Imkânı yok traduction Russe
994 traduction parallèle
Siz majesteleri imkânı yok, yapamaz.
{ C : $ 00FFFF } Это было мучительно.
Bu iş için 30.000 bulmamın imkânı yok.
Я не дoстану 30 штук на эту пoкупку.
Anlamanızın imkânı yok.
Так, как ты никогда не смогла бы понять.
- Biletler olmadan imkânı yok.
- Без билетов - нельзя.
5 dakikada çıkmasının imkânı yok. "
Они никак не смогут завершить это за пять минут. "
Arabanın haşat olması, çekici parası ve trafik cezasını ona geri ödememin imkânı yok.
Все эти деньги за разбитую машину, буксировку, ещё и штраф я никак не мог ему заплатить.
- Paradise demiş olmamın imkânı yok.
- Я бы никогда не сказала "Парадиз".
O adamın küçük ve tatlı bir dedikoduyu anlayabilip kendisine saklamasının imkânı yok.
Эти люди не понимают, что это такое услышать хорошую сочную сплетенку и держать её в себе.
Yani, boyumu uzatmamın imkânı yok.
То есть сейчас я не могу увеличить рост.
- Sebebin o olmasının imkânı yok.
- Не может это быть причиной.
Dairemiz üzerine oynamamızın imkânı yok.
Мы никогда не будем играть на нашу квартиру.
Olmaz Ross. Odayı böyle terk etmemin imkânı yok.
Я ни за что не выйду в таком виде!
Sonunu o zaman yaptığınız gibi yapmanızın imkânı yok diyecektim.
Вы бы ни за что не смогли сделать концовку такой же, как тогда.
Odayı böyle terk etmemin imkânı yok. Yapma Rach.
Я не выйду из этой комнаты в таком виде!
Bak, bu adamla kumarhaneye gitmemin imkânı yok!
Я ни за что не пойду в казино с этим мужчиной.
Fakat o işi yapmayı benim kadar istemesinin imkânı yok.
Да, но не может быть, что ей это нужно так же сильно, как мне.
Yazarsan değiştirme imkânın yok!
- Батюшки... ты не сможешь потом исправить Пиши карандашом!
Sana karşı koymama imkân yok Danny.
Я тебе уже несу другое, красавчик.
- İmkânı yok mu hiç?
- А так никогда не бывает?
Bir keçi alma imkânım var, ama isteğim yok.
Имею возможность купить козу, но не имею желания.
Çirkin bir erkek beni büyüleyemez. İmkânı yok. Derhal bitiririm.
Если я считаю кого-то уродом, он сразу же лишается доброты в моих глазах.
- İmkânı yok.
Дело не в уродстве.
İmkânı yok!
Ни за что! Не могу я, не могу!
İmkânı yok.
Наверняка нет.
O sonuçlar hiçbir şekilde doğru olamaz. İmkânı yok.
Показания все равно не могли быть верными.
Bu şartlarda onun ya da başkasının göğsünü açmama imkân yok.
дем циметаи ма веияоуяцгсы йаты апо аутес тис сумхгйес.
Başka şansım olmadıkça, bu şartlarda onun ya da başkasının göğsünü açmama imkân yok.
ейтос ам дем евы аккг епикоцг, дем циметаи ма веияоуяцгсы йаты апо аутес тис сумхгйес.
Apollo, ne kadar zamandır uçuyorlar ya da hedeflerine ulaşabilecekler mi bilmemize imkân yok.
апокко, йамеис дем неяеи посо йаияо бяисйомтаи се птгсг г ам ха йатажеяоум ма жтасоум стом пяоояисло тоус.
Mekik kalktıktan sonra patlayıcılara ulaşmamıza imkân yok.
дем упаявеи тяопос ма жтасоуле стис болбес локис жуцеи то кеыжояеио ;
Ama şimdi, ayırt etmene imkân yok.
А сейчас по-другому : видишь и не знаешь, кто это.
- O mu? İmkânı yok.
- Кондитером?
Bilmiyorum. Çünkü bunu sözlerle anlatmaya imkân yok.
Я не знаю, потому что не умею передать словами.
- İmkânı yok.
- Без шансов.
İmkânı yok.
Это невозможно.
Bu şartlar altında onları oradan ışınlamamıza imkân yok.
У нас нет никакой возможности транспортировать их оттуда. Не в этих условиях.
İmkânı yok be.
На хуй.
Belirtilerin çoğunun dün ortaya çıkmış olmasına imkân yok.
Большинство этих симптомов не были заметны ещё вчера.
Kaç tane saldırgan olduğunu bilmemize imkân yok.
И мы не можем знать, сколько их еще осталось.
Başarmana imkân yok.
Это не сработает!
Bölgenize giren veya çıkan yağmacılara ve diğer gemilere müdahale izni vermeden gemilere göndermeme imkân yok.
Не имеет значения. Я не могу отправить их на ваши границы без надлежащих полномочий перехватывать пиратов и другие корабли, входящие в зону или выходящие из нее.
O cümleyi beni gururlandıracak şekilde bitirmene imkân yok
Ты не сможешь закончить эту фразу так, чтобы я тобой гордился.
O bedeni bana ait olduğunu bulmalarına imkân yok.
Они никак не узнают, что это моё тело.
Yok etmemizin bir imkânı var mı?
Мы сможем ее уничтожить?
İmkânı yok. En heyecanlı kişi benim.
Нет уж, я волнуюсь сильнее.
İmkânı yok!
И никогда!
Yakında oğlunuz düşmanı yenmek için gökten düşecek sizin sevgi ve teşvik mektuplarınız ona savaşacak yüreği verecek ve bu şekilde kaybetmesine imkân yok.
Скоро Ваш сын сделает свой первый прыжок и вступит в бой с врагом. Ваши письма, наполненные семейным теплом, направят его боевой дух.
İmkân yok.
Ни за что.
İmkânı yok!
Подождать? Ни за что!
İmkânı yok!
Ни за что!
Bunların Ava Parulis'e ait olmalarına imkân yok.
- Ни коим образом это не могло принадлежать Аве Парулис.
Dinle Danny'nin gitmiş olmasına imkân yok.
Слушай, я говорю тебе, не может быть, чтобы Дэнни ушел.
imkanı yok 151
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73