Tah traduction Russe
567 traduction parallèle
Verdiğiniz tahıllar için size minnettarız.
которое Вы нам отдали!
Bölge altın, gümüş, bakır ve tahılla ön plana çıkıyormuş.
Температура 73 градуса, в местности полно золота, серебра, меди.
Burası da tahılları sakladığı tavan arası.
А это чердак, где он хранил запасы зерна.
Korsanlar Mısır'dan tahıl ikmalini kestiler... ve Spartacus tüm Güney İtalya'da ticareti yağmalıyor.
Пираты перерезали нам доступ к поставкам египетского зерна... а Спартак губит торговлю всего юга Италии.
5. koridor : Şekerler, kurabiyeler, tahıl gevrekleri, turşular.
Галерея номер пять : конфеты, печенье, крупы, соленья!
Ve prenses hırsından kendi saçları ile kendini asmış, çünkü o, tam olarak tahıl çuvalında kaç tane tene olduğunu, denizde kaç tane damla olduğunu ve gökte ne kadar yıldız olduğunu saymış.
И принцесса от злости повесилась на собственной косе, потому что он совершенно точно сосчитал сколько зерен в мешке, сколько капель в море, и сколько звезд на небе. Так выпьем же за кибернетику!
Kuban - tahıl ambarı, Kavkazlar ise nedir?
Кубань - житница, а Кавказ - это всесоюзная - что?
Kavkazlar hem demirci, hem tahıl ambarı ve temenni yeri.
Нет! Кавказ - это всесоюзная и кузница, и здравница, и житница.
Bu yüksek verimli bir tahıl çeşidi dörtlü bir buğday ve çavdar melezi.
Квадротритикал - высокоурожайное зерно, четырехлопастный гибрид пшеницы и ржи.
Tahılın kökü trikaleye dayanıyor, soyu, 20. yüzyılda Kanada'ya kadar izlenebilir...
Это рассадочное зерно, тритикал, его происхождение уходит корнями в Канаду 20-го века- -
Bu, Sherman Gezegeni'nde yetişecek tek Dünya tahılı.
Квадротритикал - единственное зерно, способное расти на планете Шермана.
Tahılın korunmasını istiyorum.
Это зерно должно быть под охраной.
- Benim tahılımı yiyor.
Он ест мое зерно.
Bu gezegeni kazanmamızın anahtarı kuadrotritikale tahılıdır.
Ключом к нашей победе это зерно квадротритикале.
Tahılın güvenliği ve proje sizin sorumluluğunuzda.
Безопасность зерна и всего проекта - это ваша ответственность.
Bu tahılı güvende tutmanı istiyorum.
Я хочу, чтобы вы охраняли зерно.
Mr. Baris, tahıl çevresinde görevlilerim var. Klingonların çevresinde görevlilerim var.
Мистер Барис, я выставил охрану у зерна и приставил охрану к клингонам.
- Sıkışmış? Tahılımın içinde?
Моего зерна?
Tahılın yenilmesi için de süre lazım ve ona göre de yer açılması gerekiyor.
И учитывая количество съеденного зерна и размеры склада.
Tahılda bir şey var.
Логично предположить, что что-то не так с зерном. Да.
Bu tribblelerin, tahılın, her şeyin analiz edilmesini istiyorum.
Док, я хочу анализ трибблов, зерна, всего.
Bones, tahılda ne var?
А что с зерном, док?
Tahıl dolu bir ambarda, açlıktan telef olarak ölmüşler.
В складе, полном зерна, они умерли от голода.
- Tahılı ben zehirledim.
Ладно! Я отравил зерно, только уберите их.
Sonuçta benim tribblelerim zehirli tahıl meselesine seni uyandırdılar. Ve onlar sana Klingon casusunu bulmana yardım ettiler.
В конце концов мои трибблы указали вам на отравленное зерно и помогли разоблачить клингонского агента.
Sherman gezegeni kuadrotritikale tahılına birkaç hafta geç kavuşacak.
Хорошо, значит планета Шермана получит свой квадротритикал всего на пару недель позже.
- Tahıl, patates, fasulye. - Ne söylemeye çalışıyorsun?
Зерновые, картофель, бобы.
Şehir, tahıl ve koyun yönünden zengindi ve hepsi kralın mülkiyetindeydi.
Все это принадлежало царю. Твой дядя Пелий отнял у твоего отца власть.
Bristol'da tuttuğunuz tahıl, erzak ve 200 top karşılığında.
В обмен на всё, что осталось в Бристоле и на 200 пушек.
Belki şuradaki tahıl çuvallarının ardına da birkaç tane silahlı adam.
Ещё парочку с ружьями за бочками.
Mankato'dan tahıl çuvalları tedarik ediyorum.
Мне привезли несколько мешков зерна из Манкато.
Çatıyı tamir edip tahılları istif edeceğim.
Я построю крышу и сложу зерно.
Tahıl çuvallarını dizmekle bitmiyor ki.
Дело не только в разгрузке зерна.
İşte bu yüzden Zardoz size tahıl yetiştirtti.
вот почему Зарзоз заставил вас выращивать овес.
Bir iki Boray yanından geçip kadınlarımızın birkaçını alıp giderler. Ama çoğunlukla sadece biraz tahıl ve tabii bir de şerifi kaybederiz.
лета емас г дуо лпояезс еявомтаи лафи тоу йаи аяпафоум леяийес цумаийес акка... йуяиыс вамоуле кица ситгяа.
Tüm bu insanları beslemek için okyanuslarda tarlalara ihtiyacımız var. Yüksek kazançlı ürünler geliştirmek için hastalıklara dirençli tahıllar yetiştirmeliyiz.
Чтобы накормить людей, нам надо создавать высокоурожайные сорта.
Bazı günler bir iki lokma meyve yer. Diğer günlerde de sadece tahıl gevreği.
Иногда несколько дней только какой-нибудь фрукт или два, а потом ест только одни каши.
tahıl alım kayıtları, toprak satışları kralların zaferleri, rahiplerin heykelleri yıldızların konumları tanrının kulları.
Люди вели записи покупки зерна, продажи земли, королевских триумфов, церковных законов, расположения звёзд, молитв богам.
Meyve, sebze konserveleri var ayrıca, balık ve et ve her çeşit tahıl ürünleri.
У нас есть консервированные фрукты и овощи консервированная рыба и мясо, изделия из зерна для горячих и холодных блюд.
Post Tostları, Corn Flakslar, Şekerli poğaçalar pirinç ve buğday kremi, tahıl unu.
Сухарики, кукурузные хлопья, сахарная пудра рисовое печенье, геркулес, пшеничный порошок и мука.
Bolca egzersiz yaptım ve tahıl yedim, bu yüzden oradaki et çok iyidir.
Я упражнялось и хорошо питалось, так что в нем много качественного мяса.
Çünkü tahıl ambarını görmeye gittik ve ambar orada değildi.
Мы приехали посмотреть на кусок хлеба, а хлеба нет.
- Hayatımda hiç bu kadar çok tahıl görmemiştim.
- Никогда в жизни не видел столько камышей.
Tahıl üretimi az oldu.
Всходы невелики.
Sonra verimli tahıl üretip bunları tavşan yetiştirmede kullanacağım.
Потом я собираюсь посадить очень ценную культуру, необходимую для массового разведения кроликов.
Yükseliş Günü'nde yağarsa yağmur, yok olur tahılların.
Если дождь пришел в Асунсьон, значит, нашему делу вышел облом.
Onun buraya gelip tahıl ambarına soğutucu kurmak yerine atölyesinde boş şeylerle uğraştığını biliyorum!
Он занимается какой-то ерундой в своей мастерской, вместо того, чтобы наладить систему охлаждения в амбаре!
"Spaceballs" - Kahvaltı tahılı.
"Космоболы" - быстрые завтраки
Onun beslenme biçimi bizimki gibi değil - taneler, tahıllar falan. Peyniri çok sever. Tamam, bu gittikçe acayipleşiyor.
Похоже, мистер Кусанаги нашел связь между ним и убийством Тотсуки.
- O benim tahılımın peşinde. - Kanıtın var mı?
- Но ему нужно мое зерно!
Babam arabayı eve tahıl taşımak için kullanmıştı.
Моему отцу понадобилась повозка, чтобы отвезти домой кукурузу!
tahmin 18
tahmin ettim 56
tahiti 67
tahmin edebiliyorum 122
tahmin ediyorum 40
tahmin et 303
tahminim 27
tahmin edeyim 150
tahminimce 51
tahmin edemezsin 21
tahmin ettim 56
tahiti 67
tahmin edebiliyorum 122
tahmin ediyorum 40
tahmin et 303
tahminim 27
tahmin edeyim 150
tahminimce 51
tahmin edemezsin 21