English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ K ] / Küçük ayak

Küçük ayak traduction Portugais

115 traduction parallèle
Belki bu sefer, küçük ayak parmağın kadar incineceksin.
- Ou no lóbulo da orelha. - Não, as orelhas me gostam assim.
Küçük Ayak.
Anda, Cera.
Küçük Ayak. Üçboynuzlar asla Uzunboyunlar ile oynamaz.
Tricornudos nunca brincam com pescoços longos.
Lütfen kalk. Ben... kalkabileceğime emin değilim, Küçük Ayak.
Eu... não tenho a certeza que consiga, Pésinho.
Sevgili tatlı Küçük Ayak, Büyük Vadiye giden yolu hatırlıyor musun?
Querido, doce Pésinho, lembraste do caminho para o Vale Encantado?
Küçük Ayak sadece annesini düşünebiliyordu. Açlığını nerdeyse unutmuştu
Ele só prestava atenção à sua fúria e esqueceu-se que deveria procurar o Vale Encantado.
Kalbinde olacağım, Küçük Ayak.
Eu estarei no teu coração, Pésinho. Deixa o teu coração te guiar.
O zaman Küçük Ayak yalnız olduğuna kesinlikle emin oldu ve uzaktaki büyük vadiyi ve tehlikeli yolculuğu düşündü. Kendi yolunu kendi bulmalıydı... yoksa hayat zinciri kırılacaktı.
Então Pésinho soube de certeza que estava sozinho e pensou que o Vale Encantado era longe e a viajem perigosa, ele tinha de encontrar o seu caminho, ou a corrente da vida seria quebrada.
Adım Küçük Ayak. Benim ki Ducky.
Yep, isso é o que é.
Küçük Ayak.
Pésinho? Hmm.
Küçük Ayak Keskindiş konusunda yanılmıştı, ama diğerleri onu takip etti.
Pésinho esteva enganado acerca do dente afiado, mas os outros seguiram-no. A sua única esperança era o Vale Encantado.
Küçük Ayak onları zorladı. Büyük Vadi yi hiç görmemişti, ama kalbi ona yakın olduğunu söylüyordu.
Ele nunca viu o Vale Encantado, mas o seu coração disse-lhe que estavam perto.
Keşke Küçük Ayak burada bizimle olsaydı.
Gostava que o Pésinho estivesse aqui connosco. Eu, também.
Küçük Ayak!
Ducky! Pésinho!
Ducky! Küçük Ayak!
Aguenta-te!
Küçük Ayak, buldu onu.
Yep, yep, yep.
Küçük Ayak!
Vou correr contigo.
Eksik olan tek şey, küçük ayak sesleri.
Só faltam os anjinhos.
Bebekleri severim, o küçük ayakkabılarıyla, o küçük ayak parmaklarıyla, ve o küçük elleriyle...
Adoro bebés com sapatinhos de bebé... e os dedinhos dos pés, de bebé, e as mãozinhas pequeninas.
Kanlı küçük ayak izleri.
Pegadas pequeninas marcadas a sangue.
- "benim küçük ayak bağım" nasıl - Bu doğru değil.
Tenta : minha bola de trapos Isso não é verdade.
Ve bana bir iyilik yap ve o uyandığı zaman benim için onun küçük ayak öpücük.
E façam-me um favor e dêem beijinhos nos dedinhos dele quando ele acordar.
- Parmağı, küçük ayak parmağı!
O dedo pequeno!
Bence küçük ama çetin ceviz. Köpeklere ayak uydurabilir.
São pequenos e resistentes, aguentam o ritmo dos cães.
- Koca Mary küçük Gussie'yi yordu. Hızına ayak uyduramadı.
A Grande Mary esgotou o Guszinho esta noite.
Ayak işte, seni küçük aptal.
São apenas pés, sua tontinha.
Güzel Küçük Ayak.
Lindo Pésinho.
Küçük Ayak, çabuk buraya gel.
Pésinho, rápido, anda aqui. Olha, acolá.
Küçük Ayak, fazla uzaklaşma
Pésinho, não vás muito longe.
Küçük Ayak, bırak kalbin sana kılavuzluk etsin.
É um sussurro.
Sevgili Küçük Ayak, Büyük Vadiye giden yolu hatırlıyormusun?
Querido Pésinho, lembras-te do caminho para o Vale Encantado?
Küçük Ayak? Hmm.
Vais ficar simplesmente aí em cima?
Küçük Ayak.
Mãe!
Ve Küçük Ayak sonunda büyükanne ve babasını buldu...
E Pésinho encontrou a sua avó e avô por fim- -
Yakasında küçük parıltıları olan pembe elbisemi giymiştim ve ayak tırnaklarıma sürdüğüm ojeyle renkleri uymazsa diye korkuyordum.
Tinha o meu vestido cor-de-rosa com os brilhantes na gola, e tinha medo que não combinasse com a cor das unhas dos pés.
Yanında, ayak pedalıyla çalışan küçük bir bileme aletiyle dolaşırdı.
Andava com uma máquina de amolar que funcionava a pedal.
İçinde ayak değil, şeker var Bazen ise küçük oyuncaklar
Não tem um pé Mas tem doces Às vezes É cheio com brinquedos
"Eylemleri, liderlerin ayak işlerini yapmakla sınırlı" "küçük bir çalışan" mı?
"Uma operacional menor, cujas atividades se limitam a fazer recados aos líderes?"
Küçük bir kasabanın ayak işlerine bakan bir çocuk. Dar görüşlü olmayalım.
Então é de uma cidade muito pequena garoto ariano, mas altamente apropriado.
Düşün. Yakında ayak altında koşturup duran iki küçük O'Brien olacak.
Em breve, haverá dois pequenos O'Briens a correr por aí.
Sadece küçük bir'değişikliğe ayak uydurma sorunu'yaşıyorum.
Tenho apenas um problema em adaptar-me a mudanças. Estás aqui!
Ve işte küçük kız kardeşim Kahire'nin ortasında yalın ayak, üzerinde bir kaftanla geziniyor.
E ali está ela, a minha maninha... descalça no meio do Cairo com aquelas vestes.
Küçük adamımın ayak seslerini duyuyorum.
Estou a ouvir o meu homenzinho aí fora.
Magnezit toz üzerinde ayak izlerimi gördüğümde, "Bir hologram için küçük, ama insan türü için büyük bir adım" diye düşündüm.
eu deixei minhas pegadas na poeira de magnesita, e pensando,'Um pequeno passo para um holograma, um grande salto para a humanidade ".
On küçük el parmağı, on da ayak parmağı var.
Contei 10 dedinhos nas mãos e dez dedinhos nos pés.
Küçük blenderini satıyorsun, patenlerini satıyorsun... ve içinde ayak olmayan bu çorapları.
Vende o teu pequeno Blender e os teus pequenos patins e estas meias sem espaço para os pés.
Bir de logo tasarladım. " Şut'un Ş'si küçük bir ayak biçiminde.
E eu desenhei um logótipo... o "G" no "Gozo" é um pezinho.
İnsanlar onlara ayak bileklerini, bağlarını, köprücük kemiklerini vermiş. Onları o sıkı küçük vücutlarınıza giymelisiniz.
Houve gente que deu tornozelos... ligamentos, clavículas... ao serviço desses mesmos uniformes que têm nos vossos corpinhos.
Ne şirin, küçük bir ayak! .
Com pézinhos tão bonitos.
Küçük gümüş ayakkabılarınla ayak ucuna basarak yürü... - Dördüncü ders tamamlandı.
A quarta lição está completa.
Savcı ayak bileğinde daha küçük ısırık izleri buldu.
O médico legista encontrou pequenas mordidelas no tornozelo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]