Eğer bu kadar mutlu olmasaydım, size çok fazla kızgın olurdum.
Si je n'etais pas heureuse, je vous en voudrais.
Beyler, sizi buraya bu kadar erken getirttiğim için çok özür dilerim. Bu bale gösterisi için bir kereden fazla bu görevde bulundum ve gerçekten...
Je suis désolé de vous avoir convoqués si tôt... mais j'ai déjà vu plusieurs fois le ballet et je tiens à...
Bu kadarı benim için çok fazla.
C'est beaucoup trop pour moi.
Bu kadar çok şey söz konusu iken bu süre fazla.
C'est peu, quand l'enjeu est aussi important.
Ancak o günden bu güne o kadar fazla şey oldu ki çok uzun zaman geçmiş gibi.
Mais tellement de choses sont arrivées depuis que ça semble une éternité.
Ve o an geliyor... Tek bir an için bu kadarı çok fazla.
Puis vient un moment...
Bu kadarı çok fazla.
C'est trop.
- Bu çok fazla Bayan Norman. - O kadar da değil.
- C'est tout, Mme Norman.
Bu Rahip'in sihirli güçleri benim için fazla güçlü. Ve o çok inatçı, bir katır kadar inatçı.
Les pouvoirs magiques de ce druide sont trop forts pour moi il est têtu, mais qu'il est têtu.
Onu bu kadar çok istiyorsanız, bizim de daha fazla işimize yarayamaz.
Si vous le voulez vraiment, il n'est plus bon à rien pour nous.
Dokunulamayacak kadar saf bir güzellik. bu dünyaya çok fazla.
Beautè trop précieuse pour qu'on en use!
Bu kötü. duman çok fazla, ne kadar yayıldığını bilemiyoruz.
Ca va mal. La fumée est si dense que l'on ne peut pas déceler le foyer.
Evet, ben de bekledim, ama bu kadarı da çok fazla.
Oui. J'ai attendu, mais trop c'est trop.
Ne kadar bu "çok fazla" dediğiniz?
Qu'appelez-vous "une telle somme"?
Bu kadar yeter. Benim zevkime göre biraz fazla çağdaş ama çok güzel.
Un peu moderne à mon goût, mais très joli.
Çok fazla pratiğin olmaksızın bu kadar iyi çalamazsın.
On ne devient pas si bon sans avoir beaucoup pratiqué.
Ama bu kadarı da çok fazla.
Mais c'est trop. Regarde ça.
Eğer bu kadar kıskanç olmasaydın, senden çok daha fazla hoşlanırdım.
Je t'aimerais beaucoup si t'étais pas aussi jaloux.
Eğer daha fazla erkek kadın gibi davransaydı, bu kadar çok şiddet yaşanmazdı.
Si les hommes les imitaient, il n'y aurait pas tant de torture!
Hiç farkettin mi ki, hayal gücü çok kuvvetli olan sen, bu kadar az şey elde ederken çok daha değersiz kişiler çok daha fazla şeyler elde ettiler?
Avez-vous déjà remarqué... que des gens sans valeur obtiennent... beaucoup dans la vie. Et vous, malgré votre valeur, vous n'avez rien.
Bu kadar fazla veren ve az ihtiyacı olan birinin etrafında olmak çok zor.
On dirait que tu peux tout donner et que tu n'as besoin de rien.
Bu kadarı cidden çok fazla.
C'est vraiment naze.
Çok fazla şeye tanık olduk, ama bu kadarına değil.
Ecoute, on a toujours su réfléchir, mais jamais pour un truc pareil.
Rahibe, nasıl hissettiğinizi hayal edebiliyorum ama neler olduğu hakkında mümkün olduğu kadar fazla bilgi alabilmemiz çok önemli. Böylece bu bilgileri polis telsizinden yayınlayabiliriz.
Ma sœur, je comprends très bien ce que vous ressentez mais il faut nous en dire le plus possible sur ce qui s'est passé pour que ça soit diffusé sur la fréquence radio de la police.
kendi akrabalarımızın bile çok fazla sıkıntıyı alamadığı zamanda bu kadar yeter.
Tu as beaucoup fait pour nous en dépit de n'être qu'une voisine.
İki gün öncesine kadar hiç görüşmediği düşünülürse bu kişilerle çok fazla konuşmuş.
Elle a contacté ces personnes, auxquelles elle n'avait jamais parlé, il y a deux jours.
Bu kadar zaman yeterli değil! - Bundan çok daha fazla vaktimiz olabilir.
- On pourrait se voir plus longtemps.
Çok fazla içmiştim, o kadar.
J'avais trop bu.
Eee, bu kadar yaşlı bir insan için bünyesinde çok fazla artık var.
Comment va-t-il? Il a beaucoup de came dans le sang, pour son âge.
Neden bize başlangıçta çok az bilgi verdin de şimdi bu kadar fazla veriyorsun?
Pourquoi nous avoir donné si peu d'indices au début et toute l'histoire maintenant?
- Tamam! Duyduğum kadarıyla bu sene otoyolda çok fazla derdiniz olmamış Şerif!
Alors shérif, on a trouvé beaucoup de gibier mort sur la route,
Galeri açılırsa bilirsin, normalden çok daha fazla meşgul olacağım yani asıl konumuz bu değil ama... yani demek istediğim galeri oturana kadar.
Je sais que c'est pénible, mais ce sera juste au début.
Bu kadar övgü çok fazla.
Vous me flattez trop.
Bu kadar fazla paranız varsa sizden daha çok almalıyım.
Puisque vous êtes si riches, je vais devoir augmenter vos impôts.
Helen, yüzü bu kadar çok kızaran birinin kaldıramayacağı kadar fazla içki içmiş olduğunu söylerdi.
Helen dit que c'est soit le soleil, soit la boisson.
Her ne kadar hepsinden çok daha fazla sevdiysem de bu kadını seven tek kişi ben değilim.
Je ne suis pas le seul à aimer cette femme bien que je l'aime beaucoup, beaucoup plus qu'eux.
bu kadarı da fazla 67
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
çok fazla 266
çok fazla değil 61
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazlalar 23
çok fazla parazit var 16
bu kadar 1215
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
çok fazla 266
çok fazla değil 61
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazlalar 23
çok fazla parazit var 16
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar yeterli 43
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar yeterli 43
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71