Bring her up tradutor Turco
593 parallel translation
Bring her up here.
Şöyle getirin.
Bring her up. - Hard alee it is. - Get forward.
Dümen kır!
Well, bring her up.
Gelsin o halde.
Bring her up.
Bırakın gelsin.
She's my responsibility, and I must bring her up as I see fit.
O benim sorumluluğumda... ve O'nu uygun gördüğüm şekilde yetiştirmeliyim.
- I'll bring her up, Lou.
- Onu yukarı getireceğim Lou.
Bring her up easy.
Yavaşça yukarı çıkaracağız.
Well, look, if you stay, you'll get a chance to meet her because Ed's gonna bring her up.
Şey, bak, eğer kalırsan, onunla buluşma şansına kavuşursun çünkü Ed onu buraya getiriyor.
You didn't bring her up at all, did you?
Sen onu yukarı hiç çıkarmadın, değil mi?
If you can bring her up to the end here we'll steady her.
Eğer düzgün bir sıra olabilirseniz tekneyi durduracağız.
Level off and bring her up to periscope depth!
Periskop derinliğine çıkalım!
It's difficult for me to bring her up, and now she leaves.
Yemeyip yediriyorsun, büyütüyorsun ve sonra çeyizini alıp gidiyor.
Okay, now I'm gonna downshift and bring her up 5700 revs.
Tamam, şimdi vites küçültüp devri 5700'e çıkaracağım.
If we take her home, give her to a different family who bring her up properly, she might be all right.
Onu evine götürüp farklı bir aileye veririz.
- Bring her up here, put her on the couch...
- Buraya getirip, sedire oturtacaksın...
She can't possib... I couldn't bring her up here.
Onu buraya getiremem.
Bring her up.
Yukarı çıkar.
But you can't bring her up here!
Ama onu buraya getiremezsin!
- Bring her up to my room.
- Odama getir.
So you bring her up in what they call... the bourgeois, American-type-society family.
Onu ne derler ona... burjuva, Amerikan tipi bir ailede dünyaya getirirsin.
- Bring her up.
- Yukarıda efendim.
- Bring her up, sir. Hang on!
Sıkı tutunun!
If I take my compass out, it's just an ordinary compass that you use any day, I take one of these rocks and bring it up to it, you see, if you look carefully, that the needle deflects a bit.
Eğer pusulamı çıkarırsam kendisi sıradan bir pusula, her gün kullandıklarınızdan ve bu taşlardan birini alıp, pusulaya yaklaştırırsam görüyorsunuz ya ; eğer dikkatlice bakarsanız iğnenin biraz oynuyor.
I'll go pick her up and bring her tonight.
Gidip onu alıp, bugece buraya getireceğim.
Reckon if I was to go up to Augusta and find her she'd let me bring her home?
Augusta'ya gidip onu bulsam eve getirmeme izin verir mi?
Well, since you bring it up, Toby, I haven't had the nerve to ask her.
Toby, madem konuyu gündeme getirdin, ona sormaya cesaret edemiyorum.
Get up to Las Vegas and bring her back.
- Las Vegas'a git ve onu buraya getir. - Emredersiniz.
Well, if it concerns this case, why, bring her on up here, Dave.
Dave.
Bring her in, and we'll cut her up.
Onu getir, bir şeyler uydururuz.
Bring me up to date on everything.
Bana her şeyi anlat.
You will go ashore, pick up Tinker Bell and bring her to me.
Sen kıyıya gidip, Tinkır Bel'i alacak ve bana getireceksin.
Now get her up and bring her around. And explain to her that one phony and she's got a kid with his throat cut.
Şimdi onu kaldırıp kendine getirin ve ona bir tek oyun olursa, boğazı kesilmiş bir oğlu olacağını ona açıklayın.
It might even bring on the lung fever, getting her all heated up like that.
Fakat ciğerlerindeki tahriş yüzünden ateşini daha da yükseltebilir.
To you, Mikkel Borgen, I would say, if you can live your life in the memory of her, and can bring up your children, so that she would be glad if she could see it,
Senin için söylemek isterim ki Mikkel Borgen, hayatını, onun anılarıyla dolu ve çocuklarını yetiştirebilecek, şekilde yaşayabilirsen, ki o bunu görse çok mutlu olurdu,
I guess I'll call Mrs. Drayton. Tell her we're back. She can bring up Hank.
Bayan Drayton'u arayıp, Hank'i geri getirmesini söyleyeceğim.
Why bring her name up at a time like this?
Niye ondan bahsediyorsun şimdi?
Tell her we'll bring him in easy as soon as he's rested up.
Ve dinlendiği zaman geri getireceğimizi de söyleyin.
You see, Ann, my ideas of a wife were influenced by watching my mother ruin her health to bring up 8 kids.
Ann benim kafamdaki eş hayali sekiz çocuğunu sağlığını kaybetme pahasına büyüten annemi seyrederken olmuştu.
Miep or I will be up each day to bring you food and news.
Miep ya da ben, yemek ve haber getirmek için her gün yukarı geleceğiz.
Take Mrs P there, go get the car washed, pick her up and bring her back.
Bayan P'yi oraya götür, arabayı yıkar, onu al ve geri getir.
She said that she is very glad that you took the time out to come up and bring her the mail, and that if in any way she can show her appreciation, please do call on her.
Postayı getirmeye vakit ayırdığına sevindi. Ne kadar memnun olduğunu görmek için onu çağırabilirmişsin.
Every time he falls asleep, wake him up and bring him here.
Her uyuya kaldığında uyandırıp onu buraya getirin.
Every time, put it up, bring it down.
Her seferinde indir, kaldır.
Bring her on up.
Onu su üstüne çıkaralım.
Ed, bring her on up.
Ed, yukarı çıkartalım.
But, see, the point I'm tryin to bring up to you was, do you think I'd be tryin'to force her because it's my religion, see?
Ama benim size anlatmak istediğim şu : Onu kendi inancıma zorlayamam ya?
Ooh, bring her up on two.
Onu iki numaraya yansıt.
- Bring her in, take her up.
- Getirin, çıkartılsın.
Well, usually she boils up a mess of tripe on Fridays... and I bring her some dandelion greens for it.
Şey, o genelde cumaları sebzeli işkembe çorbası yapar... ve ona karahindiba sebzesi getiririm.
We give her a shot and bring her here until the doctors fix up her leg, then we take her right out.
Onu uyutup buraya öyle getirdik. Bacağı iyileşinceye kadar burada kalacak, sonra çıkartacağız.
She asked me to bring her mail up but she wasn't answering.
Posta götürdüm ama cevap vermedi.
bring her 47
bring her back 80
bring her to me 58
bring her here 52
bring her in 128
bring her home 16
bring her out 21
bring her down 17
up here 454
update 59
bring her back 80
bring her to me 58
bring her here 52
bring her in 128
bring her home 16
bring her out 21
bring her down 17
up here 454
update 59
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up yours 130
up next 81
up top 130
upside down 57
up to you 126
up against the wall 84
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up yours 130
up next 81
up top 130
upside down 57
up to you 126
up against the wall 84
up and at' em 72
up guy 119
up call 187
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up high 87
up now 50
up to me 18
up guy 119
up call 187
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up high 87
up now 50
up to me 18