And climbing tradutor Turco
612 parallel translation
Do you mean that you can't show me one man... throwing a rope into the air and climbing up to disappear?
Yani sen şimdi, havaya bir ip atıp ona tırmanarak... gözden kaybolan birini bana gösteremeyeceğini mi söylüyorsun?
And since you know about mountains and climbing and things,
Onunla ve şu adam, Herr Ranks'le konuşmak istiyorum.
I like walking and climbing and going cycling, just for fun
Yürüyorum, tırmanıyorum bisiklet sürüyorum, sadece eğlence için.
UFO is picking up speed and climbing.
UFO da hızını toparlayarak yükseliyor.
External pressure building up, captain. Eight hundred gsc and climbing.
Kaptan, dış basınç yükseliyor, 800 GSC ve artıyor.
One thousand gsc and climbing.
1.000 GSC ve artıyor.
Drinking my booze and climbing all over my wife.
İçkimi içip, karıma sarktı.
Turning southeast, and climbing at 5,000 feet.
Güneydoğuya dönüyoruz, yükseklik 5,000 feet.
One-twenty over 80 and climbing.
120'ye 80 ve yükseliyor.
14,000 and climbing.
14.000 fit, tırmanıyorum.
My dad said you were hanging out with Zambus and running around nude-o and climbing trees.
Babam sizin yerlilerle koşturup, onlarla çıplak halde ağaçlara tırmandığınızı söyledi.
Gekko's got 1 2 % of the stock and climbing.
Gekko hisselerin % 12'sine sahip ve artıyor.
All I said was you couldn't go climbing mountains and taking beautiful women with you.
Bütün söylediğim hem dağa tırmanmaya gidip hem de yanına güzel kadın alamayacağındı.
When you're climbing fire escapes, getting kicked out front doors and eating in one-armed joints don't forget your pal, Hildy Johnson.
Yangın merdivenlerini çıkarken, ön kapılardan kovulurken ve salaş lokantalarda yerken dostunuz Hildy Johnson'ı unutmayın.
I know a little place where I used to go climbing... about 8,000 feet up where Switzerland and Germany meet.
Eskiden tırmanmaya gittiğim, İsviçre ve Almanya'nın birleştiği 2500 metre yükseklikte bir yer biliyorum.
And I am the climbing plant, reaching for the sky.
Ben de gökyüzüne uzanan bir asma gibiyim.
- And try not to dream of climbing.
- Kötü rüya görmemeye çalış.
I'd put my carcass to climbing that cliff and never think twice.
Tepeye tırmanıp kendimi öldürtmek için hiç tereddüt etmezdim.
I mean you're simply not young and strong enough... to keep on climbing in windows and smashing safes and such things.
Artık pencerelere tırmanacak ve çelik kasa ve benzeri şeyleri açacak kadar genç değilsiniz.
As he's climbing the scaffold, he slips and says, "That figures!"
İdam mahkumu idam sehpasına çıkarken ayağı kayar, "Hayırdır!" der.
- It is a RoIIs-Royce, silver and black with the number 278EMO6. climbing I do not find agreeable.
Tlrmanmayl hog bulmuyorum.
Climbing up and down these steps leaves me short of breath.
Bu merdivenleri inip çıkmak nefesimi kesiyor.
It's not exactly a soothing experience you know to wake up in the morning and find a judge all dressed up in those crazy ceremonial robes, climbing over your bed.
Uyanıp yargıcın giyinmesini gözlerim.. Görmeye değer manzaradır. Tunç zırhını kuşanıp yatağın etrafında yürür.
What I don't know is why you're climbing out of windows and down fire escapes.
Bilmediğim şey niye pencerelerden tırmandığınız.
And keep climbing towards it.
Ona doğru tırmanmaya devam ederler.
Well Susan, ah, you and I will do the climbing, eh?
Susan, tırmanalım hadi. Tamam.
The detachment have placed the emergency climbing irons in the Wall... to a height where you can stand, pull yourself and the lady over the top.
Adamımız acil durum merdiveninin duvarda olduğunu söyledi. Önce sen sonra hanımefendi, yukarıya çıkacaksınız.
It's over 100 and it's climbing.
38 derecenin üzerinde ve artıyor.
Mr. Spock. Our speed has increased to warp 8.9 and still climbing.
Hızımız 8.9'a çıktı ve hâlâ artıyor.
- Thank you. When I was over at your house there the other day, and I was climbing up and down that ladder, I tell you, I had a thought. Something else occurred to me, uh, that's been keeping me awake at night.
- Geçen gün evinizde, merdivenden inip çıkarken konuştuklarımızdan bir şey aklıma takıldı uyumaya çalıştıkça kafamı karıştırıp beni uyutmayan bir şey.
For years, Oreste and I went mountain climbing on weekends.
Yıllarca Oreste ile haftasonları dağlarda yürüyüşe gittik.
We advanced, climbing up and down these steep mountains.
Bu dik dağlarda bir aşağı inip bir yukarı tırmanarak ilerledik.
The cops are climbing up our asses and you want us to take you someplace special?
Polisler kıçımızda ve seni bir yere bırakmamızı mı istiyorsun?
Climbing up our flagpole and gnawing away at our Stars and Stripes!
Bayrak direklerimize tırmanıp bayrağımızdaki yıldız ve şeritleri kemiriyorlar!
I saw the ocean, and I saw a mountain and there were many people climbing up the mountain.
Okyanusu gördüm ve bir dağ gördüm ve dağa tırmanan koca bir kalabalık vardı.
Where did you think you were going... climbing higher and higher?
Öyle yükseklere çıkarak nereye gideceğini sanmıştın?
I'm going out to his climbing school and get in shape.
Onun dağcılık okuluna gidip çalışacağım.
About a monkey climbing a pole And changing of guards
Bir direğe tırmanan maymun ve devriye gezen bekçilerle ilgili
And after climbing He has gone to the topside
Tırmandıktan sonra orada kalabilirler "
In what swamp of despair would you be if your circus-bred skills of climbing and rigging had not enticed me into plucking you from your prison camp in the Fatherland?
Tırmanma ve hile becerileriniz ilgimi çekmeseydi ve sizi Fatherland'daki askeri hapishaneden çekip çıkartmasaydım hangi umutsuzluk batağında çırpınıyor olurdunuz acaba?
Leonardo delighted in climbing these hills and viewing the ground from a great height as if he were soaring like a bird.
Leonardo bu tepelere tırmanarak manzarayı yukarıdan izlemeye ve kuş gibi uçmayı düşünmeye bayılırdı.
One the breadhill climbing and shuttle-cock cup
İlki Breadhill Tırmanışı ve ikincisi ise Badminton Turnuvası.
Father, are you climbing up to Heaven and chopping the rungs of the ladder after you?
Peder, cennete tırmanıyor ve ardından merdivenin basamaklarını mı kesiyorsun?
And we are planning to get inside by climbing the ropes, you see?
İşte biz de o iplere tırmanarak içeri girmeyi planlıyoruz, anladın mı?
And I could use this climbing equipment too, but you don't have half enough carabiners or pitons.
Bu tırmanma ekipmanı da kullanabilir, ama yeterli sayıda kanca ve dağ çivimiz yok.
Climbing a mountain's tough enough when your hands and feet have something solid to grab onto.
Bir dağa tırmanmak elleriniz ve ayaklarınızın altında sağlam bir zemin varken bile yeterince zor.
"And we don't mean her usual climbing!"
"Tırmanışlarından söz etmiyoruz!"
You take this one three platforms down, right up the next tunnel to the first ladder, and start climbing.
Bunu 3 peron aşağı götür, tam yukarıdaki diğer tünele geç ilk merdivene çık, ve tırmanmaya başla.
He's climbing the rope and he's gaining on us.
Halata tırmanıyor. Bize yetişiyor da.
And now, back to Climbing for Dollars.
Ve şimdi tekar yarışmamıza dönüyoruz ;
Yeah, speaking of climbing to the top, the way I see it, you haven't had a date with a guy for about two and half years.
Zirveye çıkmaktan bahsetmişken yaklaşık iki buçuk yıldır bir erkekle flört etmedin.
climbing 37
and counting 62
and cross 26
and clear 27
and children 37
and clearly 63
and child 20
and cute 22
and cut 152
and clean 18
and counting 62
and cross 26
and clear 27
and children 37
and clearly 63
and child 20
and cute 22
and cut 152
and clean 18
and c 97
and congratulations 82
and carl 28
and cold 23
and coffee 27
and close the door 22
and change 35
and come back 23
and come on 21
and check this out 67
and congratulations 82
and carl 28
and cold 23
and coffee 27
and close the door 22
and change 35
and come back 23
and come on 21
and check this out 67