English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / Are you going

Are you going tradutor Turco

51,521 parallel translation
Tell me, how are you going to escape?
Söylesene nasıl kaçacaksın?
What are you going to do?
Ne yapacaksın peki?
Where are you going?
Nereye gidiyorsun?
Where are you going? Leaving something so precious?
Elinde bu kadar değerli bir şey ile nereye gidiyorsun?
Are you going to St. Olaf's.
Olaf'ın evine mi gideceksin.
Uncle Shin, are you going somewhere?
Amca, bir yere mi gidiyorsun?
Are you going over to April's place, or is she coming here?
Aprillar'da mı olacaksınız yoksa o mu buraya gelecek?
are you going to risk everything?
Her şeyi riske mi atacaksın?
Thank you.-Are you going to swim there?
- Sağ olun. - Gerçekten Seul'e mi gideceksin?
Miss, are you going to Seoul?
Kızım, Seul'e mi gidiyorsun?
What are you going to do when you meet him.
Onunla görüşüp ne yapacaksınız?
- Where are you going?
- Nereye gidiyorsunuz?
- Where are you going?
Nereye gidiyorsun?
But in order for our son to be a brilliant man, don't you have to be a conglomerate first, honey? - When are you going to become a conglomerate?
Fakat onun zeki biri olması için senin holding sahibi olman gerekmez mi?
Ah, what are you going? What's wrong with you?
Ne oluyor ne yapıyorsunuz?
Joon Jae, where are you going?
Joon Jae, nereye gidiyorsun?
Where are you going?
Nereye gidiyorsun!
Why are you going back up?
Neden yukarı çıkıyorsun?
Why are you going to Gangnam?
Niye Gangnam'a gidiyorsun?
- Where are you going?
- Nereye gidiyorsun? - Gangnam'a.
Where are you going?
Nereye?
Are you going to insist he work at the power plant?
Nükleer santralde mi çalıştıracaksın?
But what are you going to do?
Peki ne yapacaksın?
Are you going to run away in the middle of the night?
Gece vakti kaçacak mısın?
What are you going to do?
Ne yapacaksın?
Oppa, where are you going?
- Oppa, nereye gidiyorsun?
Where are you going?
Nereye gidiyorsunuz?
Then how are you going to do it?
O zaman nasıl yapacaksınız?
Are you going in with us?
Bizimle içeri mi gireceksiniz?
But where are you going now?
Nereye gidiyorsun?
Are you going to use the sink, Student?
Lavaboyu mu kullanacaksın, öğrenci?
And what are they going to do to you?
Sana ne yapacaklar peki?
You are going home.
Eve gidiyorsun.
They're terrified you are going to kill'em.
Onları öldüreceğinden ödleri kopuyor.
And you are just going to stand there?
Bir şey yapmayacak mısın?
If Phil is going, you are going.
Phil geliyorsa sen de geliyorsun.
Sure, it's the least I could do, because tomorrow you are going to help Luke with his homework while I visit wine country.
Yarın ben şarap ülkesini ziyaret ederken sen Luke'un ödevine yardımcı olacağın için bu kıyağı yapayım bari.
- Where are you going?
- Nereye gidiyorsun?
You are going to rob the world of our product because you can't prove your insane theories.
Ürünümüzün dünyasını soyacaksın Çünkü deli teorilerini ispatlayamazsın.
You're seriously not going to make it rain right now, are you?
Yağmur yağdırmayacaksın şimdi, değil mi?
You kids are not going over to that boy's house ever again.
Çocuklar bir daha asla o çocuğun evine gitmiyorsunuz.
I-I understand that you're used to working in more unregulated environments, but you are going to have to learn to work with us and not around us, and follow the proper protocol.
Kontrolsüz bir ortamda çalışmaya alışkın olduğunuzun farkındayım. Fakat bizimle çalışmayı öğrenmek zorundasınız. Bizi yok sayamazsınız.
Are you guys not going to leave my house?
Evimden hiç gitmeyecek misiniz siz?
If Tae Oh and I leave together, what are you guys going to do in one house together?
Biz gidersek koca evde ne yapacaksınız?
- Then are you not going to leave?
- Gitmeyecek misin?
I'm going to figure out exactly what you are, where you're going, who you're meeting and why you're here.
Gerçekte ne tür bir şeysin, nereye gittin, kimle buluştun ve neden buradasın hepsini öğreneceğim.
Why are you just going back and forth?
Ne diye sadece ileri geri gidiyorsun?
♫ you are going to catch on. While I am flustered ♫
Yakalamaya çalıştığın genç bir çocuk gibi utandığımda
Are you ready to tell me what's going on with you?
Sana neler olduğunu anlatmaya hazır mısın?
What are you doing? I'm going, too.
- Ben de gideceğim.
What are you going to do about it?
Şimdi ne yapacaksın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]