Beklemek traduction Portugais
4,286 traduction parallèle
Duruşmanı beklemek üzere Cumhuriyet mahkemelerine teslim edileceksin ve sana ne ceza verirlerse versinler bundan böyle Jedi Düzeninden çıkarıldın.
Serás entregue aos tribunais da República para aguardar julgamento, e o castigo que te derem. Doravante, estás expulsa da Ordem Jedi.
Dışarıda beklemek isteyebilirsin.
Talvez seja melhor esperares lá fora.
Beklemek, kaybolan sanatlarımızdan biri.
Esperar é uma arte perdida.
Açık alanlarda, yağmuru beklemek gerekiyor.
Nas planícies abertas, a vida deve aguardar pela hipótese da chegada de chuva.
Bence suların durulmasını beklemek en iyisi olacak.
Eu só acho que é melhor esperarmos que a poeira baixe um pouco
Evet, Twitch modellik yapmaya başladıktan sonra çok paramızın olacağını ve müşteri beklemek zorunda kalmayacağımız söyledi.
Quando o Twitch for modelo, teremos imenso dinheiro e não precisaremos de mais encontros.
Onu aramadan önce bir müddet beklemek zorundayım.
Terei de esperar um pouco antes de voltar a ligar-lhe.
Beklemek çaresizler içindir.
Esperar é para os desamparados.
Mark'ın elinden tek gelen azmedip fırsat beklemek.
Tudo o que Mark pode fazer é manter-se firme, e ter esperança.
Çalışanlarımıza okumak için oldukça güzel bir mesajdı. Ama belki de en iyisi personel revizyonunu tamamlamayı beklemek olacak.
É uma bela mensagem para ler aos nossos funcionários, mas talvez seja melhor aguardar até termos concluído as mudanças de pessoal.
Direk içeri dalıyor musunuz? Dışarıda beklemek istemedim,... çünkü ziyaretim tamamen gizli.
Não queria esperar lá fora porque esta visita é confidencial.
Karneni beklemek zorundasın genç adam.
Vais ter de esperar pelo teu boletim de notas, jovem.
Arabada mı beklemek istersin...
Queres esperar no carro ou...
Bir dakika daha beklemek istemiyorum.
Não quero esperar mais nenhum minuto.
Bu da otomatik olarak ücretsiz klinikte sırada beklemek yahut acı çekmek anlamına geliyor.
O que significa para mim, esperar na fila no Posto de Saúde ou sofrer.
Sırf evli değiliz diye, ki ekleyeyim hukuken böyle bir özgürlüğümüz de yok sağlık sigortasından faydalanamıyorum. Bu da otomatik olarak ücretsiz klinikte sırada beklemek yahut acı çekmek anlamına geliyor.
Mas, porque não somos casados, o que a lei nem permite, por sinal, não posso desfrutar do seu seguro, o que significa que tenho que ficar na fila do Posto de Saúde ou sofrer.
Beklemek ile aram pek iyi değil.
- Não lido bem com a espera.
Tanrı'yı beklemek gibi...
É como esperar por Deus ( God ).
Evet öyle ancak Bayan Maguire siz gelene kadar beklemek istediğini söyledi.
Exactamente, mas a Sra. Maguire diz que quer esperar até o senhor chegar.
Biyopsi sonucunu beklemek gibi.
É como esperar pelo resultado de uma biopsia.
Bana kaç kere yapılacak en iyi şeyin bazen beklemek olduğunu her davanın size yeni bir şey öğrettiğini söylediniz?
Quantas vezes me disseram que às vezes a melhor coisa a fazer é esperar, porque cada crime ensina algo novo?
Sorun değil ama hastam var yani beklemek zorundasınız.
Estou com uma paciente. Vão ter de esperar.
14 00 : 00 : 41,821 - - 00 : 00 : 43,988 Burada işini yapıyor, işi ise benim onunla ne zaman evlenmene izin vereceğimi beklemek.
Preciso do exército do Duque para salvar a França. Ficamos e acabamos isto, ou morremos a tentar. Fogo!
Henry'den mektup beklemek zorunda değiliz.
Não temos de esperar por uma carta de Henry.
Sırada beklemek zorunda kaldım.
Tive de esperar na fila.
Beklemek ister misin?
Quer esperar por eles?
4 ay boyunca William Frederick'in teklifi hakkında en ufak bir ipucu bile tahmin edemeden beklemek.
Quatro meses esperando sem ter uma ideia do que o William Frederick me oferecia.
Katie'nin de Eric diye bir ortağı var ama doğu kıyısında bir davada şu an. - Sen de beklemek istemiyorsun.
A Katie tem um parceiro chamado Eric, que está preso num caso na costa leste, e tu não queres esperar.
Telefona bakıp çalmasını beklemek.
Ficares a encarar o telemóvel não o fará tocar.
Matthew'nun da benimle gelmesini istiyorum ama o beklemek istiyor ki tam da bu yüzden mükemmel biri çünkü benim istediğim de bu.
Eu quero que o Matthew vá comigo, mas ele quer esperar, e por isso é perfeito. Porque é o que eu quero.
Gece yarısı kim bir telefon için sıraya girer bilmiyorum ama birileri beklemek istememiş.
Não sei que faria fila à meia-noite por causa de um telemóvel, mas... alguém não queria esperar.
Bence bir ilişkiden daha fazlasını beklemek adilce.
Acho que é justo esperar mais do que isso de uma relação.
Şimdi tek yapmamız gereken beklemek, izlemek ve dinlemek.
Agora tudo o que temos a fazer é esperar, assistir e ouvir.
Dünyadaki en yalnız şeydir bulunmayı beklemek.
Esperar para ser encontrada é a coisa mais solitária.
Clark, beklemek istemiyorum. Bu hafta sonu evlenelim.
Clark, não quero esperar, vamos casar-nos este fim de semana.
Sacramento'dan buraya dışarıda beklemek için gelmedim.
Não vim de Sacramento para aqui, para esperar cá fora.
Ama bu uzun sürdü ve diğerleri beklemek istemedi.
Mas demorava demasiado e os outros não queriam esperar.
Kesin zafere kadar beklemek mi istiyorsun?
Queres esperar até a vitória definitiva?
Eğer olay buysa, o zaman yapmamız gereken tek şey beklemek.
Se for o caso, então o que temos que fazer... Só temos que esperar.
Peter, eğer gitmezsen, yapabileceğimiz tek şey burada oturup ölmeyi beklemek.
Peter, se não o fizeres, o que nos resta é ficarmos aqui sentados à espera que morramos.
İçerde beklemek ister misin?
Queres entrar é esperar?
Kimse onu bulamıyor demek. O yüzden o gelene kadar burada beklemek zorundayız.
Significa que ninguém consegue encontrá-lo, então temos de esperar que a médica de apoio chegue.
Bir işaret beklemek zorunda mıyım yoksa onu şimdi vurabilir miyim?
Espero ele assinar ou já posso disparar?
Starscream, altyapı eksikliğimiz ve yerimizin bulunmaması için sık sık yer değiştirmek zorunda olmamızdan dolayı şu zamanda büyük verimlilik beklemek, pek mantıklı değil.
Starscream, dada a nossa falta de infra-estruturas, e frequente recolocação para evitar a detecção, não é lógico esperar grande produção neste momento.
Sanırım evliliği beklemek hiç aklıma gelmedi.
Acho que nunca pensei esperar até ao casamento.
Kendi başına mı? Yarına kadar beklemek ister misin?
Não queres esperar até amanhã?
Seninse tek yapabileceğin burada oturup olacakları beklemek.
Só podes sentar-te e esperar que aconteça.
Portekşz'den onay beklemek zorunda değilsin.
- Largai-o!
Hep beklemek istemiştim ama beklemedim.
Sempre quis esperar, mas não esperei.
Herhângi bir uzmanlık için beklemek istemiyorum.
Não quero esperar.
Bir ay daha beklemek lazım.
No próximo mês.
beklemek istemiyorum 17
beklemek mi 33
bekle 9205
beklerim 153
bekleyin 1931
bekledim 48
bekle beni 131
bekleme 36
bekleriz 49
beklemiyordum 16
beklemek mi 33
bekle 9205
beklerim 153
bekleyin 1931
bekledim 48
bekle beni 131
bekleme 36
bekleriz 49
beklemiyordum 16
bekleyeceğim 167
beklemedeyim 24
bekle bir dakika 1308
bekleyelim 43
beklesene 61
bekle bir saniye 289
bekleyin bir dakika 145
bekleyin lütfen 40
bekleyemem 97
bekle biraz 541
beklemedeyim 24
bekle bir dakika 1308
bekleyelim 43
beklesene 61
bekle bir saniye 289
bekleyin bir dakika 145
bekleyin lütfen 40
bekleyemem 97
bekle biraz 541