Yemek zamanı traduction Français
1,362 traduction parallèle
Sawai-san, yemek zamanı.
M. Sawai, le dîner est prêt. Merci.
Yemek zamanı Cola!
C'est l'heure de dîner, Cola!
Kıza söyle yemek zamanı.
Dis-lui que c'est l'heure du dîner.
Yemek zamanı! Tamam, Bak sana ne söyleyeceğim.
Je vais te faire une proposition.
Yemek zamanı.
Pause!
Yemek zamanı.
C'est l'heure de manger.
Tam da yemek zamanı...
C'est vraiment pas appétissant.
Yemek zamanı en iyisiydi.
Mon préféré, c'était le souper.
Kasten yemek zamanı tekrar tekrar arıyorlar.
Ils appellent à l'heure du dîner délibérément. Ils appellent sans cesse.
Ama yemek zamanı geldiğinde, herkes masaya oturuyor.
Mais quand l'heure du dcner arrive, tout le monde vient s'asseoir à table.
O zaman lanet bir yemek şirketi kurarız.
On n'a qu'à faire traiteurs.
O zaman bu akşam yemek yemeyeceğiz.
- Ta gueule, Connie. On mangera pas ce soir, alors.
Değil misin? En son ne zaman yemek yedin?
T'as mangé quand?
Elbette onun yerine her zaman yemek yiyebiliriz.
Mais on peut toujours aller dîner.
Baban ve müdürün olarak burada yetkili olan benim. Ayrıca öğrencilerimden biriyle güzel bir yemek yeme fırsatını ne zaman bulabiliyorum ki?
Mesdames et messieurs, si vous avez des questions, le réalisateur y répondra avec plaisir.
O zaman neden bunca zahmete girdi? Eğer o insan değilse, neden bir yemek planlayıp bana mücevher aldı?
Pourquoi organiser un dîner, acheter un bijou, si c'est pas son style?
Ben yemek yemediğim zaman asabi olurum.
Je sais que si je ne mange pas, je deviens grincheux.
En son ne zaman yemek yemiştin?
C'était quand votre dernier repas?
Ona hayatının zamanını yaşatırsanız belki, yani belki, yemek masanızın dışındaki bu hayata bağlı kalır.
Si vous lui faites passer une super soirée, alors peut-être... qu'elle continuera à manger avec vous.
O zaman bu akşam yemek yemezsen sorun olmaz öyle mi?
Alors ça t'est égal de ne pas dîner ce soir, c'est ça?
Patsy şarkıcı, yemek yapacak zamanı olmuyor.
Patsy est chanteuse, elle a pas le temps de cuisiner.
Homer, yemek düşünmenin zamanı değil.
Homer, ce n'est pas l'heure de penser à manger.
Ne zaman yemek yiyecek olsam bir arkadaşım gelip yemeğimi çalıyor.
à chaque fois que je veux manger un ami vient me voler ma bouffe.
Yemek zamanı!
A table!
Her zaman da yemek servisimiz vardır, Bay...?
Toujours fiers de satisfaire les Petites Gens, Monsieur...
Bir yemek kitabı aldım. Her zaman Çin yemeklerinden korkardın.
J'ai acheté un livre de cuisine chinoise, parce qu'on a trop peur... quand tu manges dans les restaurants chinois.
O zaman yemek için verdiğim Limburger peyniri ve soğan siparişini iptal edeyim.
Bon. Alors je vais annuler ma commande d'oignons et de fromage Limburger pour mon dîner.
Egomuzun yansımasıyla yüzleşmekten korktuğumuz için çoğu zaman fazla yemek yeriz.
Souvent, nous mangeons car nous avons peur d'affronter le reflet de notre ego.
Ne zaman yemek yicez?
C'est quand qu'on bouffe?
Eğer taksi radyosunu ayarlasaydım, Sürücüler bana bi yemek ısmarlardı. ... ve Tam zamanında iyi kızarmış yemeğim önümde olurdu.
Si j'installais une CB les taxis pourraient commander leurs repas moi j'les aimes bien cuits.
Deneyimlerime göre bir erkeğin dikkatini çekmede o / o98 başarılı ve doğru kullanıldığı zaman bir yemek daveti almakta o / o83 başarılı.
Ça a 98 % de chances d'attirer l'attention masculine, et, utilisé à bon escient, 83 % de chances d'être invitée à dîner.
Hiçbir zaman yemek ayırmadı, bebekken bile, tıpkı benim gibi.
Il a toujours été un gros mangeur, comme moi. Tout petit, déjà.
İstediğin zaman yemek yiyebilirsin.
Vous dînerez une autre fois.
Biz her zaman maymun çalarız zaten. Değil mi yemek kutusu?
Des singes on en vole tous les jours, pas vrai Gros?
En son ne zaman yemek yedin?
Tu n'as pas mangé depuis quand?
- En son ne zaman yemek yedin?
- Hein?
En son ne zaman yemek yedin?
De quand date ton dernier repas?
En iyiyim. En mükemmel hizmetçi benim! Ne zaman acıkacaklarını bildiğimden, yemek hazırdır.
La domestique parfaite lls ont faim, le repas est prêt
Sizlerle yemek yemek için zamanım yok.
Je n'ai vraiment pas le temps de déjeûner avec vous.
Beraber yemek yemeyeli uzun zaman oldu.
Allez, maman.
Hadi o zaman yemek yiyelim.
déjeunons.
Bazı kızlar yemek yemedikleri zaman çok huysuz olabiliyorlar.
Juste que certaines nanas sont à cran dès qu'elles sautent un repas.
Hepsini ben yemek istemiyorum. O zaman kenidimi şişko gibi hissediyorum.
Si je suis le seul à en manger, je vais passer pour un goinfre.
Borç istiyorsan hiç de iyi bir zaman değil. Yarın akşam 128 kişiye yemek ısmarlıyorum.
Ne me demande pas d'argent, j'invite 128 personnes à dîner demain.
- O zaman yemek söyleyelim. - Hayır, Joey.
Faut commander à bouffer, alors.
Bir restoranda yemek yiyorlar, her zaman yaptiklari gibi.
Tous deux dans un resto comme ca nous arrive souvent!
- İstediğin zaman bizimle yemek yiyebilirsin.
- ici à notre table quand tu voulais.
Yemek ne zaman hazır olur?
Le dîner sera prêt quand?
- Ne zaman yemek yiyorsun?
Quand manges-tu?
Yemek ne zaman geliyor?
Eh, c'est pour quand le déjeuner?
Ne zaman yemek yiyeceksin?
Quand mangeras-tu?
zamanı 41
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanım olmadı 22
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanımız tükeniyor 18
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanım olmadı 22
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanı gelince 71
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanı gelince 71
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanını harcıyorsun 17
zamanı değil 16
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
zamanı değil 16
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35