Iz traduction Russe
5,414 traduction parallèle
- Üstünde hiç iz yok gerçi.
Так на ней нет следов.
- Bir iz bırakmış.
А он оставил-таки отметину.
Yara izine bakılırsa birkaç hafta sürmüş, ama bağlandığına dair bir iz yok.
Судя по рубцовой ткани, это случилось больше недели назад, но нет никаких следов связывания.
Kafatasında iz bırakmış gibi duruyor.
Похоже, это оставило штамп на его черепе.
Ne tür bir cinayet aleti vücutta öyle bir iz bırakır?
Какой же предмет мог оставить такой отпечаток?
Nazi Almanyasında, Naziler temas kurdukları her şeye iz bırakmakla takıntılıydılar. Devlet malı olarak görüyorlardı. Özellikle de değerli eşya olarak.
Во времена Третьего Рейха нацисты навязчиво отмечали все, что было связано с их имуществом, особенно то, что имело ценность.
Rick'in deposunu aradık ama hâlâ altından iz yok.
Мы обыскали склад Рика, но никаких признаков золота.
Kurbanın sağlığı gayet yerindeymiş şüpheli bir iz yada yara yok.
В остальном у жертвы было хорошее здоровье, никаких подозрительных отметок или ран.
Kurbanımızın nerede öldürüldüğünü söyleyecek bir iz bulabilecek misin bak.
Посмотри, возможно ли проследить со свалки до места, где убили нашу жертву.
Tek bir iz var.
Здесь больше нет вмятин.
Ve cesedinden hiç iz bile yok mu?
Тело так и не нашли?
Gerçek anlamda su geçirmedikleri için iz bırakırlar.
Они буквально сбрасывают покров и, следовательно, оставляют след.
Newcastle ekibimizin üstünde iz bıraktı.
Ньюкас оставил след на нашей команде.
Arkamızda iz bırakmadığımız zamanlardı.
Тогда мы ещё заметали следы.
1782'de iz bırakmadan ortadan kayboldu.
Он бесследно пропал в 1782.
Sen burada kalıp Claire Bennet'ten bir iz var mı öğren.
Оставайся здесь и не проморгай Клэр Бэннет.
Sen burada kalıp Claire Bennet'ten bir iz var mı öğren.
Останься и не проморгай Клэр Бэннет.
Ne planlıyorsanız, herhangi bir iz bırakmayın.
Что бы вы там не планировали, не оставляйте следов.
Ayni silahın ustünde iz birakmamak icin eldiven giyen bir suclu gibi. her siber guvenligi kendini saklamak icin kullandm.
Как преступник, который надевает перчатки и стирает серийный номер с оружия, вы приняли меры предосторожности, чтобы не раскрыть себя.
Dijital bir iz birakir.
Остался цифровой след.
İki tane ceset, hiç bir yerde iz bırakmamış.
Двое погибших, её и след простыл.
Hızlandırıcı ya da yangın çıkaracak bir cihazdan iz yok.
Следов катализатора нет, зажигательного устройства тоже.
Hemen hepsi bu onlara aynı iz var.
Почти все эти следы содержат остатки того же вещества.
Peki, çünkü Iz kanıt, olay yerinde toplanan... şüphelilerin ayakkabı üzerinde granüller ceviz kabuğu öğütülür.
Ну, потому что вещество на следах, собранных на месте убийства, гранулы на обуви подозреваемых... это молотая скорлупа грецкого ореха.
Kalsiyum hipoklorit bir iz Onlar da içerir.
Они также содержат следы гипохлорита кальция.
Kömür yakma ve kimyasal iz.
Обугливание и химические добавки.
Hey, bu zemin ceviz kabuğu iz gibi görünüyor Ödedi olabilir.
Похоже молотая скорлупа даёт нам зацепку.
Silahları alın ve hiç iz bırakmayın.
Бери оружие и не оставляй следов.
Geride fazla iz bırakmaya başladık.
Многовато трупов оставляем.
- Henüz bir iz yok.
Ее нигде нет.
- Arkada hiçbir iz bırakma.
Не оставляй ничего. Не переживай.
Luis'den bir iz yok.
Ни следа Луиса.
- O iz bu akşamdan önce orada var mıydı bilemiyorum.
Я незнаю, была эта отметина там раньше или нет.
Kaynağı konusunda hiçbir iz yok.
Я понятия не имею откуда именно он идет.
Taze iz yok.
Там нет свежих следов протекторов шин.
Cinayete dair bir iz yok.
Это не убийство.
İğrenç. Kuş cinayetine dair iz de yok.
Нет, птиц никаких не было.
Araştırdım ve iz Illinois'de FBI sabıkasına işlenmiş bir tabancayla bağlantılı.
Я проверил, отпечаток связан со списком проводов ФБР в Иллинойсе.
Takip edebileceğimiz bir iz yok.
Никаких следов.
Başka iz yok.
И больше ничего.
Ama onlar önce iz bırakanlar değil.
Но прежде они оставили свой след.
Kameralar veya çantaya ait bir iz bulamadım.
Ни камер, ни сумки, в которой они лежали.
Nighthorse'dan hiç bir yerde iz yok.
Найтхорса нигде нет.
Belki bu çıktı bize bir iz verir.
Ну, возможно, на этой распечатке есть отпечаток.
Kısmi bir iz buldum.
Я нашёл частичный.
Cadillac'tan bulduğumuz iz ne durumda?
Как это вяжется с уликами, найденными в Кадди?
İki iz kalıntısını da burada bulduk. Yolcu koltuğunun yanında.
Ну, мы нашли обе улики здесь, рядом с пассажирским сиденьем.
Cara iz yok.
Ни признака Кэры.
Malcom'dan iz yok ama çabucak gelmeye çalıştım.
Никаких зацепок по Малькольму, но я пришел, как только смог.
İz bırakmamak için eğitildik. tamam mı?
Нас учат не оставлять после себя никаких следов.
İz yok. Gözetleme kameralarında, gerçek zamanlı yüz taraması yapıyoruz.
Не попадали в поле зрения У нас запущенна программа распознавания лиц в реальном времени со всех камер видеонаблюдения.
izzy 53
izin 21
izle 322
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izleyeceğim 17
izin 21
izle 322
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izleyeceğim 17
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
izin vermeyeceğim 39
izin vermem 29
izin mi 17
izin verildi 70
izliyorum 23
izin verilmiştir 32
izle beni 57
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
izin vermeyeceğim 39
izin vermem 29
izin mi 17
izin verildi 70
izliyorum 23
izin verilmiştir 32
izle beni 57
izin verin 236
izin ver açıklayayım 22
izleyin 125
izin ver gideyim 18
izledim 20
izle bak 16
izledin mi 19
izler 19
izleyin beni 16
izle onu 30
izin ver açıklayayım 22
izleyin 125
izin ver gideyim 18
izledim 20
izle bak 16
izledin mi 19
izler 19
izleyin beni 16
izle onu 30