And everybody tradutor Turco
9,949 parallel translation
Will you and Janet and everybody that I know sit in the front so I can look at you?
Acaba sen ve Janet ve tanıdığım diğer herkes en öne oturabilir mi? Böylece size bakabilirim.
So, about ten years ago, we were sitting on the runway in Denver, and we're waiting for the wings to be de-iced. And everybody's stressed out.
Yaklaşık 10 yıl önce Denver'daki pistte uçağın içinde oturuyorduk, kanatlardaki buzun çözülmesini bekliyorduk, herkes çok stresliydi.
You and everybody in this office is gonna be writing thank-you notes to Art Mullen from the federal penitentiary.
Sen ve bu ofisteki herkes federal hapishaneden Art Mullen'a... -... teşekkür notları yazacaksınız.
And everybody was happy.
Herkes mutluydu.
I know, and everybody keeps saying that, too.
Biliyorum, herkes aynı şeyi söylüyor.
We get this right, with our ship covering the south and everybody spreading not just the cure but the knowledge of how to make it, we can turn the tide, not just here, but in Europe... and then the world.
Bu işi başarırsak, Gemimiz ile güneyi kontrol altına alıp insanlara tedaviyi ulaştırıp nasıl üretildiğini öğretebilirsek her şeyi tersine çevirebiliriz. Sadece burada da değil, Avrupa'da ve sonra da tüm dünyada.
The only thing I can think of is, somebody got exposed and everybody just took off.
Aklıma gelen tek şey bir kişinin hastalandığı ve herkesin kaçtığı.
Then you all divide up the widow's oil fields and everybody wins.
Ardından da Dul'un petrol sahaları bölüşülür ve herkes kazanır.
Pierre gives you the money, you come back, and everybody's as happy as a little razor clam.
Pierre sana parayı verecek, geri geleceksin, herkes mutlu mesut hayatına dönecek.
My father and I are not the same person, and everybody in this town knows that.
Babamla ben aynı kişiler değiliz ve kasabadaki herkes biliyor.
You know, I regarded her as the enemy just like you and everybody else.
Biliyorsun, ben de herkes gibi... -... onu düşman olarak jabul ettim.
Cross-outs, I either couldn't get ahold of or they weren't interested, and everybody else on the list is a maybe.
Üstü çizilenler konuşamadığım ya da ilgi duymayan kişiler ve diğer herkes de listeye belki girecekmiş.
Mary Poppins and everybody else has to see Benito Mussolini.
Benito Mussolin'i görmeleri gerek.
I'd like to think the people around us, I'd made them proud, made myself proud, and everybody else that was involved with my life, proud.
Etrafımdaki insanları, kendimi, ve hayatımda olan herkesi gururlandırdığımı düşünmeyi yeğlerim.
- Oh, and everybody,
- Millet...
You ever have that dream where you're pushed out on stage and everybody knows their lines except you?
Sahneye çıkmak zorunda kaldığın ve senden başka herkesin repliklerini bildiği o kabusu gördün mü hiç?
We can't just lay all the truth out there... Expose ourselves to God and everybody.
Bütün gerçekleri göz önüne serip kendimizi Tanrı'ya ve herkese ifşa edemeyiz.
Everybody saw. And the judge determined...
Herkes gördü ve hakimin belirlediği...
And you can strike a blow against this disease, help stop it for everybody's children.
Ve bu hastalığa ağır bir darbe indirebilir ve herkesin iyiliği için onu durdurabilirsiniz.
I've let everybody down and I can't fix this.
Herkesi hayal kırıklığına uğrattım ve bunu düzeltemem.
And I think maybe it's time everybody else does, too.
Belki de diğer herkesin de öğrenme zamanıdır.
That's a big seller with the kids, and not everybody does that.
Çocuklara böyle satılır ve kimse bunu yapmaz.
Everybody's out on the streets, here and at the other checkpoints.
- Herkes sokaklarda burada ve diğer kontrol noktalarında.
Then it becomes a political and legal firestorm with everybody yelling "FBI overreach" and "constitutional crisis" the moment our entry comes out.
O zaman herkesin "FBI boyunu aştı" dediği, siyasi ve yasal bir fırtına olur ve bizim girişlerimizin çıktığı sürekli kriz olur.
You know, everybody thinks this business is a bunch of radical liberals, but you fuck with the profit margin, and they'll hang you from a tree, like anywhere else.
Herkes bu işleri yapanların radikal liberaller olduğunu sanıyor. Ama kazançlarına azcık çomak sokmayagör seni anında dar ağacında sallandırırlar.
She's a fighter, Bunch, and I think everybody here can vouch for that.
O bir savaşçı Bunch. Sanırım buradaki herkes öyle düşünüyordur.
Everybody forgets about Varick Strauss and you end up a multimillionaire.
Hepimiz Varick Strauss'u unuturuz. Sen de milyoner olursun.
And so everybody had to work, and till the soil.
Böylece herkes çalışıp, toprak sürdü.
You know, you label these people suppressive so that, you know, everybody automatically... They're discredited, and they must disconnect from them.
Bu kişileri baskıcı ilan ediyorsun, böylece hemen güvenilmez oluveriyorlar ve onlarla iletişimini kesmen gerekiyor.
You need to stop worrying about everybody else and just take care of yourself.
Herkesi kafandan atıp sadece kendini düşünmen gerekiyor.
I'm sick of it. I'm sick of trying to accommodate them and accommodate everybody, and I'm...
Onlara yardım etmekten, başkalarına yardım etmekten bıktım.
Hey, everybody, I'm Teacher Doug, and I don't believe in tests.
Merhaba çocuklar. Ben öğretmen Doug. Ve sınavların doğruluğuna inanmam.
A trial helps everybody understand what happened and why.
Bir duruşma, neyin niçin olduğunu herkesin anlamasını sağlar.
All right. We'll clear everybody in our room, and then we'll move up from there.
Bizim ekiptekileri tek tek temize çıkarıp oradan devam ederiz.
Yeah, the, uh, the plan is... Well, was, to clear everybody from Homicide and then... and then bring you in.
Planımız ekipteki herkesi aklayıp sonra da size söylemekti.
Then you're gonna take a crew out and you're gonna ask everybody you see if they've seen Tenea, you got that?
Sen de bir ekip oluştur. Rastladığınız herkese, Tenea'yı görüp görmediklerini sorun.
And when we move in, we're gonna cuff you just like everybody else.
Ve baskını yaptığımız zaman seni de herkes gibi kelepçeleyeceğiz.
And if you don't do it, I'm gonna go out on the street and tell everybody how you cried like a baby when you got in here.
Ve eğer yapamazsan, dışarı çıkıp herkese, buraya geldiğinde nasıl bebekler gibi ağladığını anlatacağım.
The way these cranks talk now you'd think everybody has to look after everybody else, and we are all mixed up together, like bees in a hive.
Bu kuş beyinliler bugünlerde öyle bir konuşuyorlar ki sanırsın herkes diğer herkesle ilgilenmek zorunda aynı kovandaki arılar gibi iç içe geçmişiz.
Hey. Just thought I'd come by and see how everybody was doing.
- Sadece gelip nasıl olduğunuzu görmek istedim.
I feel like we've been on our back foot against everybody, and I'm sick of it.
Sürekli geri adım atıyormuşuz gibi hissediyorum bundan çok sıkıldım.
Everybody was seated and they told me my parents had to sit in the back, and I said,
Herkes oturmuştu annemlerin arkada oturmaları gerektiği söylendi dedim ki...
One time, we were in public somewhere, I did something, and she just... she went off on me in front of everybody, and I didn't show any emotion because when Mom... when Mom would see you cry, she knew she could push your buttons.
Bir keresinde, kalabalık bir yerdeydik, bir şey yaptım ve o herkesin önünde bana girişti ama ben duygularımı göstermedim çünkü annem ağladığını görünce, damarına bastığını bilirdi.
I mean a lot of stuff's been going on and Toby's just removed himself, not just from me, but from everybody.
Bu aralar başımızdan çok şey geçti, Tobby biraz kendini geri çekti, sadece benden değil, hepimizden.
I have been through the academy the same as every other officer in there, so why am I being asked to photocopy parking tickets and fetch lattes while everybody else is working on a case?
İçerideki diğer memurlar gibi bende akademiyi geçtim peki niye herkes bir dava üzerinde çalışırken ben hala park cezaları kesiyor ve kahve getiriyorum? Bir şey için cezalandırılıyor muyum?
And you think, well, everybody's got a chance here, you know.
Burada herkesin bir şansının olduğunu düşünüyorsun.
That and forwarding mildly funny e-mails way after everybody's already seen them. Heh.
Bu seni herkesin çoktan gördüğü sıradan komik e-mailleri göndermeye iter.
In 50 years, we all go back to Earth and bite everybody.
50 yıl içerisinde Dünya'ya dönüp, herkesi ısıracağız.
~ and that affects everybody.
-... ve bu gerginlik herkesi etkiliyor.
And we can keep an eye on everybody.
Böylece herkese göz kulak olabiliriz.
Everybody say "cheese and crackers."
Herkes "peynir ve kraker" desin.
and everybody knows it 20
everybody 7095
everybody lies 40
everybody say 39
everybody wins 119
everybody makes mistakes 47
everybody knows 130
everybody down 177
everybody out 505
everybody happy 34
everybody 7095
everybody lies 40
everybody say 39
everybody wins 119
everybody makes mistakes 47
everybody knows 130
everybody down 177
everybody out 505
everybody happy 34
everybody knows that 177
everybody dies 60
everybody does it 42
everybody stay calm 41
everybody okay 80
everybody knows it 44
everybody here 37
everybody up 80
everybody does 125
everybody get down 50
everybody dies 60
everybody does it 42
everybody stay calm 41
everybody okay 80
everybody knows it 44
everybody here 37
everybody up 80
everybody does 125
everybody get down 50