As i remember tradutor Turco
2,035 parallel translation
Have been as long as I remember.
Kendimi bildim bileli böyleyim.
- This is not as nice as I remember it.
- Hatırladığım kadar güzel değilmiş.
Not as fun as I remember.
Hatırladığım kadar eğlenceli değil.
But nothing about an older sister, as far as I remember.
Ama hatırladığım kadarıyla bir ablasının olduğundan haberim yok.
You two were pretty close, as I remember.
Hatırladığım kadarıyla siz oldukça yakındınız...
As I remember it, I threw the affair in her face and a cup of coffee in his, but that, that...
Hatırladığım kadarıyla Laura'nın ilişkisini yüzüne vurmuş ve Alex'in yüzüne bir fincan kahve dökmüştüm ama bu...
Drunken porter, as I remember.
Aynen öyle. Sarhoş bir hamaldı yanılmıyorsam.
- As far as I remember,
- Hatırladığım kadarıyla,
Yeah, I mean, he doesn't look as bad as I remember.
Hatırladığım kadar kötü görünmüyor.
I remember you as smaller.
- Ufak halini anımsıyorum.
I've been hearing about Friedman Taft from my father since as long as I can remember.
Kendimi bildim bileli babamdan Friedman Taft'ı duymuşumdur.
As I dance, I remember my friend.
Arkadaşımı hatırlıyorum.
Octavius, remember me as I was, wild, and free, and...
Octavius, beni olduğum gibi hatırla, vahşi, özgür ve...
I remember this one time as a kid, I traded my crappy Huffy bike to this kid down the block for his brand-new shiny Schwinn.
Çocukken bir keresinde sokağın aşağısındaki bir çocuğa, boktan bir Huffy bisikleti okutup karşılığında yepyeni bir Schwinn almıştım.
It's the first girl in as long as I can remember that I really care about - cared about.
Bu hatırladığım kadarıyla, hayatım boyunca önemsediğim tek kız.
I remember the second I fell in love with you.
Sana aşık olduğum saniyeyi hatırlıyorum.
Then there was always this other side, for as long as I can remember. This vulnerability, this, uh,
Diğer yanıyla ise kırılgan, çabuk incinen biriydi.
I remember it as if it was just the other day.
Sanki dünmüş gibi hatırlıyorum.
As far back as I can remember, I wanted to be a lawyer.
Kendimi bildim bileli avukat olmak istemişimdir.
So I will remember this sight as one of those Kodak moments, which unfortunately was all too brief.
O yüzden ne yazık ki çok kısa süren bu görüntüyü fotoğraflık bir kare olarak hatırlayacağım.
As long as I can remember, buddy.
Anılarının keyfini çıkar.
As long as I can remember, I've had dreams of being the one who reunited Themyscira with the outside world.
Hatırlayabildiğim kadarıyla, her zaman Themyscira ile dış dünyayı birleştiren kişi olma hayallerim vardı.
Remember me as i was before.
Beni daha önceki halimle hatırla.
I lost my family a long time ago, as did you, if I remember correctly.
Ailemi uzun zaman önce kaybettim, senin gibi, tabii doğru hatırlıyorsam.
All I know is that I've been this way for as long as I can remember.
Tek bildiğim şu : Kendimi bildim bileli böyle hissediyorum.
I don't remember him as cute.
Neresi tatlıydı bilemiyorum.
For as long as I can remember, all everybody ever wanted to do was piss on me, crap on me and throw crap at me.
Sizse beni aşağılamaktan, ağzıma s.çmaktan bana b.k atmaktan başka bir şey yapmadınız.
I remember killing that woman as clearly as I'm looking at you now.
Şuan sana bakarken dahi o kadını öldürdüğümü çok net hatırlıyorum.
I remember Dunn clear as day.
Dunn'u dün görmüşüm gibi net hatırlıyorum.
You know, I don't even really remember you and Mom as a couple.
Annem ve seni bir çift olarak hatırlamıyorum bile.
For as long as I can remember, I've been told that competition and profit are good things. ( distorted ) They are compatible with God's laws and the teachings of the Bible.
"Tanrı'nın koyduğu kurallar ve İncil'deki ilkelerle de uyumludur."
As far as funding goes, Sarah, I assume you remember "the beginning of eternity"?
Bağışlar geldiği sürece, Sarah, ebediyetin başlangıcını hatırladığını varsayıyorum.
You honestly don't remember when he left for good? Because I sure as hell do.
Cidden temelli olarak gittiği zamanı hatırlamıyor musun, çünkü ben kesinlikle hatırlıyorum.
I remember as soon as my feet hit the sidewalk I started to bawl.
Ayaklarım kaldırıma değer değmez bağırarak ağladığımı hatırlıyorum.
She's been saying that for as long as I can remember.
Hatırladığım kadarıyla oldum olası bunu söyler zaten.
I remember the first time I came here, and as I was leaving I looked at you, and you looked at me and, and I lost my breath for a moment.
Buraya ilk geldiğimde giderken sana baktığımı ve senin de bana baktığını ve bir anlığına nefessiz kaldığımı hatırlıyorum.
All I'm suggesting is that it may not be as black and white as you remember it.
Sana söylemeye çalıştığım tek şey belki de bu durum senin hatırladığın kadar siyah ve beyaz değildir.
You remember him as being so perfectly there for you, so present, and I was the one who let you down.
Babanı bu konuda çok destekleyici ve beni seni hayal kırıklığına uğratan kişi olarak hatırlıyorsun.
I'm learning as I go, but you remember it was your little money scam that lured me into that unfortunate weapons deal.
Zamanla öğreniyorum ama hatırlarsan, o talihsiz silah anlaşmasına senin oyunun yüzünden girdim.
How is it I remember something as stupid as sports trivia But I don't remember something that Nikki and I fought about for years?
Nasıl spor olayları gibi önemsiz aptalca şeyleri hatırlıyorum da neden Nikki ile yıllarca yaşadığımız sürtüşmelerimizi hatırlayamıyorum?
Oh, remember that Fourth of July when I used your ass as a launch pad for my bottle rockets?
Kıçını roketim için fırlatma rampası yaptığım 4 Temmuz'u hatırladın mı?
As far back as I can remember, a voice in my head said,
Hatırladığım kadarıyla, kalbimdeki ses bana " bugününü iyi yaşa,
As long as it takes to convince simon that I remember absolutely nothing about how he's got your little brother tucked away somewhere.
Simon'ı, kardeşini kaçırıp bir yerde sakladığı ile ilgili hiçbir şey hatırlamadığıma dair ikna edene kadar.
I really wanted it to be special, you know, something we could remember as our night.
Özel bir şey olsun istemiştim, bizim gecemiz olarak hatırlanacak bir şey.
It's as if you choose to embarrass me. Just remember all I have done for you.
Eğer beni utandırmayı seçmişsen, sadece sen için yaptıklarımı unutma.
A few days ago, I said that I might be in love with you. - I remember.
- Birkaç gün önce sana aşık olabileceğimi söyledim.
An american battalion. I remember looking up at a Sergeant as we lay after about
Bu tarz bir pusuya 15. düşürülüşümüzde bir çavuşa
I remember asking my mom, "When do you know you're in love?"
Anneme sormuştum, "Aşık olduğunu ne zaman anladın?"
Oh, I'll remember that as I'm being slowly tortured.
Yavaştan işkence görürken bunu hatırlayacağım.
I remember as if it was yesterday.
Dün gibi hatırlıyorum.
I couldn't help but remember my own internship and all the different things you had to do to be accepted here as a doctor.
Kendi stajyerliğimi ve bir doktor olarak kabul edilmek için yapılması gereken farklı şeyleri hatırlamadan edemedim.
as in 815
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as i live and breathe 101
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as i live and breathe 101