English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ S ] / Sen bilirsin

Sen bilirsin traduction Français

3,172 traduction parallèle
İyi. Sen bilirsin.
Comme vous voulez.
Tanrım sen bilirsin!
Ayez pitié Seigneur!
- Tabii, sen bilirsin her şeyi.
Bien sûr, t'es au courant. Viens, Alfie.
Ya da sen bilirsin, yap.
Ou sinon, si.
- Hayır, en iyisini sen bilirsin.
- Dépêchez-vous.
Pekala, sen bilirsin.
C'est toi qui vois.
- Neyi söyleyeceksin? - Sen bilirsin.
- Me dénoncer pour quoi?
Sen bilirsin tabii.
Tu dois en savoir quelque chose.
Eve her türlü beraber geçeceğiz. Sen bilirsin.
À toi de voir, en tout cas, on rentrera ensemble.
Sanırım bunu en iyi sen bilirsin.
Et t'es bien placé.
Ben bilmiyorum, sen bilirsin belki?
Je ne sais pas, tu vois?
Sen bilirsin, Stefan'ı kurtarmaya gelme o zaman.
D'accord. Je vais chercher Stefan seul.
- Ama- - - Ama sen daha iyisini mi bilirsin?
Mais tu sais le meilleur.
Eğer benim için ondan vazgeçmeye karar verirse sen de esneklik payı olduğunu bilirsin.
Si elle accepte de lâcher un peu son mec pour moi, tu sauras que tu peux tenter ta chance.
Belki sen benim için yüksek bahisli bir poker masası ayarlarsın diye umuyordum. Bilirsin işte, Cal Trask gibi mesela. Anla işte, balinayla.
Ça prendrait sept secondes pour enfoncer ce stylo dans l'artère vertébrale située sous ton oreille gauche, te paralysant.
Bu inanılmaz derecede asil ve olgunca Meg. Bilirsin, bence bu evdeki en güçlü insan... sen olabilirsin.
Tu sais, c'est très noble et mature, et tu es sûrement la personne la plus forte de cette maison.
Bilirsin toplantıdasın, ve kimse orada seks yaptığını bilmiyor sen ve adam dışında.
T'es en réunion, personne ne sait que tu y as fait l'amour, à part toi et lui.
Şey yani, sen nasıldır bilirsin.
- Du moins, vous, vous le savez. - Mike.
Sen de bilirsin bu işleri. Ne de olsa güvenlik işindesin.
Je le sais, puisqu on est dans le "business" de la sécurité toi et moi.
Tatlı yaz çocuğum benim. Korku hakkında ne bilirsin sen?
Mon tendre fils de l'été, que sais-tu de la peur?
Sen sadece bir stajyersin. Ne bilirsin ki?
Tu n'es qu'une interne, tu ne sais rien.
- Sen kuru temizlemeyi ne bilirsin?
- À côté de M. Propre?
Sen bilirsin.
Bon.
- Sen bilirsin.
- Bien, vous devriez le savoir.
Pekala... sen benden daha iyi bilirsin.
Et bien... vous devez mieux le savoir que moi.
Bir, iki, bilirsin sen işini...
Un, deux, tu sais ce que tu dois faire...
Benim adım TK Ama sen bana KOS Diye bilirsin.
Je m'appelle TK mais tu peux m'appeler RDS
Sen de benim kadar iyi bilirsin ki büyük çapta hırsızlığın cezası 5 yıldır.
Tu connais aussi bien que moi les peines encourues le vol qualifié est de cinq ans.
Sen bilirsin.
À toi de voir.
Bilirsin, belki sen gelişimsel mücadeleye katılmış olabilirsin.
Tu dois être déficient intellectuel.
Sen evleneli yarım saat doldu mu? - Ne bilirsin ki?
- Tu veux une épaule, ou la vérité?
Sen aşk hakkında ne halt bilirsin ki?
T'y connais quoi à l'amour?
Sen, sen değiştirile bilirsin.
- Toi? Tu es remplaçable.
Bilmem, bunu genelde sen daha iyi bilirsin.
Je ne sais pas. Normalement c'est toi la geôlière des raisons "pourquoi pas".
Tamam, sen bilirsin.
Très bien.
Bilirsin işte, bunu görünce sen aklıma geldin.
Je l'ai vue et j'ai pensé à toi.
Bilirsin işte, bunu görünce aklıma sen geldin.
UN PEU PLUS TÔT J'ai pensé à toi en voyant ça.
Bilirsin, sadece burada müthiş bir şey yapma şansın vardı ama sen hepsini çöpe atıyorsun, Frank.
C'est juste que... Tu as l'occasion de faire un truc génial, et tu la gâches.
Nasıl durduracağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok, fakat sonra düşündüm de, bilirsin eğer sen kraliyet ağırlığını koyabilirsen bir saate konu kapanmış olur.
Je n'ai aucune idée de comment l'arrêter, mais j'ai pensé que... tu sais... si tu te servais de ta royauté Sa serai réglé en une heure.
Peki sen bilirsin.
Dans ce cas, je vais...
Her zaman ne yapacağını bilirsin sen.
Tu sais toujours quoi faire.
Bir dakika bekle, Sen ne bilirsin ki?
C'est vrai? Vous y connaissez quoi?
Sen, benim her zaman neyi nasıl yapacağımı bilirsin, şimdiye kadar herşeyi başardığım gibi.
Tu sais combien j'ai toujours pris les choses à coeur, comme tout ce que j'ai accompli.
Sen, nasıl bilirsin?
Comment tu le sais?
Hadi, sen de kim oldugunu bilirsin senle ilgili bir seyler söyle.
Dis quelque chose à propos de Tu-sais-qui.
Sen aile hakkında ne bilirsin ki?
Que savez-vous sur la famille?
Ne kadar ikna edici olduğunu sen de bilirsin.
Tu sais à quel point elle peut être persuasive.
Anlaşıldı. Ama en iyi sen, devam eden donanma soruşturması sırasında bilgi veremeyeceğimi bilirsin.
Je sais. savez que je ne peux compromettre une enquête navale en cours.
Sen onu iyi bilirsin. Özellikle de insanın banka hesabını sahiplenmeyi bilirsin.
Oh, la propriété - dont tu sais beaucoup de choses, surtout si c'est la propriété du compte bancaire de cet homme.
- Bilirsin, sen ve Verbanski.
Eh bien, tu sais, toi et Verbanski.
Sen seç dostum. Sen daha iyi bilirsin.
AH, choisis, mec.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]