Muhtemelen traduction Portugais
31,564 traduction parallèle
O hâlâ ne olacağını merak ediyor. Muhtemelen aşağıya bakıyor.
Ele ainda está se perguntando o que aconteceu, provavelmente vai olhar para baixo.
Para atışı kesin bir hassasiyet ve bütünüyle kararlılıkla gerçekleştirilmezse, muhtemelen bir felâketle sonuçlanır.
O tiro do dinheiro, se não realizado com absoluta precisão e comprometer todo o coração, provavelmente será um desastre.
Senin yardımın olmasaydı muhtemelen bugünlere gelemezdim.
Eu, provavelmente, não sairia da adolescência se não fosse por tua ajuda. Não achas que não sei disso.
Muhtemelen bana çıkma teklif etmek...
Deve achar que convidar-me para sair seria...
Sizin yerinizde olsam ben de muhtemelen böyle hissederdim.
Se estivesse no vosso lugar, talvez sentisse o mesmo.
- Bridget'ın çığlığı muhtemelen Kevin'i uyandıran şeydi.
O grito da Bridget provavelmente foi o que acordou o Kevin.
- Muhtemelen.
- Quer dizer, provavelmente.
Muhtemelen biz birlikteyken birini bizi izlemesi için...
Talvez alguém nos tenha visto enquanto estávamos...
Gabriel bu sabah gelmiş, muhtemelen para isteyecek.
Ele chega esta manhã, deve querer dinheiro.
- Dükkan muhtemelen kapanmıştır.
- A loja deve estar fechada agora.
Doktor bebeğin ne olduğunu biliyor, ultrason cihazı biliyor, Raj biliyor çocuğun Grey's Anatomy fan grubu muhtemelen biliyor.
A médica sabe o sexo do bebé, a ultrassonografista, o Raj, até o fórum online dele de Grey's Anatomy já deve saber.
Muhtemelen öyle.
Talvez não.
Muhtemelen gizli de çalışıyordur.
Também deve trabalhar bastante em segredo.
- Muhtemelen kaburgasıdır. Ben...
- Provavelmente a costela dele.
Muhtemelen resimdekinden daha az temizdir ama- -
Ele não deve estar tão limpo quanto na foto, mas...
Muhtemelen çok gergin olduğun içindir.
Isto é muito desconfortável. É provavelmente porque estás muito tenso.
Muhtemelen ayağını sürerek girip "Kürek kırıldı Bir milyon daha?" "Evet, tabi ki, mutlu oluruz."
Ele provavelmente baralhou-se : "Eu parti a minha espada." "Outro milhão?" " Sim, claro.
Muhtemelen çok değerlidir.
Provavelmente é precioso.
Muhtemelen, bagajda su dolu bir tankı olmadığı için.
Provavelmente porque não tem um tanque cheio de água na bagageira.
Muhtemelen bir şekilde ekolojik olan bir motorsport olayı.
Um evento automóvel que é presumivelmente ecológico de alguma forma.
- Muhtemelen sadece... ilkbaharda temizlenmelidir.
- Provavelmente é só... uma primavera limpa.
Bu muhtemelen bu ormanlardan çıkan en neşeli program olacak.
Isso provavelmente será O programa mais alegre Para sair desta Pescoço das madeiras desde...
Olivia, muhtemelen Şükran Gününü kutlamayacaksın, değil mi?
Ah, Olivia, suponho que se calhar não celebras Dia de Ação de Graças, correto?
Peki ne yapacaksın? Sunset Parkındaki gözde mekanıma gideceğim, muhtemelen orada Rocky II'yi oynatacaklar.
Estarei a caminho para o meu favorito bar mergulho em Sunset Park onde estará a passar o Rocky II.
Çok sayıda yaralı var, muhtemelen iki kişi de öldü.
Há vários feridos e possivelmente dois mortos.
Bütün gün dondurma çıkarıyor, muhtemelen bir kolu ötekinden büyüktür.
Ela passa o dia todo a tirar gelados. Provavelmente tem um braço maior do que o outro.
Muhtemelen vardır zaten.
Se calhar já tenho.
Ve muhtemelen özgürlük için uygun adım atarken ki göğüs kabarman.
E deve ter bolhas nos pés devido às marchas pela liberdade.
Uh, aslında, muhtemelen daha uzun bir konuşma olacak, - ama tanıştığımıza memnun oldum.
Bom, isto requer uma conversa mais longa.
Muhtemelen düşünmüşsündür.
Oh. Se calhar era.
Muhtemelen benden nefret eden.
Talvez aquele que me odeia.
Walter muhtemelen ölümüne düşüyor ve milyonda bir ihtimalle Cabe onu havada yakalamayabilir çünkü hayali Paige sandığı bir kola tutunuyordu.
Ele está a cair para a morte e o Cabe pode não conseguir apanhá-lo no ar, numa hipótese num milhão, porque estava pendurado na alavanca que pensava ser a Paige imaginária!
Muhtemelen "emredersiniz" gibi sıkıcı bir şeydir.
Provavelmente foi algo entediante, tipo "sim, senhor." Mas não sei.
O yöne gidiyorlarsa muhtemelen Henson ikizlerinin kaybolmasını araştırıyorlardı.
Se eles seguiam naquela direcção, significa que deviam estar a seguir o desaparecimento dos gémeos Henson.
Muhtemelen bizim için hoş olmaz ama...
Provavelmente vai ser péssimo para nós, mas...
Ne saklıyorsun? Muhtemelen, duymaktan çok hoşlanacağım bir şey söyleyeceksin.
O que tens tu recalcado Eu quero mesmo saber.
Muhtemelen iyi fikir.
- É capaz de ser boa ideia.
Mattathias adında bir adam vardı. beş erkek çocuğa ve muhtemelen kızlara sahip, - - ama biz asla bilemeyiz çünkü hikayemize burada başlıyor- - ve bir çocuğunun ismi
E havia um homem chamado Matatias que tinha cinco filhos e talvez algumas filhas, mas nunca saberemos, pois a História é mesmo assim...
Yetişkinken muhtemelen her şey yolunda, ama küçük bir çocuk olunca gerçekten can yakıyor.
O adulto em ti pode estar bem, mas o rapazinho continua a sofrer.
- Belki biraz şarap bunun için yardımcı olur. - Muhtemelen. - Evet.
- Um pouco de vinho talvez ajude.
Ayrıca Cadlar Bayramı'ndayız. Sende bana muhtemelen Mezar Hikayeleri ya da Musallat Olunmuş Hayatlar'dan çaldığın şu hayalet hikayesini anlatıyorsun.
E estás-me a contar esta história sobre fantasmas que, provavelmente, deves ter visto nos "Tales from the Crypt" ou em "Haunted Lives,"
Aslında muhtemelen... gerçek katili yakalamak için yardım bile edebilirim.
Ainda que, possivelmente, eu pudesse dar uma ajuda a apanhar o verdadeiro assassino?
Onu düşünmeden bir günüm bile geçmiyor, o yüzden bunun seni nasıl yiyip bitirdiğini anlayabiliyorum. evden kaçmanın babanın ölümüne neden olduğunu ve eğer eve dönseydin babanın şu an muhtemelen hayatta olacağını bilmen falan.
E não há um dia que passe que eu não pense nele, então... entendo como é que isso te deve assombrar, sabendo que a tua fuga afectou o teu pai daquela forma e se tivesses ido para casa
Muhtemelen uzun süredir bitmişti.
Provavelmente há um bom tempo.
Hayır, kesinlikle 9mm ama... düşündüğüm şey, çıkış yarası muhtemelen giriş yarası olduğu.
Não, foi sem dúvida uma 9mm, mas... O que eu julgava ser o ferimento de saída é muito possível que seja o de entrada.
Muhtemelen geceleri de silahınla uyuyorsun.
Provavelmente, deves dormir com a tua arma.
Muhtemelen silahınla evlenebilirsin bile...
Casarias com a tua arma...
Muhtemelen.
Provavelmente.
O ses neydi? Muhtemelen ormandaki bir hayvandan gelmiştir.
O que era aquele barulho?
Carl'da muhtemelen I.T.P. olduğunu da unutmayalım.
E ele está com PTI.
Muhtemelen uyuşturucu kullanıyor.
Talvez seja toxicodependente.