Yemek vakti traduction Français
455 traduction parallèle
Gösteriden sonra, yemek vakti.
Le repas après la représentation.
Baylar, yemek vakti. Buyurun sofraya.
Alors, messieurs, si vous le voulez bien, à table.
Onu odasına götüreyim.Ayrıca yemek vakti.
Je vais l'emmener à la garderie. C'est presque l'heure du diner.
Bu tür şeyler niye yemek vakti çıkar, bilmem.
Ça foire toujours à l'heure de la bouffe!
Yemek vakti.
C'est l'heure de manger.
Yemek vakti demek.
- Vous déjeunez?
Yemek vakti geldi!
A table!
Haydi çocuklar! Yemek vakti!
Je n'ai pas fixé de date tant qu'elle n'a pas décidé.
Yemek vakti, büyükanne!
Maman! Viens manger!
Yemek vakti.
Le dîner est servi.
Yemek vakti gelmeden bitmesi gerek.
On ne devrait pas s'éterniser.
Yemek vakti geldi geçiyor.
C'est l'heure de dîner.
Evet, yemek vakti geldi.
Oui, il est l'heure de dîner.
Duydunuz, yemek vakti!
Alors, à la soupe!
- Seni almaya geldim. Yemek vakti.
Je viens te chercher pour le souper.
Öğle yemeği, 11 : 30 ile 12 : 45 arası. Yemek vakti öldürmüş.
Déjeuner de 11 h30 à 12h45.
Neredeyse yemek vakti geldi.
Allez. - Il est presque l'heure de dîner.
Baylar bayanlar, yemek vakti.
Mesdames et messieurs, le dîner est servi.
Yemek vakti değil mi?
Ce n'est pas l'heure de dîner?
Bu yolculukta yemek vakti belli olmaz.
On ne dînera jamais à heures fixes, pendant ce voyage.
Yemek vakti geldi.
II est temps d'aller dîner.
Acele edin, neredeyse yemek vakti.
Dépêche-toi, Hodel, aide-les, vite, c'est presque le sabbat.
Yemek vakti hayatım.
Allons. C'est l'heure de manger, chéri.
Yemek vakti, tatlım.
- Billy. Le dîner est prêt, chéri.
- Pardon. Yemek vakti. - Gir içeri.
Voici le déjeuner.
En azından yemek vakti aramama nezaketini göstermesi gerekirdi.
Elle pourrait avoir la décence de ne pas appeler pendant le dîner, non?
Saat iki ; yemek vakti!
A deux heures tapantes.
Yemek vakti
C'est l'heure du repas.
- Tanrım, yemek vakti!
C'est l'heure de la bouffe! L'Assemblée!
Yemek vakti.
Allons-y.
Fernando! Yemek vakti.
Maman il est temps de diner.
Joey, yemek vakti.
Joey! A table. Des monstres!
Genelde yemek vakti çat kapı Ted'e uğrar mısın?
Tu débarques toujours chez Ted pour le dîner?
- Yemek vakti.
- Et il est l'heure de manger.
Kusura bakmayın. Savaşı bitirmemiz lâzım çünkü maalesef yemek vakti geldi.
Il faut cesser le combat.
Tony, yemek vakti.
Tony, à table.
Amanın. Yine Norm'un yemek vakti geldi.
Norm est à nouveau en chaleur.
Üşütmeden üstünü değişsin, neredeyse yemek vakti.
Va te changer, tu vas prendre froid. C'est l'heure du dîner.
Yemek vakti!
La bouffe!
- Yemek vakti. Eve gidelim.
Rentrons chez nous.
Yemek vakti büyükannemin gözleri hep beni arardı.
A chaque repas, grand-mère sortait m'appeler.
Büyükanne, yemek vakti.
Mamie, c'est l'heure du repas.
Büyükanne, yemek vakti.
Mamie on mange...
Kitaplarını oraya koy, Beda, neredeyse yemek vakti. Evet, anne.
Range ton livre, Beda, on va dîner.
Yemek vakti.
Voilà le dîner.
Düşünüyorum da yemek yemenin vakti geldi.
Je pense... qu'il est temps que vous mangiez votre dîner.
Şimdi, yemek bulma vakti.
Il me restait à trouver de la nourriture.
Yemek hazırlama vakti gelmek üzere.
C'est bientôt l'heure du dîner.
Yemek vakti!
On mange!
Yemek vakti.
Aux fayots!
Yemek vakti geliyor, duymaktan mutlu olacaksın fakat araştırmaktan mutlu olacağım bir nokta daha var.
Un détail reste à éclaircir.
vakti geldi 29
vaktim yok 91
vaktiniz var mı 18
vaktin var mı 57
vaktimiz yok 65
vaktimiz var 18
vakti gelmişti 30
vaktini boşa harcıyorsun 29
yemek 460
yemek yedin mi 94
vaktim yok 91
vaktiniz var mı 18
vaktin var mı 57
vaktimiz yok 65
vaktimiz var 18
vakti gelmişti 30
vaktini boşa harcıyorsun 29
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
yemek yiyelim mi 24
yemek yiyoruz 21
yemek istiyorum 18
yemek mi 71
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
yemek yiyelim mi 24
yemek yiyoruz 21
yemek istiyorum 18
yemek mi 71