English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / At home

At home tradutor Turco

27,046 parallel translation
Why go out for hamburger when you got steak at home to fuck?
Evde biftek varken niye dışarıdaki hamburgeri isteyesin?
Make yourself at home.
Evinmiş gibi.
I have a 16-year-old at home.
16 yaşında ergen benim evimde var.
Were you even at home?
- Evde misin ki?
It's impossible,'cause Tessa gave them to me last night at home.
Bu imkansız çünkü dün gece ilaçlarımı Tessa verdi.
Who knows who's gonna be waiting for you at home?
Evinde kim bilir gelmeni bekleyen kimdir?
I left my handcuffs at home.
Kelepçelerimi evde bıraktım.
I was at home with my wife.
Eşimle evdeydim.
I got kids at home and a cat.
Çocuklarım ve bir kedim var.
I just think I left the oven on at home after breakfast, so we should get going.
Kahvaltıdan sonra ocağı açık bıraktım galiba. - Eve gitmemiz lazım yani.
You miss bossing people around at work, so now you're doing it at home.
İşte insanlara patronluk taslamayı özlediğinden, bunu evde yapıyorsun.
Our smoke alarm went off at home.
Evdeki duman alarmı çalışmış.
But when you've been the bummer all day at work, you don't love having to be the bummer at home, too.
Ama tüm gün iş yerinde keyif kaçıran pozisyonunda olunca evde de keyif kaçıran olmaktan hoşlanmıyorsunuz.
She's at home.
- Evdeymiş.
I stayed at home with a baby, so she could go out with friends, do some networking.
Ben evde bir bebekle oturdum ki o arkadaşlarıyla dışarı çıkıp insanlarla iletişim kurabilsin diye.
You can learn at home.
Dersi evde de çalışabilirsiniz.
Kayo helps me at home on Saturdays.
Cumartesileri Kayo bana yardım ediyor.
I was at home.
Evdeydim.
What's the situation at home?
Evdeki durum nedir?
Sorry sir, urgent work at home, I had to leave.
Üzgünüm efendim, evde acil işim çıktı, ayrılmak zorunda kaldım.
How long shall I sit at home?
Daha ne kadar evde oturacağım?
I can't sit at home quietly anymore!
Artık usul usul evde oturamam!
Who else is at home?
Evde başka kim var?
He's also proven difficult to reach. He's not at home or his office.
Ulaşılması zor birisi olduğunu da kanıtladı.
You have no one waiting at home anymore.
Eğer kimse artık evde bekliyor.
Aaron just got back from protecting our country, and now he's fighting for his true love, who's waiting for him at home with their newborn son right now.
Aaron kısa süre önce vatanımızı koruyordu ve artık onu yeni doğan oğuluyla evde bekleyen gerçek aşkı için mücade ediyor.
Not as good as at home.
Evdeki kadar değil tabii.
We'll talk about this at home.
- Bunu evde konuşacağız.
'Cause she's saying it's a big deal, and now we're supposed to talk about it at home.
Çünkü büyük bir şey olduğunu ve bunu evde konuşmamız gerektiğini söylüyor.
At home.
Evde.
With Thomas Shaw out there, you're a big enough risk just sitting at home watching TV, okay?
Thomas Shaw varken, evde oturup televizyon izlemen bile büyük risk, tamam mı?
I was playing football, at the top of my game, and then... Dad called and said he needed some help at home, so I, uh, decided it was time to be MVP of life and not just football.
Futbol oynuyordum, en formumda dönemimdeydim ama sonra... babam aradı ve evde yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi, sonra ben de futbol yerine hayatın en değerli oyuncusu olmaya karar verdim.
Yeah, hey, uh, if you ever get sick of staying at home,
Evet, hey, eğer eve geç gitmek konusunda sorun yaşarsan...
Make yourself at home.
- Kendi evindeymiş gibi hisset.
We'll talk at home.
Evde konuşuruz.
I'm sorry to bother you at home.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
In fact, we may be at a bigger risk of losing the money we did invest in this home.
Üstelik bu eve yatırdığımız parayı kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabiliriz.
And by that, I mean every player has to sell at least ten tickets per home game.
Bunu demişken, evimizdeki maçlarda her oyuncu en az on bilet satmak zorunda.
Home at last, with all the makings of a perfect evening...
Sonunda evdeyiz mükemmel bir akşam için gereken her şeyle birlikte.
But all those judgy vegans with their ponytails and their Lululemon, I'm like, "nama-stay home," you know what I mean?
Ama her şeyi eleştiren at kuyruklu ve Lululemon giysili veganlar yüzünden "n-aman-almayayım-ste" olduım.
We got units stationed at his home and at the bank.
Evinin ve bankanın önüne polis yerleştirdik.
At the home of the man it tried to maul last night.
Geçen gece hırpalamaya çalıştığı bir adamın evinden.
Well, look at you, coming back home.
- Şuna bakın ; kimler evine dönmüş.
- Returning home after losing a presidential bid, Peter had a target on his back... and someone's going to take a shot at him.
Başkanlık yarışını kaybettik ve Peter hedef tahtası haline geldi. Şimdi de atışı yapmaya hazırlanıyorlar.
Isn't this what you've always wanted, your wife away at her country home and me here in your chambers?
Eşin senden uzakta memleketindeki evinde ve benim burada odanda olmam hep istediğin şey bu değil mi?
Well, assuming Ronnie Brewer was the ultimate target, why risk entering the home at all?
Asıl hedef Ronnie Brewer dersek niye eve girme riskine girdiler?
Reporters spoke to his mother, Marguerite Oswald, at her home in Dallas.
Muhabirler, annesi Marguerite Oswald ile Dallas'taki evinde görüştü.
I thought, with my sister's help, I could keep my secret and give my baby a decent home at the same time.
Kız kardeşimin yardımıyla sırrımı saklayabilir ve aynı zamanda bebeğime edepli bir yuva verebilirim sanmıştım.
We follow her home and egg her house.
Takip edip evine yumurta atıyoruz, e herhalde yani.
- Well, then we got married, and then one day, you were at work and I was home, and she came over to get something,
Sonra evlendik. Sonra bir gün sen işteydin. Ben de evdeydim.
At worst, she'll send you home with shrimp.
En fazla giderken yanına karides verir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]