Zaman kaybı traduction Français
1,428 traduction parallèle
Boşa zaman kaybı.
Perte de temps.
- Bu bir zaman kaybı.
- Inutile d'insister.
- Zaman kaybı, İndio.
Le temps a été perdu.
Doğru, zaman kaybı.
Exact, Une perte de temps.
Boşa zaman kaybıydı. - Mali'de savaşın ortasında iş yapıyor.
Eva, on ne peut pas se mettre au milieu de la guerre civile du Mali.
Ama şimdi yapmak istediğin sadece zaman kaybı.
Regarde cette ville.
Ne zaman kaybı ama.
Quel gâchis!
Konuşmak zaman kaybı.
Parler est une perte de temps.
Sadece zaman kaybı.
C'est une perte de temps.
Zaman kaybından başka bir şey değildi.
C'était une perte de temps.
Zaman kaybı.
Mais ils font leur boulot machinalement. Quelle perte de temps l
Sanırım bu zaman kaybı.
Mais je pense que je perds mon temps.
- Bugünkü bölümün adı... ümitsiz davalarla zaman kaybı.
- Dans l'épisode d'aujourd'hui, du temps perdu pour une cause perdue.
Zaman kaybı.
C'est une perte de temps.
Orada 4400 olmadığını söylemiştin, yani demek oluyor ki koma yoktu, zaman kaybı yoktu...
Vous avez dit qu'il n'y avait pas de 4400, ce qui signifie pas de coma, pas de perte de temps...
Zaman kaybı. 45 kalibre.
Perte de temps.
Nadia, Martin Bishop'ı tekrar araştırmak sadece bir zaman kaybı.
Faire des recherches sur Martin Bishop, c'est contre-productif.
Evet, ve her zaman tam bir zaman kaybı olmuştu.
Oui, et ça a toujours semblé être une perte de temps.
İyi, eğer olayın esrarını çözerseniz beni zaman kaybından kurtarırsınız.
Si vous aviez élucidé ça avant, ça m'aurait épargné du temps.
Uğraşmayı zaman kaybı olarak gördüğü adam.
Elle me l'aurait même pas donnée à l'époque...
Tüm bu çaba tümüyle zaman kaybı.
Je vous préviens, c'est une perte de temps.
Merrick, sen ve ben müttefikiz... ve savaşa birlikte yürüyoruz. Müttefiklerin... birbirine zeki yanıtlar vermesi sence zaman kaybı değil mi?
Merrick, nous sommes des alliés, on combat côte à côte, alors ce genre de réponses à la con entre nous, c'est une perte de temps.
- Eğitim boşa zaman kaybı.
- Les études sont une telle perte de temps.
Çünkü onun için zaman kaybı değil.
C'est pour son bien.
O bir zaman kaybı. Boktan şeyler görüyor.
C'est plus qu'une merde!
Kyle Boone'la konuşmak zaman kaybı.
Parler à Kyle Boone serait une perte de temps.
Bu büyük bir zaman kaybı.
C'est une grande perte de temps.
Yeniden ayni şeylerin üzerine duracaksak, bu zaman kaybı olur.
Son temps ne sera perdu que si on l'examine deux fois.
Boşuna zaman kaybı.
- Je perdrais mon temps.
Nasılsa zaman kaybı.
Mais c'est une perte de temps.
Zaman kaybıydı.
Ce n'était pas qu'une perte de temps.
Boşa zaman kaybı gibime geliyor ama bana bir hemşire lâzım.
Ça sert à rien, mais bon. Je cherche une infirmière.
Dışarıda bir çete savaşı sürüyorken, bir ekibin halledebileceği bu olayı bize vermenin zaman kaybı olduğunu düşünmüyor musun?
C'est une perte de temps de nous donner cette affaire, alors qu'on a une guerre de gangs dehors.
Çift terapisinin zaman kaybı olduğunu düşünüyor. Çözümü bu.
Il pense que la thérapie de couple ne sert à rien, alors voilà sa solution.
Evet. O şekilde düşünmek tam bir zaman kaybıymış. Hayır.
Quelle perte de temps de penser comme ça.
Zaman kaybı, sadece gazeteci olarak iş arayan bir çocuk.
On perd notre temps. C'est juste une gamine qui cherche à devenir journaliste.
Bu zaman kaybı.
C'est une perte de temps.
Boşa zaman kaybı.
- On perd notre temps.
Bu resmen zaman kaybı.
On perd notre temps.
Orada 4400 olmadığını söylemiştin, yani demek oluyor ki koma yoktu, zaman kaybı yoktu...
Kyle? Kyle! Ouais, je suis là.
O zaman bu sizin kaybınız.
Eh bien en fait... vous aviez tort.
- Zaman kaybı.
- Une perte de temps.
Bu cinayetleri soruşturmak zaman kaybı yani?
Alors, c'est une perte de temps d'enquêter sur ces meurtres?
O zaman bu ikinci balayı olayı vakit kaybıydı sanırım.
Oh, bien, alors je devine que cette 2nd lune de miel était une perte de temps.
Zaman kaybı olur.
Ce serait une perte de temps.
Sadece zaman ve enerji kaybı oldu.
Je suis désolée.
Sadece zaman ve enerji kaybı oldu.
Ca a été une telle perte de temps et d'énergie.
Bu zaman kaybı olur.
Ca ne serait qu'une perte de temps.
Kayıp bir çocuğu aramak zaman kaybı mı? Çocuğu biri kaçırdı ve kim olduğunu bize sen söyleyebilirsin.
Quelqu'un a le gamin, tu peux nous dire qui.
Çünkü kendilerine yardım etmeyi reddedenlere yardım etmek zaman ve para kaybıdır oğlum.
"Aider ceux qui refusent de se prendre en charge est une perte de temps et d'argent, fils."
Zaman kaybı olacağını biliyordum. Hadi, Fez.
Je savais qu'on perdait notre temps on y va, Fez.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144