English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ O ] / Onu duymuştum

Onu duymuştum traduction Français

113 traduction parallèle
O zevke nail olmadım ama elbette onu duymuştum.
Non, j'en ai simplement entendu parler.
Onu duymuştum.
J'ai entendu parler de lui.
Evet, onu duymuştum.
J'en ai entendu parler.
- Onu duymuştum.
"Le Chef Joseph".
Ben... ama onu duymuştum.
Mais j'ai entendu parler de lui.
- evet onu duymuştum.
J'ai entendu parler de vous.
Onu duymuştum
Oui, on m'en a parlé.
Onu duymuştum.
Je la connaissais.
Evet, onu duymuştum.
Oui, ça me dit quelque chose.
Onu duymuştum. Bir çok önemli davayı çözmüştü.
Il paraît qu'il a résolu beaucoup d'affaires.
Evet, tabii. Onu duymuştum.
J'ai entendu parler de lui.
- Onu duymuştum.
- De nom.
Evet, onu duymuştum.
D'accord.
Bane. - Onu duymuştum.
- J'en ai entendu parler.
- Evet, onu duymuştum.
- Oui, j'en ai entendu parler.
- Onu duymuştum.
- Elle paniquait?
- Onu duymuştum.
- Ça me dit quelque chose.
Tamam onu duymuştum.
Oui, j'ai entendu.
Onu duymuştum, fakat asla onunla karşılaşmadım.
Je ne l'ai jamais rencontré.
Teyzesinin onu manastıra göndermek istediğine dair şeyler duymuştum.
Eh bien, je me souviens avoir entendu que sa tante voulait la placer dans un couvent.
Ben de duymuştum onu.
J'en ai entendu parler.
Bunu sen Ruby'den duydun, bense onu Sam'den duymuştum.
Vous venez de l'entendre de la bouche de Ruby. Je l'ai su par Sam.
Hep öyle diyordum. Onu bir çocukken elimden tutulmuşken duymuştum.
Enfant, j'entendais les valets l'appeler ainsi.
- Onu duymuştum.
- J'ai entendu parler de lui.
Onu yıllar önce duymuştum.
Un type, il y a des années...
Onu ben bile duymuştum.
Même moi, on me l'a déjà faite, celle-là.
Sen anlatmadın. Onu altıncı sınıfta duymuştum.
Je l'ai apprise en colo.
Sanırım onu bank ile ilgili bir şey söylerken duymuştum.
J'ai cru l'entendre parler d'un banc.
Onu duymuştum. Kulağı dedikodularda olan ve yapabileceği en büyük kötülüğü yapan biri.
Il a vent de tous les commérages et lance sa machine infernale.
Onu gazetelerden, radyodan duymuştum. Ama söylenti deyip geçtim. Gerçek olduğunu düşünmemiştim.
J'ai entendu parler de lui à la radio, mais je ne pensais pas qu'il existait.
Onu hatırlamıyorum ama, bu ismi daha önce bir yerde duymuştum.
Je ne me souviens pas de la personne, mais j'ai déjà entendu ce nom.
Ne yaşadıysan sadece onu yazabilirsin diye duymuştum.
J'ai entendu dire qu'on ne peut écrire que sur ce qu'on a vécu.
Evinde olduğunu duymuştum. İçeri girdim ve onu beklemeye başladım.
Je cherche un mec, j'apprends qu'il s'est planqué dans une baraque, je m'introduis, je l'attends...
Onu komada tuttuğunu duymuştum.
On m'a dit que tu le tenais dans le coma.
Onu otel odasında bulduğumuz gibi bıraktık. Böyle işlerle ilgilendiğinizi duymuştum.
- Il est tel qu'on l'a trouvé au motel.
Duymuştum onu.
Je le connais de nom.
- Onu daha önce duymuştum.
- J'ai entendu!
Bir-Iki hafta önce bir tanesi dolaşıyordu. Onu yakaladığınızı duymuştum.
Il y en avait un il y a une ou deux semaines.
Onu ilk tanıdığımda... ondan garip sesler duymuştum.
Une nuit dans l'infirmerie, j'ai entendu ce hurlement.
Evet, onu duymuştum.
Je connais.
Onu uzaktan duymuştum. - Kimi?
- C'est pas ce qu'il avait prévu.
Kevin'ın beni yendiği ilk günü hiç unutmam. Çok gurur duymuştum,... koluna küçük bir yumruk atarak onu tebrik etmiştim.
La première fois où Kevin m'a battu, j'étais si fier que je lui ai donné une tape de félicitations.
Ben onu beraber yatan çiftler hep birlikte kalırlar, olarak duymuştum.
Je croyais que c'était le couple qui couche ensemble reste ensemble.
Bir ara garip bir ses duymuştum. Augustine'in odasının anahtar deliğinden içeri baktım ve onu gördüm...
La pudeur qui cache les seins et les poils pubiens.
Geçen gece onu beslerken duymuştum. Duydun mu?
Il le fait en mangeant.
Onu ilk o zaman duymuştum.
C'est à ce moment que j'en ai entendu parler.
Onu Brian öldürdü diye duymuştum.
C'est Brian qui l'a tué, il paraît.
Malı ayarlayan zenciler onu yaktı diye duymuştum.
J'ai entendu dire qu'il avait été flingué dans les tours.
Kinski ile ilgili hikayeler duymuştum... ve Herzog'un Kinski'yi yönetirken ona silah doğrultmasıyla ilgili hikayeleri... ve düşündüm ki silah oradaydı... ve onu vurmak gibi bir niyetim yoktu.
J'avais entendu l'histoire sur Kinsky. Herzog l'avait dirigé en le menaçant d'une arme. Je me suis rappelé qu'il y avait une arme à bord.
Onu duymuştum.
J'en ai entendu parler.
Onu daha önce de duymuştum.
Ça veut dire quoi ça?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]