Yemekte traduction Français
2,566 traduction parallèle
Yemekte görüşürüz.
On se voit à midi.
Bu yemekte güzel vakit geçecek çünkü dün iş başlatmak için gereken kredi isteğim kabul edildi.
Bref, ce dîner est un bon moment parce que mon prêt de lancement à été approuvé hier!
Yemekte ne var?
- On mange quoi?
O yemekte Adalet Bakanının yanında oturup ailemizi rezil edersen bana asla iş vermez.
Puisque je suis aux côtés du procureur, si tu fais honte à la famille, il ne m'embauchera pas. Tiens.
O kadar gizli ki bu konular insanlar yemekte tavuk yiyip gümrük vergileri konularını görüştüğümü düşünecekler.
Si secrète qu'on croit que je parle des tarifs commerciaux.
Sanırım yemekte. Ama isterseniz- - O gelene kadar sorgulamaya başlayabilirim.
Il doit être allé dîner, mais je peux lancer l'interrogatoire, jusqu'à son retour.
Hepiniz yıldız olacaksınız, ve beleş yemekte var!
Et vous serez des stars. Et aurez de la nourriture gratuite!
Bay Campbell hala yemekte mi? - Evet.
M. Campbell est encore en train de déjeuner?
Söyleyeceklerini yemekte söylersin.
C'est ton anniv. On te laissera parler.
Bir saat önce yemekte olmalıydım.
Je devais dîner il y a une heure.
Cooper ve Roger'ı yemekte yakala ve söyle Secor'u getirmesinler buraya.
Trouvez Cooper et Roger. Qu'ils ne ramènent pas Secor ici.
Annem sizi karşılamam ve yemekte bize katılır mısınız diye sormam için gönderdi.
Mère vous souhaite la bienvenue et vous convie à dîner.
Geçen günkü yemekte kuzen Isobel, yerel kiliseleri görmek istediğini söylemişti.
J'ai cru comprendre, au dîner, que vous souhaitiez visiter les églises locales.
Evlenmek bir yana, yemekte yanına bile oturmak istemez.
Elle n'en voudrait même pas comme convive.
Daha ne kadar zaman yemekte yanımda oturan adamla evlenmem söylenecek?
Mère, pas encore. Combien de convives vais-je devoir encore charmer?
Yemekte dedikleriniz beni çok etkiledi, bu...
J'ai été impressionnée par ce que vous disiez au dîner.
Kesinlikle hayır. Seni yemekte bağladım.
Je vous ai monopolisée au dîner.
Bir süvariden çok generaldir ama yemekte buna ihtiyacın olur.
C'est plus un général qu'un soldat, mais il faut ça chez une cuisinière.
Yemekte bize katılır mısınız? - Hayır.
Vous vous joignez à nous?
O kız yemekte yanıma geldi.
Cette fille m'a branché au banquet.
Yemekte tahıl gevreği yemeyeceğiz.!
Pas de céréales pour dîner ce soir, chéri.
Öyle olsun. İtalya'da çocukların yemekte bir miktar şarap içmesine izin var.
En Italie, les enfants prennent un peu de vin au dîner.
- Her öğlen yemekte kıymalı soslu sandviç alarak bunun yanına kalacağını sanma.
Tu peux pas t'enfiler des hamburgers et y échapper.
Gerçekten eline sağlık, yemekte çok güzeldi fakat iyi bir arkadaşımın son gecesi ve gideceğime dair söz vermiştim.
C'est très gentil, mais je lui ai promis de venir.
Benden 50 yıl boyunca sakladığı baba, hayatta olduğundan bile haberdar olmadığı adam, ben olduğunu bildiğim, yemekte bize katılıyor.
Le père qu'elle m'a caché, l'homme qu'elle ne sait pas que je connais, se joint à nous pour dîner.
Günlerimizi sahilde, gecelerimizi de yemekte uzun uzun konuşarak geçirebiliriz.
On peut passer des journées sur la plage et des nuits de longues discussions autour d'un repas.
Evet. Herkesi bu akşamki yemekte göreceksin.
Tu les verras tous au dîner, ce soir.
Yemekte konuşalım.
On va manger.
" Hey anne, yemekte ne var?
" Salut, maman.
"Her yemekte patates piresi yiyor."
Tu le fais! 300 points!
Merhaba anne, yemekte ne var?
Vous ne m'aurez pas. Si on vous laisse sortir, ça finira comme ça :
Yani, bunu bir yemekte söylediğini düşünebiliyor musun?
Tu imagines lancer ça lors d'un dîner?
Bunu yarın, yemekte çiçekler eşliğinde yapacaktım, ama ben- -
- Pas du tout. J'avais prévu un resto, mais...
O daha bebek, kendi adına konuşamaz, ama konuşabilseydi, sevildiğini güvende olmak istediğini ve yemekte mısır gevreği istediğini söylerdi.
C'est un bébé, il ne peut pas parler, mais je crois qu'il voudrait se sentir aimé, en sécurité, dîner tous les soirs...
Akşam yemekte görüşürüz. Kahvaltı bile ısmarlarım.
Retrouve-moi au restaurant, je t'offre le repas.
Yemekte domuz pirzolası var.
Côtes de porc au menu.
Her neyse akşam yemekte Larry'de olacak.
Larry pourrait...
Yemekte olanlardan dolayı gerçekten özür dilerim.
Je voulais vraiment m'excuser pour ce qui s'est passé à midi.
Yemekte olanlar yüzünden üzgündü.
Il était énervé à cause du dîner.
Paul yemekte olmayacak.
Il ne sera pas là.
Bu geceki yemekte mavi tüyden koca bir deniz olacak.
Il y aura un océan de beaux partis au Luau de ce soir.
Çünkü yarın akşam yemekte, Pete'in arkadaşlarıya tanışacağım ve onlara güzel görünmek istiyorum.
Je dîne avec Pete et ses amis et je veux qu'ils me trouvent jolie.
Bu akşam yemekte çok güzel vakit geçirdim.
J'ai passé un excellent moment en dînant avec toi.
Tahmin edin bu akşam yemekte ne var?
Devinez ce qu'on mange.
Yemekte ne vardı?
Qu'y avait-il pour souper?
Bu gece yemekte kremalı mantar soslu domuz filetosu var.
Ce soir, c'est filet mignon, champignons sauce à la crème.
Gish yemekte bana göz kırptı.
Gish oeil de biche m'a fait de l'oeil à midi.
Vay be, yemekte sen de olmalıydın.
Tu nous as manqué.
Çoğunlukla yemekte.
Goûtez-moi ça.
Yemekte olanlar için üzgünüm.
Désolé pour le déjeuner.
Yemekte ne var?
Il y a quoi pour dîner?
yemekte ne var 69
yemekten sonra 67
yemekte görüşürüz 37
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
yemekten sonra 67
yemekte görüşürüz 37
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35