English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ N ] / Ne olur ne olmaz

Ne olur ne olmaz traduction Français

1,019 traduction parallèle
Benim geldiğim köyde kızlar mart ve nisan aylarında erkeklerden uzak dururlar ne olur ne olmaz diye.
Dans mon village, les filles devaient éviter les hommes en mars et en avril.
- Ne olur ne olmaz diye.
- Juste au cas où.
- Ne olur ne olmaz.
- Au cas où. Alors?
O halde ne olur ne olmaz bir ırz düşmanı size saldırmasın diye Upton'a kadar size eşlik edeceğim.
Au cas où des regards indiscrets vous offenseraient, je marcherai devant et vous escorterai jusqu'à Upton.
- Ya geriye uçtuğunu gördüklerinde... Ne olur ne olmaz diye savaş uçaklarını yolladılar.
- Quand ils ont vu nos avions- - ils ont envoyé les leurs, au cas où.
Joe, sen ve Hag şuraya, yukarıya düzlüğe çıkın ne olur ne olmaz.
Joe et Hag, montez Ià-haut. Couvrez-moi.
- Ne olur ne olmaz diye aldım.
Je les ai prise comme ça, par précaution.
- Dosyalara bakayım, ne olur ne olmaz.
- Je vais vérifier les fichiers, au cas où.
Ne olur ne olmaz, plakaları arayabilirler diye onları denize attım.
Ils peuvent chercher la plaque. Je l'ai jetée dans la merde.
Vaslov'u oraya etrafı koklaması için yollamıştık, ne olur ne olmaz diye...
Nous avons envoyé Vaslov là-bas pour tâter le terrain.
Ne olur ne olmaz.
Comme on dit, on n'est jamais trop prudent.
Ne olur ne olmaz.
On n'est jamais trop prudent.
Belki de patronuna söylemelisin. Ne olur ne olmaz. Kaptanı uyarmak isteyebilir.
Vous devriez en parler à votre patron, il avertira le commandant.
İki hafta tatile çıktığımızdan gömüvereyim, ne olur ne olmaz, dedim.
Alors, comme nous partons pour les vacances, j'ai pensé à l'enterrer pour être tranquille.
Ne olur ne olmaz diye Yaşlı Cengaver için bir vasiyetname hazırladım.
J'ai pris la liberté d'établir... un testament avec les dernières volontés d'Ancien Guerrier.
Onun kendi güvenliği için, ne olur ne olmaz diye.
Pour sa protection, au cas où.
Ne olur ne olmaz, Eleanor lazım olabilir.
S'il faut une autre "Eleanor".
Yüksek değerli protein kapsüllerinden ve bulabildiğim kadar adrenalin tabletlerinden hazırladım. Bir ilk yardım seti de hazırladım. Ne olur ne olmaz diye.
J'ai préparé des capsules protéinées, des injections d'adrénaline, et un kit de premiers secours.
Ne olur ne olmaz diye düşünüyorum. Şehirden nasıl ayrılacağımıza dair bir plan yapmalıyız.
Ce que je pense, au cas où, c'est qu'il nous faut un plan pour quitter la ville.
Ama düşünüyorum da, ne olur ne olmaz, bence sandığı...
Ce que je me dis, par contre, c'est qu'au cas où, on devrait...
Kızların biri ne olur ne olmaz diye kalmak istedi.
J'ai une copine qui voulait rester.
Ne olur ne olmaz diye kenara para koymuştum.
J'ai fait des économies, au cas où.
Ama ne olur ne olmaz 45 cm. yapalım.
On mettra 45 pour être sûr.
Bu ne olur ne olmaz diyeydi.
C'était... juste au cas où.
Koltuğun altında işimize yarayabilecek bir şeyler var, ne olur ne olmaz.
Sous le siège, il y a quelque chose dont vous pourriez avoir besoin... au cas où.
Ne olur ne olmaz. Başlamışken kredi kartını da verseydin.
Pourquoi pas une carte de crédit?
Aslında, Peder, dini tavsiyelerinizden yararlanmak isterdim ne olur ne olmaz.
En fait, mon Père, j'espère vivre assez vieux pour pouvoir mettre en œuvre vos conseils.
Hani şu "Ne olur ne olmaz" el bombası nerede?
Ce petit "au cas où", mon pote.
- Bu iş olmaz. - Evet, olur.
- Ça ne réussira pas.
Hodges'a söyle, ne olur olmaz dördüncü bölüğü hazır tutsun.
Que la 4e division soit prête à l'épauler.
Küçük düşürücü olur ve sana yardımı olmaz!
J'aurais honte de ne pas vous conduire!
Anlaşılan daha ortada bir şey yok. Olmaz olur mu?
Ton affaire ne m'a pas l'air très au point.
- Ne olur olmaz diyorum.
Je ne prends aucun risque.
- Hadi bir içki içelim, olur mu? - Çok tatlısın, ama gerçekten olmaz.
Vous êtes gentil, mais je ne peux pas.
Sonra eski köleleriniz, sizin işçileriniz olacak yerde sizin patronlarınız olmaz Bay Prada ; ama cellatlarınız olur.
Et alors vos anciens esclaves, au lieu de devenir vos ouvriers, ne deviendront pas vos chefs, M. Prada, mais vos bourreaux.
- Ne olur, ne olmaz.
- On ne sait jamais.
Ne olur ne olmaz...
Au cas où...
Birazını zulaladım, Helen. Ne olur, ne olmaz.
J'en ai planqué, au cas où.
Ne olur, ne olmaz.
Au cas où.
Onun sırrını saklarsam, İmparator olur olmaz beni tanrıça katına çıkartmaya yemin etti.
Il m'a juré que si je ne révèle pas son secret, il fera de moi une déesse dès qu'il sera empereur.
Bu günlerde ne olur, ne olmaz!
Nous vivons des temps incertains.
Çünkü bu olmaz... Olur!
- Ben, parce que ça ne se fait pas.
Yani, öyle bir an olur ki ihtiyacın olmaz sonra da dünyadaki hiç birşeyi engelleyemediğini anladığın başka bir an daha olur.
II y a un moment où on ne devrait pas, puis il y a un autre moment où on sait que rien au monde ne pourrait l'empêcher.
Gelir ya da gelmez. Hazır olur ya da olmaz.
Ou elle vient, ou elle ne vient pas.
Şunlardan birini al. Ne olur, ne olmaz.
Prends ça, à tout hasard.
Ama şu somunu buradan uzaklaştıralım. Ne olur, ne olmaz, değil mi?
Et tenez-vous à distance, on sait jamais.
Hilelere ihtiyacınız olur mu olmaz önceden asla bilemezsiniz.
On ne sait pas d'avance s'il faudra une combine.
Şu an 2 üzeri 25.000'e bir civarındayız ve düşmeye devam ediyoruz. Normalin ne olduğundan emin olur olmaz normale döneceğiz.
Nous naviguons maintenant à un niveau de deux puissance vingt cinq mille contre un, en baisse.
Janet, nasıl olur da Haskell'ın, LeMoyne ve malzemelerden haberi olmaz? Demek o düşük çeneli sensin.
Janet, chérie, comment se fait-il que Paul Haskell ne savait rien à propos de George Le Moyne et de l'équipement de caméra?
Yardımına teşekkürler ama bu benim çalışmam olmaz, sahtekarlık olur.
Si tu m'aides, ça ne sera pas mon travail, mais de la triche.
Ne olur, ne olmaz diye.
On ne sait jamais...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]