Zamanı gelmişti traduction Français
873 traduction parallèle
Zamanı gelmişti!
Enfin!
- Yola çıkmanın zamanı gelmişti. - Evet.
- Il est grand temps de partir.
Zamanı gelmişti yani!
C'est pas trop tôt!
Bu yüzden ondan size birşey söylemesini isteyeceğim- - - Zamanı gelmişti. - Bu seçim bölgesi için..
je lui demande de vous dire quelques mots au sujet de ces pré-élections cruciales.
Beni çağırmanızın zamanı gelmişti.
C'est pas trop tôt de m'appeler pour venir manger.
Zamanı gelmişti.
Il était temps.
Birinin etme zamanı gelmişti.
Il était temps que quelqu'un le fasse.
Eh, zamanı gelmişti!
Ah, il était temps!
Zamanı gelmişti.
- Je reviens tout de suite.
Zamanı gelmişti.
Enfin!
Ona nasıl davrandığınızı biliyorum. Bence bunun zamanı gelmişti.
Je sais ce que vous lui avez fait, elle a bien fait d'agir ainsi.
- Zamanı gelmişti sanırım.
- Le moment est venu. - Pas d'autres raisons?
Artık bir şeyler yapma zamanı gelmişti.
Mon heure était venue de faire plus.
Birinin söyleme zamanı gelmişti.
Il était temps que tu le dises.
Zamanı gelmişti.
On y va. - Allons-y.
Belki öğrenmemin zamanı gelmişti, ha?
On apprend à tout âge.
- Eh, zamanı gelmişti.
- Il était temps.
- Günaydın. Buraya bir çekidüzen vermenin zamanı gelmişti zaten.
Il est grand temps qu'ils songent à s'en occuper.
Kendisini ziyaret etmenin zamanı gelmişti.
C ; était le moment d ; en profiter.
Hollywood sayfasını kapatıp eve dönmenin zamanı gelmişti.
Je n ; avais plus qu ; à laisser tomber et á retourner chez moi.
Artık zamanı gelmişti.
Il était temps!
Hem, yeni bir benlik için yeni bir şapkanın zamanı gelmişti.
Achetez un nouveau chapeau.
Belki de ayrıIma zamanı gelmişti.
Le moment de partir était venu!
Kapıyı açmışsın. Zamanı gelmişti.
Tu as ouvert la porte, c'est pas trop tôt.
Zamanı gelmişti.
C'est pas trop tôt!
- Zamanı gelmişti. Evet?
Il serait temps.
Cevap verme zamanı gelmişti.
C'est pas trop tôt.
Zamanı gelmişti.
Ça devait finir par arriver.
Artık zamanı gelmişti. Karar vermeliydiler.
Le moment était venu de prendre une décision.
- Zamanı gelmişti.
- Il était temps!
Sonunda. Zamanı gelmişti.
Il était temps!
Yeni adam göndermelerinin zamanı gelmişti.
Il était temps qu'ils nous envoient du renfort.
Ne diye susturdun beni? Birinin bu karıya söyleme zamanı gelmişti.
Pourquoi m'as-tu empêchée de lui dire ses quatre vérités?
- Zamanı gelmişti. - Günaydın, Marv.
Pas si vite.
Kendi başının çaresine bakma zamanı gelmişti.
Il est temps qu'il se débrouille seul.
Ağzını açmanın zamanı gelmişti.
Enfin, vous parlez!
- Zamanı gelmişti.
- Il était temps.
- Zamanı da gelmişti.
Enfin!
Tucker ne zaman gelmişti, Bay Morse?
Quand Tucker est-il arrivé?
Amcam son ne zaman gelmişti?
C'était quand la dernière fois qu'on a rendu visite à l'oncle?
Altar ile tanıştığım zaman, o Doğu sahillerinden yeni gelmişti.
La première fois que je l'ai vue, elle arrivait de la côte est.
Zamanı gelmişti.
Ça n'est pas trop tôt!
Bu palto bana her zaman çok uzun gelmişti.
Ce manteau est trop grand pour moi.
Ama zamanında Negresko Kulübü'ndeki fahişelerden bıkkınlık gelmişti.
J'en avais assez des traînées du Club du Negresco.
- Zamanı gelmişti.
Il était temps.
O zaman komik gelmişti.
C'était drôle à l'époque.
Bu meseleyi kapatmanın zamanı çoktan gelmişti.
C'est fini, et il était grand temps.
Eğer savaş çıkmasaydı, Final zamanım gelmişti.
J'avais un métier qui dure pas longtemps, ça touchait à sa fin.
Sorma zamanım gelmişti : Sen ne çeviriyorsun?
Je me demande ce que tu manigances.
O zaman yapılacak en mantıklı şey gibi gelmişti.
A l'époque, ça me paraissait logique.
Hayır, kalkma zamanım gelmişti.
Il fallait que je me lève.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144