Brave man tradutor Turco
718 parallel translation
I just love a brave man!
Cesur bir adamı seviyorum!
A brave man!
Cesaret!
I can't understand why such a brave man hasn't been decorated.
Böyle cesur bir adamın neden süslenmediğini anlamış değilim.
- He's a brave man.
- Cesur adammış.
I hear you're a brave man Surprised?
Cesur bir adam olduğunu duydum. Bu seni şaşırttı mı?
Any brave man would resist.
Her cesur erkek karşı koyardı.
As you know, I'm not a brave man.
Bildiğiniz gibi, cesur bir adam değilim.
He was not a brave man.
Cesur bir adam değildi..
- Brave man.
- Cesur adam
- Then you are a brave man.
- Öyleyse cesur bir adamsın.
And when he's a fine, big, brave man... like his godfathers... you tell him about his mother... who so wanted to live... for him.
Büyüyüp vaftiz babaları gibi kibar, cesur bir adam olduğunda ona annesinden söz edin. Yaşamayı çok isterdi deyin. Oğlum için yaşamayı.
Honey, do you think I'm a brave man?
Tatlım, benim cesur bir erkek olduğumu düşünüyor musun?
as to allow himself to be chivvied into a go at fisticuffs, while Taps still sounds over a brave man's grave.
Kahraman bir askerin daha kapanmamış mezarı üstünde tekme tokat birbirine giren liderler olmaz.
You can see him now, brave man. He's at the gym.
Onu hemen şimdi görebilirsin, cesur adam.
I want to see it, remember it, so I can tell my friends about WacoJohnny Dean, another brave man!
Bunu görmek, hatırlamak istiyorum ki arkadaşlarıma cesur Waco Johnny Dean'i anlatabileyim!
A coward does it with a kiss, a brave man with a sword.
Korkak adam öpücükleriyle, cesur adam kılıcıyla yapar.
He's a mighty brave man, a good man.
O gerçek bir kahraman, iyi bir adam.
Do you feel like a brave man now?
Şu an cesur biri gibi hissediyor musun?
Colonel, you are a brave man, and, were you not so stubborn, I might have enjoyed your conversation more.
Albay, cesur bir adamsınız ama keşke bu kadark küstah ve inatçı olmasaydınız. Daha fazla konuşmaktan zevk alabilirdim.
Torrey was a pretty brave man.
Torrey çok cesur bir adamdı.
You think you are such a brave man.
Cesur bir adam olduğunu sanıyorsun.
You want to be a brave man by firing lead into another man?
Bir adama kurşun yağdırmak mertlik mi olacak sence?
You look like a brave man, you tell him.
Cesur birine benziyorsun. Sen söyle.
Brave man, with a gun in your belt.
Cesur adam ha, belinde silah varken.
All I gotta say is, you're a brave man.
Tek söyleyebileceğim, cesur bir adamsın.
- That was a brave man.
- Çok cesur bir adam.
So no doubt a brave man.
Cesur bir adam olduğuna şüphe yok.
Who was the brave man who threw you out?
onu kovan cesur kimdi bakalım?
He's a brave man.
O cesur bir adam.
Say "How do you do" to a brave man.
Cesur bir adamla tanışın.
You're a very brave man, lieutenant.
Çok cesur bir adamsın teğmen.
My father was a very brave man.
Babam bir kahramandı.
You're a brave man, but Tom Morgan is my responsibility.
Cesur bir adamsın, fakat, Tom Morgan benim sorumluluğumda.
I knew I was working for a brave man, a good man.
Cesur ve iyi biri için çalıştığımı biliyordum.
Sure killed many a brave man today.
Bugün çok, cesur adam öldürdük.
My friend, you're a very brave man.
Dostum, sen çok cesur bir adamsın.
Proud to meet such a brave young man.
Böyle cesur bir delikanlıyla tanışmak gurur verici teğmen.
You are a brave man.
Cesur bir adamsın.
Brave man.
Cesur adam.
Tamizo is a brave family man
Tamizo cesur bir aile babasıdır.
You can't say Raynald isn't a brave little man.
Raynald'ın küçük, cesur bir adam olmadığını söyleyemezsiniz.
A very brave man.
Çok cesur bir adamdır.
The man who'll brave death if it makes news.
Haber yaparken ölümüne cesur olan bir adam.
Such a man. He is proud, noble, young, brave, beautiful!
Öyle biri ki mağrur, asil, genç, cesur ve güzel!
They were very brave, big heroes. They were gonna make the West safe for the white man. Their leader was a sanctimonious, blood-thirsty, so-called preacher named Chivington.
...... Batıyı beyaz adam için güvenli hale getiriyorlardı Başlarındaki, yobaz ve kana susamış kendisine vaiz diyen Chivington vardı...
# If I'm a man, I must be brave
"Erkeksem eğer, cesur olmalıyım..."
Shooting a man isn't being brave!
Bir adamı vurmak mertlik değildir!
That you're as brave as the next man? That you can die as well as he can?
Karşınızdaki kadar kahraman olduğunuzu, onun gibi ölebileceğinizi mi?
... a harsh military land, where a man will cut off his arm to prove he's brave.
Çetin bir savas ülkesidir, yigitlik kaniti icin kollarini bile keserler.
He's only a-a marine... but he is a good man, brave and very, very honest.
O sadece bir asker, ama iyi bir adam, cesur ve çok dürüst.
You, half-impotent as a man and as an artist when I turn off the light, be brave, make the leap!
Hem bir erkek hem de bir sanatçı olarak, yarı iktidarsızsın. Ben ışıkları söndürünce üzerine atlayacaksın.