Oraya bakın traduction Russe
118 traduction parallèle
- Bakın, oraya bakın.
- Смотрите.. Смотрите туда.
Kantinin oraya bakın.
Проверьте торговые автоматы.
Siz gidip oraya bakın.
Посмотрите там.
İhtiyarın oraya bak.
Может, он у старика?
Bak buraya, sürücü, bu arabayı Lordsburg'e gitmek üzere yola çıkardın ve oraya vardırmak da görevindir!
Мы отправились в Лорцбург, и ваш долг, кучер, нас туда довезти.
Bakın, hüviyetimi selde kaybettim de... nasıl olsa oraya girdiğinize göre, belki... bana biraz Old Harper alır mısınız... alkollü içki?
Видите ли, я потерял свои документы во время наводнения. Вы не возьмете для меня "Олд Харпер"? Покрепче.
Bakın, sizi oraya arabamla bırakıp sonra eve dönebilirim.
Эй, смотри, я мог бы подбросить тебя туда и потом поехать домой.
Mektup sonra, ağaçların oraya bak.
Почта будет позже. Следи за деревьями.
Bakın, Maine'de bir yerimiz var, yazın oraya gidebiliriz.
У нас есть место в Мэне : вы можете пользоваться им летом.
Oraya bakın!
и смотри!
Hayır, bak avukat endişelenecek bir şey olmadığını söyledi, ve oraya gidince de bağlantıyı koparmayacağız.
Нет, адвокат мне сказала, что не о чем волноваться. И когда мы уедем, мы будем поддерживать с ней контакт.
Dailieslerim gibi, bakın oraya, Clar?
Нравится мой съемочный материал, Клар?
Oraya bakın!
Смотрите везде!
Yakıt depolarının oraya bak.
Посмотрите, что вы можете найти вокруг топливных баков.
# Bakın oraya kim geliyor #
Посмотри-ка Посмотри-ка
Oraya gitmişken 15. katta bir dur da, işini bilen insanların ne yaptığına bir bak.
На обратном пути загляни на пятнадцатый,.. ... увидишь людей, которые знают, что делают.
Size göre oraya gitmeye karar vermek için delirmiş olmalıyım? Şu halime bakın.
Только посмотрите на меня.
Bana inanmıyorsanız, oraya gidin bakın.
Поезжайте в старую церковь, если вы мне не верите.
Bak senin sorunun ne bilmiyorum ama Joshua nın izini buldum ve hemen oraya gitmem lazım.
- Послушай... Я не знаю, в чём твоя проблема, но у меня есть наводка на Джошуа, и я ухожу.
Bakın bayım, oraya giremezsiniz.
Сэр, вам туда нельзя.
Hayatımızın geri kalanında oraya bakıp anılarımızda yaşatmamız için.
Мы будем любоваться этим до конца наших дней!
Bakın oraya da uyuyor.
Сюда она тоже подходит. - Да.
Oraya da bakın, çok fazla çocuk var.
Посмотрите там, там больше детей.
- Palto askılarını şu sınıfa koyduk. Oraya bir bakın.
Мы поставили несколько вешалок с одеждой в той аудитории, посмотрите там.
- Bakın bakalım sizin oraya geliyor mu?
- Проследить за его прибытием.
Oraya bakın.
Смотрите!
Bak, onun yanında olmasını ve hatırlattığı anıları sevdiğini biliyorum. Güneşli Stars Hollow günlerinde el ele tarlalarda koşturup The Carpenters şarkıları söylerdiniz ama o buraya ait değil. Oraya ait.
Послушай, я понимаю - тебе нравится, когда она рядом, напоминает о тех солнечных деньках в Старз Холлоу, когда вы двое, взявшись за руки, бегали по цветущим лугам и распевали народные песенки, но она не принадлежит этому месту, она оттуда.
Bakın, kız oraya çocuklara ödül olarak getirilmişti.
- Не думаю. Её доставили как поощрительный приз.
Oraya varınca sponsorlarınızı bulmak için adres rehberine bakın tamam mı?
Приехав в город, найдете своих спонсоров через информационную директорию. Ясно?
Bakın beyefendi, kendinizi iyi hissetmiyorsanız ilerideki kasabada bir hastane var, oraya gidin.
Сэр, если вам нездоровится, советую заехать в больницу. Да, да.
Bakın, eğer beni yeniden hapishaneye götürecekseniz... hiç durmayın, vurun beni, çünkü oraya asla -
слышьте, парни, если вы меня хотите вернуть в тюрьму... лучше просто застрелите на месте потому как...
Bana bakın, onu taşımışsınız taşımamışsınız hiç umrumda değil onu oraya çıkartıp, o bayrağı dikin ve oraya sabitleyin.
- Сам? Ладно, слушайте меня. Понесёте его, если потребуется, мне наплевать.
Ormanın oraya bakıp çöp bidonlarını araştırırım.
Я посмотрю в лесу и проверю мусорные баки и все такое.
Bakın! İşte oraya!
Смотрите, смотрите!
Bak oraya, kızgın bir Rus helikopteri.
Только гляньте, что там в небе? Злобный Русский вертолётчик.
Bak, aşağıda güvenilir bir benzin istasyonu var, seni oraya götüreyim, burada beklemek zorunda kalmazsın.
В паре километров есть заправка, там Вы будете в безопасности. Давайте я подброшу Вас туда, чтобы Вы одна тут не стояли.
Evet, yolda işedin diye, oraya vardiya değişiminden hemen sonra, görevliler daha dinç ve gayet isteklilerken varıp, böyle salakça giyindin diye. "Bir Salı öğlen vakti giydiğim şu rengârenk sürtük elbisesine de bakın" der gibi.
Ну да, из-за того, что приспичило, из-за того, что погранцы как раз сменились и были свежие да энергичные, из-за того, что ты оделась так нелепо, типа "проверьте мою задницу", как шлюха из кино - - в середине дня во вторник.
Ben ortalığı toparladım biraz. Sen de bakın oraya buraya,
Я тут немного прибралась, но ты все же посмотри сам.
Bir de bana bakın. İstesem de onu oraya sokamazdım.
Я бы не смог его туда запихнуть, даже если б очень постарался.
Arkadaki ağaçların oraya bak. Atın üsteki adamlara.
Присмотритесь, там где среди деревьев наездники.
Oraya çocuklarını götürürler " hey Vlad, şu taşlara bak onları patates olarak düşünelim.
Опускать туда детей. "Эй, Влад, посмотри какие камешки. " давай притворимся что это картошка.
Bak çavuş Dunn arabasını tam evin önüne park etmiş. Oraya yollandığından.
Я разыскиваю преступника, который вошел в дом и застрелил четырех человек, причем двое из них - дети.
Ve herkesi aşağıdaki gaz istasyonunun oraya gönder. Olası bir çatışmanın izlerini kontrol edin ve bakın bakalım dün gece hiç telsiz çağrısı ya da telefon edilmiş mi?
и пошлите всех на эту заправку, поищите там следы возможной перестрелки, и проверьте, были ли сообщения по рации или рапорт об этом.
Tamam, bizim oraya bakıyorlar. Açelyalarımıza bayıldıklarından baktıklarını da sanmıyorum.
Все смотрят на наш дом, и я не думаю, что они любуются нашими азалиями.
Banyoya da bakın, belki oraya saklanmıştır.
Может попробовать в ванной? Может она проскользнула туда?
Oraya gidip, biraz bakınır olay sırasında nerede olduğunu öğrenirim.
Я просто пойду к ней, порасспрашиваю немного. Посмотрим, есть ли у неё алиби.
Sonra oraya bakıyorum... " Neden o dolapta olsun ki? O dolabın rafları var...
Какого хера я смотрю в этом шкафу, там полки.
Bak, yarın oraya geleceğim.
я выезжаю завтра.
Bakın, onu şimdi götürürseniz oraya varana kadar elinizde bir ceset olur.
- Слушайте, если вы его сейчас заберете, вы получите на руки тело к тому времени, как туда приедете.
Bakın, soyacağımız depo, oraya gittiğimizde boştu, tamam mı?
Как только мы увидели, что на складе ничего нет, мы свалили.
Bak, oraya Buzz'ın yanına gitmeni istiyorum, Sana internette yapacak bir şeyler bulacak.
Иди к Баззу, он найдет тебе в Интернете,
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bakın kim geldi 23
bakın hele 21
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bakın kim geldi 23
bakın hele 21
bakın bayım 46
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69
bakın burada kim var 25
bakın bana 20
bakın beyler 30
bakın işte 18
bakın şuna 23
bakın kimler gelmiş 31
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69
bakın burada kim var 25
bakın bana 20
bakın beyler 30
bakın işte 18
bakın şuna 23
bakın kimler gelmiş 31
bakın burada ne varmış 17
bakın millet 24
bakın hanımefendi 18
bakın burada kim varmış 20
bakın doktor 20
bakın efendim 47
oraya 298
oraya git 101
oraya geliyorum 69
oraya gidiyorum 49
bakın millet 24
bakın hanımefendi 18
bakın burada kim varmış 20
bakın doktor 20
bakın efendim 47
oraya 298
oraya git 101
oraya geliyorum 69
oraya gidiyorum 49
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidemezsin 37
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya bak 56
oraya gidin 38
oraya gitmeliyiz 19
oraya giremezsin 27
oraya gitme 62
oraya geç 17
oraya gidemezsin 37
oraya gidelim 54
oraya koy 38
oraya bak 56
oraya gidin 38
oraya gitmeliyiz 19
oraya giremezsin 27
oraya gitme 62
oraya geç 17