Onu dinleyin traduction Français
169 traduction parallèle
Sözlerini bitirene kadar onu dinleyin.
Ecoutez-le jusqu'au bout.
Onu dinleyin, onun yalanlarını.
Écoute-la, avec sa vertu.
Onu dinleyin.
Écoute-le.
Onu dinleyin!
Ecoutez-le!
- Onu dinleyin, Bayan Goody İki-Ayakkabılı.
Elle l'aurait fait en pleine rue.
Onu dinleyin.
Ecoutez la.
Onu dinleyin. "O bunun için burada."
C'est pour ça qu'il est là!
- Onu dinleyin.
Écoute ce qu'elle te dit.
- Onu dinleyin, Cliff!
Ecoutez-la, Cliff!
Lütfen onu dinleyin.
Ecoutez-le!
Onu dinleyin.
Ecoutez-le.
Evet, onu dinleyin.
Oui, écoutez-la.
Onu dinleyin.
Ecoutez-la.
Onu dinleyin.
Ecoutez-le!
Onu dinleyin?
L'écouter?
- Onu dinleyin!
- écoutez-la!
Bu siste daha iyisini bulamazsınız. Onu dinleyin.
Je voudrais t'y voir avec ce brouillard!
Dinleyin onu.
Écoutez-la...
Onu sevin ve dinleyin.
Aimez-la et obéissez-lui.
- Dinleyin, onu parçalayacaklar.
- Ils vont le détruire.
Dinleyin! SS subayları Dunbar için buradalar. Onu Berlin'e götürüyorlar.
Les SS sont là pour emmener Dunbar.
Ama yapmak istediğiniz şey onu iyice sıkıntıya sokar! Mantıklı olun da beni dinleyin.
Votre zèle pourrait aller contre les vœux de votre maître.
Dinleyin 10 dakika önce, onu vurmayı teklif ettim. Daha ağır bir cezanın, tahliyenin acısından kurtarmak için.
Ecoutez... j'ai offert de le tuer... pour lui épargner une peine encore plus lourde, la liberté.
Tavsiyemi dinleyin ve onu ziyaret etmeyin. Bu onu çok üzecek, bundan eminim.
Suivez mon conseil, renoncez à cet entretien qui troublerait profondément le général, j'en suis sûr.
Boyunlarını kırmam gerekse bile, adamların beni önemsemesini sağlayacağım. İşte, onu dinleyin. Şimdiden kaptan gibi davranıyor.
Brièvement, et pour le moment, nous agirons de la sorte, nous retournerons à Tahiti y déposer nos prisonniers, nous prendrons autant d'eau que possible et toutes les recrues que nous trouverons.
Dinleyin onu!
Ecoutez-le.
Onu dinleyin, tekrar tekrar bunları söylüyor.
Ecoutez-le.
Annenizi dinleyin. Onu iyi dinleyin.
Obéissez bien à votre mère.
Konuşun onunla, dinleyin onu.
Parlez-lui, écoutez-le.
- Dinleyin onu gerçekten incitmediler. - Hâlâ paramı alamadım.
Ils lui ont pas vraiment fait mal.
Dinleyin çok üzgünüm ama o çalışma odasına kapandı ve yazı yazıyor onu şimdi rahatsız edemem.
Il est enfermé dans son bureau, en pleine écriture. Je ne peux le déranger.
- Onu dinleyin Bay Locke. Tamam Guthrie, hadi bir şey dinleyelim.
D'accord Guthrie, chante-nous quelque chose.
- Onu dinleyin Bay Başkan.
Ecoutez-le, monsieur.
Lütfen dinleyin, General Gogol. Onu oraya biz koymadık.
Général Gogol, nous n'avons rien envoyé là-haut.
Dinleyin onu! Hiç bir yerde Yarın - Ötesi Ülkesi yok!
Ecoutez-le, la Terre du Post-Futur n'existe pas!
Dinleyin, neden gidip bir bakmıyorum, belki onu biraz daha oyalayabilirim.
Ecoutez, je vais essayer de le faire patienter.
Onu iyi dinleyin, çünkü Pentagon da geleceğinizle ilgili onu dinliyor.
Charlie détient un doctorat d'astrophysique écoutez-la bien. Elle communique vos résultats au Pentagone.
- Dinleyin, gidip onu uyandırabilirim...
- Je peux monter la réveiller... - Non, non, ne faites pas ça.
Dinleyin, yüzbaşı, onu istemezsiniz.
Ecoutez-moi, capitaine...
Mercy Hatanesinde ama dinleyin. Birileri onu öldürmeye çalışıyor!
À l'hôpital de la Miséricorde.
Dinleyin, Los Angeles'a gitmek istiyor. Orada ne yapacağı... onu ilgilendirir.
Sois gentil, vois ça avec ton manager.
Çünkü onu bulduğumda yüzü bunu iyi dinleyin, dondurma karıştırıcısının içindeydi.
C'est nul. Parce que je l'ai trouvé avec son museau dans écoutez bien... Dans le mixeur à glace.
Dinleyin, kız onu ifşa etti.
C'est elle qui l'a dénoncé.
Bayanlar ve baylar, beni dinleyin lütfen.
Votre attention. Je suis de l'ONU.
dinleyin, işte bu haldeyken onu bulacağım.
J'irai la chercher et elle sera là, à vendre.
Onu çok zamandır tanımıyorum, ama anlıyorum : tavsiyemi dinleyin.
Je le connais depuis peu, mais je le comprends. Je vous donne un conseil.
Dinleyin, babanızın konsantrasyonu bozulmamalı o yüzden burada bekleyelim ve onu rahatsız etmeyelim
Écoutez, votre père a besoin de se concentrer. Alors, on va rester ici pour ne pas le déranger.
Ulusal koroların aptalca olduğunu biliyorum. Ama onu tüm dikkatinizle dinleyin.
D'accord, les chorales, c'est très chiant, mais je vous prierai d'être attentifs.
Dinleyin, onu minibüse götürmeme izin verir misin?
Écoutez, laissez-moi la mettre dans la camionnette,
Ben unuttum dinleyin.. Onu giydirdim, işte geliyor
Ecoute... je la ferai porter va!
" Onu görmezden gelip beni dinleyin
"Ignorez-la. N'écoutez que moi, votre père."
dinleyin 2039
dinleyin çocuklar 39
dinleyin beni 121
dinleyin beyler 16
dinleyin millet 33
dinleyin lütfen 16
dinleyin bayım 17
dinleyin şimdi 19
onu duydum 61
onu da 41
dinleyin çocuklar 39
dinleyin beni 121
dinleyin beyler 16
dinleyin millet 33
dinleyin lütfen 16
dinleyin bayım 17
dinleyin şimdi 19
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu duyuyorum 23
onu durdurun 30
onu duydun 126
onu dinleme 106
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu duyuyorum 23
onu durdurun 30
onu duydun 126
onu dinleme 106